Eğitimciler bilir.
“Eğitim, bir ‘sacayak’ gibidir!”
‘Sacayak’, köyde yetişmişler de çarçabuk anımsadı muhtemel.
Sözüm bilmeyenlere.
‘Sacak’; 3 ayağı ile ayakta duran ateş yakmak için kullanılan demir bir araç.
Eğitimin de “3 bacaklı ayak “ metaforu da buradan gelir ki, eğitimi ayakta tutan kolonlu inşa bir nevi.
Peki, uzattık!
Nedir bu üç ayaklı direcen?
Öğretmen, Öğrenci, Veli.
Bunlardan biri kırıldığında bir bina nasıl 3 kolondan biri hasar görürse yıkılmaya mahkum ise,
Eğitim boyutunun kolonlarından biri düşerse ayakta kalamaz!
Nereye varmaya çalışıyorum?
Geçtiğimiz 2 ay öncesi bir kolon ÖLDÜRÜLDÜ!
Bir hafta öncesinde bir müdür yardımcısı aracında ÖLDÜRÜLDÜ!
Kolay yazılıyor diyemem şuan!
Kolay da okumayın bi zahmet!
Kolay yaşanmıyor çünkü!
Sen!
Ben!
Biz ölüyoruz!
Kolonlar düşüyor!
Kolonlar ÖLÜYOR!
ÖLDÜRÜLÜYOR !
Eğitimin direceni Y-I-K-I-L-D-I!
Ö-L-D-Ü-R-Ü-L-D-Ü ! Bir kolon daha!
Eğitim inşaatı temelden, direceninden Ö-L-D-Ü!
” Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” Bir zamanlar masalları artık!
40 Yılı geçtik biz!
Bari CAN’dan etmeyin!
Yıllardır, eğitimle, eğitimci ile mesleki icraat görenle uğraştılar da uğraştılar!
Yıllardır MEB’in baş aktörlerinin sürçi - lisanlarını bile(!) yutmaya direnirken,
Yarın evden okulumuza giderken, evdeki sevdiklerimizle vedalaşmaya başlamayalım yeter ki!
Evde kalanlarımıza gözyaşını hak görmeyelim yeter ki!
Çünkü unutulmuş,
Yastık altı edilmiş belki ‘BİR EĞİTİMCİNİN’ anlamı ama;
“BİR EĞİTİMCİ ÖLÜRSE”(hala!) ; yüzlerce gelecek, yüzlerce meslek, yüzlerce nesil ayağından, karnından, kolundan, kalbinden vurulur!
SEVGİYLE KALIN..