Ekonominin altında ezilen öğretmenler ocak ve temmuz aylarındaki artışları dört gözle beklerken, belki bu Öğretmenler Gününde günün anlam ve önemine yakışır bir hediye olan bir maaş ikramiyeyi “Öğretmenler Günü” hediyesi ümidi içerisinde gelir ümidinde olsalar da yine hevesleri kursağında kaldı yazık ki.

Çığ gibi eğitim sorunları ile bir Öğretmenler Gününü daha bitirdik.

Ekonominin altında ezilen öğretmenler Ocak ve Temmuz aylarındaki artışları dört gözle beklerken, belki bu Öğretmenler Gününde, günün anlam ve önemine yakışır bir hediye olan bir maaş ikramiyeyi “Öğretmenler Günü” hediyesi olarak MEB’den bir jest gelir ümidinde olsalar da yine hevesleri kursağında kaldı yazık ki.

Ekonomik kıskaca takılan öğretmenler, her yeni gün, gelen enflasyonun altında kalsalar da, Başöğretmenimizin bu ülkenin kurtuluşu saydığı eğitim-öğretim için çabalarına devam etmeyi zor olsa da sürdürüyor.

Ekonomik kriz, atanmış öğretmeni yıktığı gibi, atanma ümidi içerisindeki öğretmeni ise adeta yutuyor dersek, abartmış olmayız.

Asgari geçim indeksi oranları açıklanırken, atanmayı ümitle bekleyen öğretmenlerin, yine hayalleri başka bahara kaldı ne yazık ki.

Daha yeni, hafızalarda acımtırak bir tat bırakacak olan ‘Atanamayıp İntihar Eden Öğretmenimizin’ haberi ise bu vahim tabloya bir örnek!

Yitip giden bu CANın, bu kayıbın  faturasını MEB karşılayabilecek mi?

Ya da bu elzem durumun faturasını Maliye Bakanı karşılayabilecek mi?

Sahi!

Geleceğin teminatı değil miydi Öğretmenler?!

.  .  .  .  .  .  .  .

Giderek anomiye doğru gitmiyor mu ülkemiz sizce de!

Anomi nedir diyenleriniz olacaktır.

TDK ya göre anomi;  “Toplumsal normların zayıflayarak yok olması ve bu durum sonucunda da sosyal uyumun bozulması” şeklinde tanımlandığı görülüyor.

Durkhem ise anomi’ yi; “kişilerin ve de kitlelerden oluşan toplumların anlam kaybı” şeklinde nitelemiştir.

Anomi’yi anarşi ile karıştırmamak gerek!

Bir toplumda Anarşi olduğunda, siyasi bir otoriteye ya da yönetime başkaldırı durumu vuku bulur.

Anomi de ise, bir tür hedefsizlik, pusulasızlık durumu yaşanır. Toplum bir nevi yönünü şaşırmıştır. Ülkenin ileri gelenlerinin birbirlerinin atıflarında anormallikler ya da tuhaflıklar görülür.

Domino taşı misali bu durum eğitime de bu yansır ve devamında eğitimsiz kalan ve de birey olma bilincine erişemeyen kitleler oluşur ve yukarıdaki gibi toplumda tuhaf davranışlar gözlemlenir.

Domino taşları sirkülasyonu bu kadarla da kalmaz devam eder ve hukuksuz toplum ve akabininde de şiddet alır başını gider.

Sizce de kelimenin tam anlamını taşımıyor mu ülkemiz?

Kadın ve çocuk cinayetlerine, ahlakın çöküşüne, enflasyona yenik ekonomiye ve bu durumun sonucunda da domino taşları misali yıkılmaya devam ederek önüne gelenin silahlanıp, oraya buraya saldırmasına neden olur.

Düşünün ki her geçen gün 2. Sayfa haberlerinin artık 2. 3. Sayfada kalmayıp, sayısını arttırdığına, intihar vakalarındaki artışa tanık olmuyor muyuz sahi!

Dayanışmanın ortadan kalktığı, içten - temiz niyetli paylaşımların yok olduğu, bilimin, aklın ve aydınlığın azalıp; bencilliğin cehaletin fütursuzca cesaret bulduğu ve saldırganlaşmış zihniyet ve eylemlere her geçen gün daha da arttığına tanık oluyoruz değil mi?

İlkesiz, sorumsuz davranışların sıradanlaştığı, kuralsızlığın pirim yaptığı, ortak değerlerin kayba uğradığı, insanların birbirine duyarlılığın ve saygısının yittiği bir toplum haline gelmedik mi sahi!

Anomi’nin yuttuğu bir toplumun içinde yüzüyoruz. Toplum artık ilerici, aydınlık bir zihniyetten ziyade, karanlığa gark olduğuna tanık oluyoruz ne yazık ki!

Artık birbirimize yabancılaştık. Medyanın ve eğitim kurumlarının milli değerleri, anayasanın asla değiştirilemez dediği 3 maddesinin uygulamada çıkartıldığı, öğrenciler ve kanaat önderleri kanalı ile topluma empoze edildiği, bir başka deyişle bir nevi fikirlerin dayatıldığı bir sisteme doğru geçildi ne yazık ki!

Hem maddi hem manevi olarak çöküyoruz sanki değil mi?

İdealizmin yerini sizce de eylemsizlik yani bir tür itaatkarlık almıyor mu sizce de?

Bireylerde bir isteksizlik ( aboli) yok mu?

Sorgulamadan, Sokrat tarzı bir düşünce ve sorgulamalar yerini bir kabullenişe bırak mı yor mu sizce de?

Bireyler mücadeleyi bırakmış, toplumsal normlar yok olmuş ve yerini suç oranlarının arttığı bir kitleye doğru geçmedi mi sizce?

Sizce de bariz bir anomi yaşamıyor muyuz sahi?

Bir düşünün derim..

Yaşadığımız ülkenin geldiği halini?

Ve geleceğimizi..

Bir düşünün lütfen!

Ve düşünüp, bu duruma artık bir DUR diyelim!

Hep birlikte artık bir SİLKELENELİM lütfen!

SEVGİ ve Saygı ile..