Bu kurtarıcı, Atatürk’tü… “Bu derece yüksek hilkatte bir adama sahip olduklarından dolayı,Türklere gıpta ediyoruz” Ceska Slova Gazetesi
“Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi. O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı. "Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir." National Tidence Gazetesi
“Atatürk büyük bir şahsiyet, çok büyük bir komutan, politik bir dehadır.” Excelsior Gazetesi
“Savaşta Türkiye' yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten Atatürk' ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır” İngiltere
"Atatürk gibi dehalar sadece görünüşte ölürler.Oysa, gerçekleştirdikleri eserlerle daima hayattadırlar." Tahran Gazetesi
Dünyaya bunları söyleten bir adam ölür mü hiç?
Ölmez!
İnsan yaptıklarıyla her gün ölür veya her gün doğar…
Eğer söz konusu Atatürk ise; her doğan güneşle her sabah yeniden doğar…
Bir insan öldüğü gün doğar mı? Eğer Atatürk’se doğar…
10 Kasımlarda doğar…
29 Ekimlerde doğar…
23 Nisanlarda doğar…
30 Ağustoslarda doğar…
Türkiye’mizin her karış toprağında, sınır boylarındadoğar…
Çünkü gördüğümüz her yenilikte Atatürk, var.
Geçmişten geleceğe atılan köprüde…
Medeniyette, özgürlükte, eşitlikte, inkılaplarda, sanatta, sporda, kanunlarda, demokraside, mücadelede, umutta, sevinçte, zaferde, ay yıldızlı bayrakta Atatürk var…
Kimi zaman savaş cephesinde, kimi zaman çalışma masasında, kimi zaman bir kitabın kapağında, kimi zaman elinde tebeşir bir tahta başında, kimi zaman zeybek oynarken, kimi zaman bir şarkıyı gönüllere dokundururken, kimi zaman bir çocuğu salıncakta sallarken görürüz O’nu…
Dahi bir siyasetçi ve devlet adamı, sürükleyici bir lider, nezaket ve zerafet sahibi bir adam…
Umutsuz anlarda doğar Atatürk…
Yalnızlıklarda doğar…
Çaresizliklerde doğar…
Hüznün başladığı an…
Kederin sarıp sarmaladığı an "Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kendiniz kurtarıcı olun. Eğer ülkenizi kurtaracak bir lider beklemekteyseniz, ben size hiçbir şey öğretememişim” diyerek, sallar gaflete düşenleri…
İşte o zaman bir ulus yeniden doğar, beraberinde Atatürk doğar…
Türk ulusu var oldukça, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hüküm sürdükçe, Atamızın dediği gibi naçiz vücudu toprak olsa da eserleriye, bizlere bıraktığı emanetleriyle Mustafa Kemal Atatürk hep yaşar…
O, bizlere vatan bıraktığı Türkiye’mizle birlikte dünya coğrafyasında varlığını sürdürür…
Çünkü “Atatürk gibi insanlar, bir nesil için doğmadıkları gibi, belli bir devre için de doğmazlar; onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihlerinde hüküm sürecek insanlardır.”
Ne demişti Ulu Önderimiz?
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”
O Mustafa Kemal aramızda, yüreğimizde, zihnimizde, yarınlarımızda…
O Mustafa Kemal, çocuklarımızın güvenle bakan bakışlarında,
O Mustafa Kemal, gençlerimizin umutla beklediği geleceğinde,
O Mustafa Kemal, kadınlarımızın başarılarında ,
O Mustafa Kemal erkeklerimizin duruşunda,
O Mustafa Kemal çiftçilerimizin emeklerinde,
O Mustafa Kemal, bilimde, teknolojide, gökyüzümüzde,
O Mustafa Kemal aydın Milletimizin çağdaş yarınlarında olacak…
Mustafa kemal her zaman; açtığı yolda, kurduğu ülküde, gösterdiği amaçta yol göstericimiz olacak. Aziz milletimizi hep diri tutacak. Ondan aldığımız eşsiz mücadele gücümüz ve kararlılığımızla, her sendelediğimizde yeniden kendimize geleceğiz, her yorulduğumuzda ondan aldığımız güçle yeniden yola devam edeceğiz…
O, yok sayılmaya ya da unutturulmaya çalışıldığında ya da vatan, devlet, bayrak üzerinde kara bulutlar toplandığında her birimizin bir Atatürk olduğunu unutmayacağız.
Bunun için de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda akan asil kanda mevcuttur!
Tek ihtiyacımız olan şey, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak ve anlamayanlara anlatmaktır.
Mustafa Kemal’i anlamak, anlatmak ona bağlı kalmak ve eserlerini yaşatmak her Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşının asli vazifesidir.
Bu vazifenin bilinciyle; Ata’mıza, bize emanet bıraktığı cennet vatanımız Türkiye’miz, özgürlüğün tadını yaşadığımız Türk Cumhuriyetimiz, yolumuza ışık tutan ilke ve inkılaplarımız ve Onun şahsında dünya kamuoyunda kazandığımız saygınlığımız için bir kere daha teşekkür ediyoruz, her daim emanetlerinin bekçisiyiz!
Dünyaya haykırıyoruz! Onsuz Kasımlarımız hiç olmadı, olmayacak!
Yaktığı ışık hiç sönmeyecek! Minnettarız…
Kurtarıcı beklemeyip kurtarıcı olan; Ata’mız Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihal edişinin 86. yılında sevgi, saygı, özlem, şükran ve rahmetle anıyorum.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun…
Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar