9432,55%-0,61
38,45% 0,10
43,60% -0,30
4061,62% -0,92
6651,81% 0,00
Kamu işçileri için sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinde dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. İşçi sendikalarının yüksek maaş talepleri gündeme damga vururken, bu taleplerin kamuoyunda yanlış anlaşıldığı belirtiliyor. Özellikle sağlık sektöründe oluşabilecek gelir uçurumları, maaş dengesizliği tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Sürekli işçilerin maaşları, birçok memur ve sağlık personelini geride bırakabilir mi?
Toplu sözleşme masasında işçi tarafı, günlük 1.800 TL yevmiye talebinde bulundu. Bu tutar, aylık bazda 54.000 TLmaaşa denk geliyor. SAVDES-SEN Genel Başkanı Tuncay Cengiz, yaptığı açıklamada bu teklifin kabul edilmesi halinde, yüzde 50 zam ile birlikte maaşların ilk 6 ayda 81.000 TL’ye çıkabileceğini belirtti. Cengiz, “Bu rakamlar mevcut maaşlar değil, taleplerimizi yansıtıyor. Lütfen yorum yapmadan önce teklifin içeriğini dikkatle inceleyin” diyerek kamuoyundaki yanlış anlaşılmalara açıklık getirdi.
Cengiz, Türkiye'de yoksulluk sınırının 76.500 TL olduğuna dikkat çekerek, bu rakamın altındaki maaşların insanca yaşam koşullarını karşılamadığını vurguladı. “İşçilerin bu sınırın üzerine çıkması memnuniyet verici, ancak memur maaşları bu seviyenin oldukça altında. Mühendisler dahil pek çok memur bu gelir seviyesinin gerisinde kalıyor. Asıl üzücü olan da bu.” dedi.
Toplu sözleşme sürecinde ortaya çıkan talepler, işçiler için olumlu gelişmeler doğururken, kamu çalışanları arasında maaş dengesizliği tehlikesini gündeme taşıyor. 600 binden fazla sürekli işçiyi kapsayan bu zam teklifleri, özellikle sağlık sektöründe ciddi bir adaletsizlik riski barındırıyor.
Kümülatif gelir artışıyla birlikte 2025 yılında bir kamu işçisinin aylık maaşı 80 bin TL’ye ulaşabilir. Bu da birçok uzmanlık ve lisans gerektiren memur pozisyonunu geride bırakabilir.
Uzmanlar, söz konusu maaş artışlarının ardından sağlık kurumlarında şu gibi örneklerin yaşanabileceğini belirtiyor:
Hemşire yardımcısı, hemşireden daha yüksek maaş alabilecek.
Ambulans şoförü, paramedik ve doktor maaşlarına yaklaşabilecek.
Hastane polisi, temizlik görevlisinden daha düşük ücretle çalışabilecek.
Lisans mezunu sağlık personelleri, temizlik personelinin gerisinde maaş alabilecek.
Bu durumun moral bozukluğu, kurumsal huzursuzluk ve verimlilik düşüşü gibi olumsuz etkiler yaratabileceği vurgulanıyor.
Sendikalar ve sektör temsilcileri, söz konusu adaletsizliklerin daha da derinleşmeden düzenlemeye gidilmesi gerektiğini ifade ediyor. Sağlık çalışanları başta olmak üzere, memur maaşlarının güncel ekonomik koşullar ve yoksulluk sınırı göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi gerektiği çağrısında bulunuluyor.
Toplu sözleşme sürecinde işçilerin maaş artışı talebi tarihi bir seviyeye ulaşmış durumda. Ancak bu artışın kamu çalışanları arasında yeni dengesizlikler doğurmadan hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Emeğin karşılığının verilmesi, iş barışının ve adaletin korunmasıyla mümkün olacak.