Hadi gelin ilk yazımıza bir hayal ile başlayalım.rnÖğretmenlerin o sendikacı, bu sendikacı diye bir ayrımın yaşamadığı, eş, özür durumu, aile bağı gibi kavramlarının yaşanmadığı hakkaniyetli bir atama sistemi ile gerçekleştirildiği, daha üniversite eğitimi alıyorken, atanabilir miyim? acaba, mülakatı geçer miyim? acaba gibi gelecek kaygısının yaşanmadığı, “kpss-öab-mülakat şeytan üçgeninin” varolmadığı, hani diyeceğim o ki “adaletli” bir öğretmen atama sisteminin yaşandığı, bir devlet yönetimi olsun bu hayalimizde.rnNasılda içimiz açıldı değil mi öyle?!rnHani daha ilk satırları okurken detay yok mu diyesiceği geliyor insanın.rnHem, hayalsiz de yaşanır mıymış canım..?!rnMümkün mü..?!rnHer birimizin başucu felsefesi, zor zamanlar anahtarı diye tabir ettiği bir felsefesi olmalı.rnBenimkisi de;rn“ – Hayalsiz kalacağına nefessiz kal..! “rnYoksa sizin eğer,  yazın derim bence aklınızın bir köşesine.rnNeyse.rnAçalım biz bu hayalimizi biraz daha.rnNe dersiniz..?rnDetaylandıralım.rnŞöyle dallı budaklı olsun.rnYeşersin.rn(kimbilir (!)  yetişir, büyür, meyve de verir belki!.. değil mi?! )rnHayal bu ya, var olan bu muazzam yaşanılası devlette, öğretmen ihtiyacı ile mezun ve mezun olacak öğretmen sayısı arasındaki uçurum kaygı verici düzeyde olmamış olsun.rnSözleşmeliymiş, 6 yıl çakılı kalmak mış, olmasın!rnHani, “ÖĞRETMENLİK ÖZLÜK HAKLARINI” yerinde ve zamanında kazanmış olsun işte canım!rnHadi mümkün değil diyelim.! ( ki laf aramızda  mümkün! )rnTEOG, LYS, YGS, 4 yıl üniversite koridorlarını arşınlamış bir ÖĞRETMEN, ardından KPSS’ye başvurmuş ve kazanmış, birde üstüne üstlük yetmemiş, ÖAB. Sınavını da başarı ile tamamlamış olsun.rnÖĞRETMENLİK rüştünü ispatlamış olsun ama artık canım!rnYanlışsam dur deyin  hani sizde.?!rnHayalini kurduğu beyaz tahtasına, sıralarına en önemlisi de o ışıl ışıl, o çakmak çakmak bakan gözlerine, ÖĞRENCİLERİNE kavuşsun ama artık sayın MEB BAKANIM!rnÇok mu lakırdı ettik şimdi sayın MEB Bakanım?!rnAilesinden, eşinden çoluğundan çoğundan ayrı, yaşamımızı tehdit eden birincil hakkımız olan “yaşama hakkı”  gibi kavramı rüyasında bile görmese hani, o pırıl pırıl, o içi nehir gibi görev aşkı ile yanan genç ÖĞRETMENLERİMİZİN?rnBiliyorum.rnSizinde vicdanınız el vermiyor(!)rnÖylede  olmalı zaten sanırım.rnBu arada nasıl?!rnMuhteşem bir hayaldi değil mi..?!rnEvet ! dediğiniz aşikar.Kime, hangi akli yetkin kimliğe sorsak, vuku bulan böyle yaşanılası, böyle adil, böyle hakkaniyetli bir yönetim sistemi..rnŞimdi gelin birde ülkemizdeki gerçeklere göz atalım.rn(Silkinin yahu! Uyanın ! Şimdi perde de  g-e-r-ç-e-k-l-e-r…!)rn2016 ve 2017 Öğretmen olarak ataması yapılmamış olan üniversite mezun ve mezun durumundaki Öğretmen Adayları’nın sayısı 438.134 Gelin bu sayıya birde, öğretmen olmayı umutla bekleyen, eğitim fakültelerinin haricindeki fen edebiyat fakülteleri, İktisat, işletme fakülteleri ve insan ve toplum bilimleri fakültelerinde okuyan öğrencileri de ilave edelim. Etti mi rakam;  653.899 lisans öğrencisi. Şöyle bir toparlarsak, 2016 ve 2017 Öğretmen atamalarından sonraki güncel sayı; 438.134 mezun durumda aday, 653.899 mezun olacak adayrnVernŞimdi sıkı durun!rnToplamda: 1.092.033 !rnTamı tamına 1.092.033 atama bekleyen ÖĞRETMEN  adayı.rnŞaka değil bu rakam!rnGerçek!rnMadalyonun bir de diğer yüzü var ki, acımtrak bir melodi mırıldanıyor demek isterdim lakin, bağır çağır dan öteye geçemiyor ne yazık ki.rn Öğretmen atamaları denildiğinde tüm yaşamsal aktivitelerini dondurup, haberlere kitlenen kitlelere sesleniyor eğitimin babası.rnVe diyor ki Sayın Bakanımız İsmet YILMAZ;   “Net öğretmen ihtiyacımız  98.000” .rnŞeriatın kestiği parmak acımaz derler.rnYahu!rnAcımak ne ki?rnÖldü sayın bakanım.rnKesilen parmak,rnkesilen hayaller,rnumutlar,rnkesilen nefesler öldü..!rn rnDİP NOT:rnBir dernbir kavga var kirnadı yaşamak,rno kavgadan vazgeçmeyinrnçocuklar...rnHasan Hüseyin Korkmazgilrn