Eğitim Gücü Sendikası olarak sürekli sahada olan bir sendikayız. Sendikamızı anlatırken öğretmenlerimizdeki “sendika anlayışı” maalesef camiamız için büyük bir kayıp olduğunu fark ettim.
Bunun üzerine biraz düşünüp araştırdığımda ülkemizde sendikaların kuruluşuna kadar uzun bir yol çıktı karşıma. Aylardır epey yol aldım ve bu yolculuğumu da sizlerle paylaşacağım.
Öğretmenlerimiz, sendikalarından dert yanıyor hatta sendikalara inanmadıklarını ifade ediyorlar. Ama bunları bir sendikanın üyesi olarak söylüyorlar. Aynı zamanda sendikanın ne işe yaradığı konusunda da kısıtlı bilgilere sahip olduklarını görüyoruz.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre öğretmenlerimizin üçte biri sendikasız. Sendikaların mağdur ettiği veya sendikanın gerekliliğine inandıramadığı öğretmenlerimiz ciddi bir orana sahip yani. Sendikalara üye olan öğretmenlerimizin dağılımı da nerdeyse dörtte üçü ki çok büyük bir rakam bu, iki sendikaya üye. Geriye kalan sayı da diğer sendikalara üye.
Derdimiz öğretmenlerimizin tercihlerini sorgulamak değil. Nedenlerini araştırmak. Öğretmenlerimize “Sendika nedir? Sendika ne iş yapar?” sorusunu sorduğumuzda eksik cevaplar alıyoruz.
Camiamız maalesef sendikaların işlevinin farkında değil. Adliyede bir davanız olsa, avukatsız hareket eder misiniz? Etmeyiz diyebiliriz. İşte ekmek davamızda da sendikasız olunmaması gerekir. Çünkü bir alış-veriş söz konusudur ki bunun da bir hukuku vardır. Emek vardır ve emeğin de korunması gerekir.
Biz memur sendikacılığını konuşacağız. Maalesef memur sendikacılığı ülkemizde olması gereken noktada olamadı bir türlü. Memura getirilen sendika yasağı; memur sendikacılığını, işçi sendikacılığı kadar gelişememesine sebep oldu. Siyasi partilerin uğraşıları sonucu 1995 yılında memurların sendika yasağı kaldırıldı. Bu başarıdan, yasağın kaldırılmasında emeği geçen siyasi partiler de emeğinin karşılığını aldı. Ve Türkiye’de memur sendikacılığı siyasi partilerin desteğiyle kurulmaya başladı.
Hal böyle olunca da memurlar siyasi görüşlerine göre sendika tercihlerini yapmaya başlamışlardır. Başka alternatif de yoktu. Sendikalar A partiye yakın B partiye yakın sendikalar olarak çeşitlenince de memurlar da ideolojilerine göre hareket ettiler doğal olarak.
Şimdi sendikacılık bakış açımızı tekrar ele alan sorularımıza cevaplar bulalım hep beraber:
1. Sendika nedir, ne değildir?
2. Sendikacılığın ülkemizdeki tarihsel süreci nasıl gelişti?
3. Öğretmenlerimiz üyesi olduğu sendikalarını nasıl seçtiler?
4. Sendikalarından istifa etmek öğretmenlerimiz için neden bu kadar zor geliyor?
5. Öğretmenlerimiz sendikalarından ne bekliyor?
6. Günümüzde sendikacılığın durumu?
7. Beklenilen, olması gereken sendikacılık nedir?
Sendikalar çalışanların var olan hakların koruması, kazanılacak hakların yolunu açması açısından yani bir işvereni olan çalışan için sendika hayli önemli bir konudur. Sendikacılığı da olması gereken yere getirmemiz açısından bu yazı dizimizle de hem öğretmenlerimiz hem sendikalar açısından sorgulayan, yol gösteren bir sohbet etmiş olacağız.
Haftaya kadar kendimizin sendikalara bakış açımızı kendimizde sorgulayalım. Malum yolculuk yapacağız, azıksız olmaz. Camiamızdaki sendikalara bakış açısına değineceğimiz yazımızdahaftaya görüşmek üzere.
Gülay ÇETKİN
Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Başkan Yardımcısı