Okulun birinde samimiyetle çalışıyorum. Böyle ilkler yaşanıyor, çalışmaların yavaş yavaş olumlu etkileri görülmeye başlamış. Merdivenlerden çıkarken katta bir öğretmen tarafından durduruluyorum, kenara çekiliyorum. “Kız sen deli misin?

Bu kadar çalışıyorsun, senin yarın kadar çalışmayanlar sosyal medyaya iki fotoğraf koyup bir de etiketliyor, çok çalışan öğretmen oluyor. Sen de yapsana!”

Olayı anlamam bayağı bir geç oldu çünkü ben sadece işime odaklanmıştım. Buna da mecburdum çünkü yapılacak iş çoktu. Bilirsiniz; hayallerin sonunu gören olmamıştır daha. 

Zamanla anladım mesai arkadaşımı. Bir medyatikliktir gidiyor. Peşinden belki de samimiyeti götürüyor. Bi düşünmek lazım. 

Şimdi motivasyon artırıyor, örnek oluyor, teşvik ediyor gibi savunmaların arkasına sığınmayalım, hepimiz bunun yeterli olmayacağını biliyoruz. 

Proje gönüllüğe dayalı bir mekanizma olursa samimi ve verimli olur. Ancak günümüzde başarı belgeleri, takdirler hatta yer değiştirmeler için bile kullanılan sistem haline geldi. Bunun yolunu da maalesef makamlar açtı. 

​Her zaman olduğu gibi, samimiyetle çalışanları, hak edenleri tenzih ediyoruz.

Sahadayız, görüyoruz; çevremizde yaşıyoruz. Gösterisi yapılacak bir proje, çalışma yapanların sanki makamlarda yeri bir ayrı oluyor. Bu konuda da diyeceksiniz şimdi; ekstra emek veriyor biz de takdir ediyoruz. 

​Gerçekten böyle mi? Başlarda evet olabilirdi ama ilerleyen süreçte işlerin nasıl çığırından çıktığı herkesçe bilinen bir gerçek olmadı mı?

Makamların da projelerle artı puan kazanıyor olması bu süreçleri iyice alevlendirdi. Hal böyle olunca da bir alma verme dengesinin söz konusu olması kaçılmaz oldu 

Çok değil daha geçen yıl proje başvuruları döneminde Milli Eğitim Müdürlüklerinin Okul Müdürlerine, onların da öğretmenlere yaptığı baskıyı görmedik, okumadık, yaşamadık mı? 

Müdürlerin “içerik önemli değil başvuru sayısı artsın yeter” emirleri ile söylediklerimizin ne kadar doğru olduğun da görüyoruz.

Yazının başlığında “proje körlüğü” dedik. Neyi, kimi görmüyoruz? Sessizce çalışanları. Ders dışında da öğrencilerine konu anlatanları, ders çalıştıranları, sınıflarının donanımlarını artıranları, fedakarca çalışanları… Onlar görülmek için yapmıyorlar lakin başkalarını görmek de onları incitebilir. Onların incinmesi, motivasyonlarının kırılması da eğitime verilen büyük bir zarar da olabilir. Dikkat etmek lazım. 

Dengeyi koruyun sayın yetkililer. Meslek itibarı da söz konusudur. Böyle gitmesin artık. Bir düzene, nizama koymak gerekiyor böyle şeyleri. 

Sahi sizin zamanınızda proje mi vardı?

​​Gülay ÇETKİN

​​Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi