Hangi düş’ ün nidasısın sen…
Ve sevici imgelerden arda kalan yığında saklıdır yüreğimin tenine konan kuşlar ve öptüğüm yalnızlık gibi…
Ah, buse makamında utangaç yüreğimden dökülen.
Döktüğüm gözyaşı ile temizleyebilirdim de bunca kirini dünyanın ve yankısı olmayan göçmen kuşlardan çaldım ben özgürlüğü ve aşkı ve şahit tuttuğum kalemimle ettiğim dualardan uzandığım o mukaddes yol.
Sancılıyım.
Mevsimin rahmine yeni düştü şiirlerim.
Ela gözlerime dolan figan ve isyan belki de gamzelerinden öpmeliydim ben hayatı ve divane haletiruhiyemde g/izlenen o neferi yabana atmayın asla…
Yabaniyim belki de hiç olmadığım kadar hayatımda ve tarıyorum düşlerimi bazen aşkla bazen kanla bazense nadasa aldığım yüreğimden firar eden simli yıldızların balkonunda ağırlıyorum ben aşkı ve yalnızlığı.
Hüznüme sadığım.
Sandık misali içine kapandığım.
Ah, güzel Rabbim, sen bilirsin beni ve sensin beni bana yakın kılan tıpkı sana koştuğum ilk günden beri ayrıcalıklı olduğumun da bilincinde.
İçimdeki koşulsuz öfkeyi öldürdüm.
Sadece aşka namzet d/okunuşlardır yüreğimin pır pır besteleri.
Güftemi sen yazdın, ulu Rabbim ve sensin sevgiyi sevmeyi ve sevilmeyi bana sunan.
Hep yakındım kendimden.
Hep şerit değiştirdim yaşarken.
Hep sevdim sevmeyi ve sevildiğimi sandım ve bilemedim de:
Meğerse içinde saklı zanlarmış insan neslinin ve top tüfek kuşanmadım ben: içim dışım bir ve sevgi dolu ve işte ayrıştığım insanlardan inandığım kimse kandırıldığıma yeni yeni vakıf olduğum bu yüzden inatla seviyorum ben.
Sevilmeye dair bir telaffuzu yoktur kindar dünyanın.
Kirini akıttım hem ellerimin ve parmaklarım iksirli ne zamanki tutuşsa içimdeki yazma aşkı koşa koşa gidiyorum sözcüklerin peşinden yoksa onlar mı beni takip eden…
Hüznümü seven Rabbim.
İçimdeki çocukla mutluyum hem ve sevdikçe sevesim geldi bir ömür şimdilerde korkarak söyler oldum sevdiğimi ve tutuşan iç sesime avuç avuç yaş döktüm ve daha da büyüdü yangın.
Yüreğimde redifler saklı.
Aşkın közünde matem.
Mademki aşkla doğdum ben aşka âşık olmam mı hata?
Harlandığım.
Taşlandığım.
Taçlandığım.
Muhalif olan bir yanım var hem kimse uzağında kaldığım ve emin olduğum belki de kendime duyduğum saygının yansımasıdır sessizliğim ve severek teselli bulduğum.
Dün gibi.
Sadece dört yaşındaki halim ve sevgiyi yalın haliyle ilk kez duyumsadığım mazim. Bu güne kadar da değişmedim hem sadece yaralandım.
Yaması idi kimi insan için sevgi ve gözlerimde saklı yıldızları da sundum sevdiklerime ve boyun eğdim evrene ve sevildiğime kani daha da sevdim insanları ta ki yüzüme vurulana değin sevmedikleri.
Çocuk aklımla.
Yetişkin mizacımla çocukluğum iken yine tetikte.
Kala kaldığım bir başıma aşkın mızrabıyla şiirler astığım darağacı ve öncemse saklı nice yarım hikâye ve işte ben şimdi tamamlamaya çalışıyorum kendi masalımı.
Bir masal kahramanı olduğuma da eminim üstelik ve kötü kalpli cadılar fır fır dönmekte çevremde.
Güzel görünen kadınlar.
Aklı başında adamlar.
Çocuklar ve de.
Kimse ilk günkü gibi kalmıyor/muş meğer bu yüzden özgün ve özel olduğumu düşünüyorum daha da çok yandıkça canım.
Camdan bir fanustur içine saklandığım ve ama artık biliyorum çıplak olduğumu bu yüzden sözcüklerle ve İlahi Aşk ile korunuyorum ve etrafıma duvarlar örüyorum yine de ihlal ediyorlar sınırlarımı.
Kaçacağım bir yer yok.
Kaçındığımsa…
Kaçırdığımsa ipin ucu hani asılı olduğum hani yüreğimi her gün şiirlerle yıkayıp serdiğim.
Sarmalında bunca duygunun semeresini aldığım acıların da açıortayıdır içimdeki acıların çıkış noktası.
Sevilmekten geçtim.
Ama acımla mutlu olanlar yok mu?
Bir de acıma acıyanlar ki kimsenin bana acımasına ihtiyacım yok çünkü ben sadece Mevla’mdan istiyorum.
Bazen ne istediğimi bilmesem de O biliyor içimdeki enkazı ve her gün yeniden inşa ediyorum yeryüzündeki cennet bahçemi gerçi cehenneme dönen günüm ve ömrümle varabildiğim bir nokta yok ama…
Yokların kızıyım ben.
Var oğlu var kimse artık…
Varlığımla hiçliğime dokunuyorum ve hiçliğime atıfta bulunuyorum ve işte o an yeniden doğup sonsuzluğa erişiyorum.
Onsuzluk olacak iş mi?
Sonsuzluğun seyrüseferinde vakıf olduğum o müstesna duygu ve de farkındalık elbet İlahi Aşkın yüreğimi ve gözlerimi kamaştırdığı ve işte sevgim daha da büyüyor ve günbegün yakınlaşıyorum Rabbime üstelik uzağına kaçtığım kim varsa ve kim olursa olsun canımı yakan dertlenmiyorum da ve derliyorum sözcüklerimi ve usulca demleniyorum aşkın hararetinde ve sıcaklığında kulluğumu yaşıyorum doya doya…
Zaten açlığımı dindiren de bu üstelik başım hoş olmasa da dünya nimetleri ile başımı her yasladığımda Rabbime…
Ve gerisi geliyor ve andaki mevcudiyetimle kanatlanıyorum yarınlara ve umuda ve yeni mucizelere.
Mucizenin adı benim zaten hele ki an itibari ile ayakta ve başım dik iken zaten yazmanın meali iken adını telaffuz etmeye doyamadığım mucize ve umut ve hiç beklemediğim bir anda aydınlanıyor karanlık hatta ve hatta gecenin bu saatinde bile yağan nura vakıf olmanın ayrıcalığı ile kendimi hem unutmuş hem de kendimi kucaklamışken…