Durum Buymuş! Milli Eğitim Bakanı'mız Sayın Yusuf Tekin Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili " Biz bu sendikaların hepsini davet ettik. Bakanlıkta gelip, ya bu çok doğru olmuş, güzel olmuş diyen bir sendikanın sokağa çıkıp başka türlü eleştiriler yapmasını ahlaki olarak doğru bulmuyorum, tutarsızlık anlamına gelir.

Bunun ikinci açıklaması da okuma yazma bilmemek, yazılanı anlayamamak anlamına gelir” açıklaması öğretmen sendikalarının güvenirliliğinin, liyakat derecesinin ve samimiyetinin sorgulanması gerçeğini tartışmaya açmıştır.

Ve merak ediyoruz tabi ki...

Bunlar, hangi sendikalar?

Her sakala tarak uyduran, düğün evinde oynayıp, ölü evinde ağlayan, ahlaki davranmayan, tutarsızlık sergileyen, okuduğunu anlamayan sendika/sendikalar hangisi?

Öğretmenler haklarını emanet ettikleri ancak emanete ihanet eden, trübüne oynayan bu sendikaları bilmeli.

Sayın Bakanımız Yusuf Tekin bu sendikaları açıklayarak hem tüm sendikaları zan altından kurtarmalı hem de öğretmenlerin aydınlanmasını sağlamalı.

Öte yandan Sayın Bakanımız Yusuf Tekin’in sokağa çıkan sendikalarla ilgili “Bakanlıkta gelip, ya bu çok doğru olmuş, güzel olmuş diyen bir sendikanın sokağa çıkıp başka türlü eleştiriler yapmasını ahlaki olarak doğru bulmuyorum, tutarsızlık anlamına gelir. Bunun ikinci açıklaması da okuma yazma bilmemek, yazılanı anlayamamak anlamına gelir” sözleri ülkemizdeki sendikacılık gerçeğini ve öğretmenlerin sendikal tutumunu da ortaya koymaktadır ne yazık ki…

Öğretmenlerin ve sendikaların mevcut durumu ile ilgili her biri ayrı bir araştırma konusu olacak sayısız sorulara açık...

Veliler memnun olmadıklarında çocuklarının öğretmenlerini, hatta okullarını değiştiriyorlar.

Öğretmenler memnun olmadığı sendikasını neden değiştirmez ki?

Haklarının gasp edilmesine neden göz yumar ki? 

Yoksullaşmaya, itibarsızlaşmaya neden razı olur ki?

Hak emanet edilenler itibar görürken, tuzu kurular sınıfında sefa sürerken, hakkını sendikalara emanet eden öğretmenler  neden itibar kaybıyla, tuz ve ekmek kaygısıyla boğuşur ki?

Hakkını emanet edenler, hak emanet ettiklerine neden hizmet eder hale dönüşür ki?

Oysa;

Öğretmen öğretir; hak aramayı hakkına sahip çıkmayı, başkalarının hakkına saygı duymayı öğretir.

Öğretmen ders verir; hakkı koruma ehliyetine sahip olmayana, görevine sadık kalmayana öğretmen, ders verir.

Verdiği vekaleti alır, ait olduğu yere gönderir.

Tribüne oynayan sendikaların hakkı budur.

Aksi takdirde, tribüne oynayan sendikalar sayesinde, yeni çıkarılacak Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenler büyük bir hezimete uğrayacaktır.

Çıkan dumanlara bakılırsa ki yeni çıkarılacak kanunla öğretmenlerin yeni mağduriyetler yaşaması ve hak kayıplarına uğraması muhtemel görünüyor.

Çünkü basına yansıyan kanun taslağı ve yetkililerden gelen açıklamalar bu yönde.

Öğretmenlik Meslek Kanunu, Öğretmen Mağduriyet Kanunu gibi geliyor...

Öğretmenlik Meslek Kanunu, Öğretmen Mağduriyet Kanunu'na dönüşmeden sendikalar ve tüm öğretmenler "öğretmen" öznesi üzerinde birleşmeli ve gereken tedbirleri almalı.

Yeni çıkarılacak Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda; 

-657 Devlet Memurları Kanunu'ndaki haklarımız ve is güvencemiz korunmalıdir.

-İyileştirilmiş özlük haklarımız 

-Öğretmene yönelik şiddeti önleyici düzenlemeler

-Sınav şartsız kıdem esasına dayalı (5 yıla Uzmanlık, 8 yıla Başöğretmenlik) Kariyer Tazminatı uygulaması yer almalıdır.

-Bakan Mahmut Özer'in "Uzman öğretmenlik unvanı için "10 yıl görev şartını 5 yıla düşüreceğiz.

Başöğretmenlik unvanı için "Uzman Öğretmenlikte 10 yıl bekleme şartını da kaldırıyoruz. Çalışmalarımızı tamamladık ve TBMM'ye göndereceğiz. Tüm öğretmenlerimize hayırlıolsun." sözü tutulmalıdır.

-Kariyer Tazminatının emeklilikte de devam etmesi şarttır. Kazanılan haklar alınamaz. Kariyer Tazminatı ödemesinin emeklilikte de devam etmesini sağlayan kanuni düzenleme yapılmalıdır.

-2005'ten beri Kariyer Tazminatı Mağduriyeti yaşayan, hizmet süresi 20 yılı aşmış tüm öğretmenlere koşulsuz,  Başöğretmenlik Tazminatı hakkı tanınmalıdır.

Kanun, Meclis'ten geçtikten sonra her şey için geç olacak...

Kadriye Demirel

Eğitimci Yazar