9467,39%0,92
38,03% 0,02
43,37% 0,26
3949,30% -0,24
6361,08% -0,48
Türkiye’nin farklı illerinden gelen öğretmen adayları, mülakatlarda yaşadıkları haksızlıkları dile getirmek için 155 gündür Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde nöbet tutuyor. Pankart ve sloganlarla seslerini duyurmaya çalışan öğretmenler, haklarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini belirtiyor. Atanamayan öğretmenler, hayallerini gerçekleştirebilmek için adaletin sağlanmasını bekliyor.
Türkiye’nin eğitim sisteminde mülakat süreci, uzun süredir tartışmaların merkezinde yer alıyor. KPSS puanlarına rağmen atanamayan öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyetler, toplumsal bir mesele haline geldi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde 155 gündür nöbet tutan öğretmen adayları, haklarını aramak için büyük bir kararlılıkla mücadelelerini sürdürmeye devam ediyorlar.
‘Adaletsiz Mülakata Hayır’ Çağrıları Yükseliyor
Öğretmen adayları, mülakat sürecinin KPSS başarılarını gölgede bıraktığını ve kendilerine adaletsizlik yapıldığını dile getiriyor. Ellerinde "Kul hakkı yemeyin", "Adalet dediniz, kul hakkına girdiniz" gibi sloganlar içeren pankartlarla seslerini duyuran grup, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu sürece müdahale etmesini talep ediyor. Türkçe öğretmeni Nail Erkek, kendi branşında sıralamada yer almasına rağmen mülakat nedeniyle atanamadığını vurgulayarak bu süreçte yaşadığı hayal kırıklığını paylaşıyor.
Hayaller ve Emekler Yok Sayılıyor
Edebiyat öğretmeni Merve Araz İnci ise mülakata hazırlanırken verdiği özveriyi ve yaşadığı mağduriyeti ifade ediyor. KPSS’de elde ettiği başarıya rağmen atamayı sadece birkaç kişiyle kaçırdığını belirten İnci, komisyonun kendisini başarılı bulmasına rağmen atanamamanın adaletsizlik olduğunu düşünüyor. Ayrıca, bu süreçte küçük çocuğuyla bile yeterince ilgilenemediğini anlatan İnci, yaşadığı duygusal yıkıma dikkat çekiyor.
MEB ve Yasal Süreç
Öğretmen adayları, mülakat sisteminin şeffaf olmamasından şikayetçi. Grup adına açıklama yapan Sevgi Süle, yaşadıkları haksızlığın yalnızca bir bireysel mağduriyet değil, toplumsal bir sorun olduğunu belirterek, MEB’in bu duruma çözüm getirmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak öğretmen adaylarına dava yolu gösterildiğini ve somut bir çözüm sunulmadığını ifade ediyor.
Bu süreç, yalnızca atanamayan öğretmenlerin değil, adalet arayışındaki toplumun da yakından takip ettiği bir konu haline gelmiş durumda. Eğitim sistemindeki eksiklikler ve mülakat sürecine ilişkin belirsizliklerin çözülmesi, yalnızca öğretmen adaylarının geleceğini değil, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğini de etkileyecek önemli bir adım olarak görülüyor.