ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Türkiye'nin de dahil olduğu pek çok ülkenin demografik krizle karşı karşıya kaldığını belirterek, "Nüfus hızla yaşlanıp genç nüfus oranı azalırken, bu dönüşüm ülkelerin ekonomik ve sosyal yükünü artırmakta, geleceğe yönelik nitelikli insan gücü kaynağını sınırlandırmaktadır." dedi.

TOBB Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu ve Yüksek Koordinasyon Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Şenel'in katılımıyla birlik merkezinde toplandı.

Şenel, burada yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin üç temel krizle karşı karşıya olduğuna işaret ederek, bunların yönetim ve yönetişim, finansal ile iklim krizleri olduğunu söyledi.

Doğal ortamda beslenen "Eflani hindisi" yeni yıl öncesi pazardaki yerini aldı Doğal ortamda beslenen "Eflani hindisi" yeni yıl öncesi pazardaki yerini aldı

Dünyayı bekleyen dördüncü krize dikkati çeken Şenel, "Ülkemiz de dahil olmak üzere bugün pek çok ülke dördüncü kriz olan demografik krizle karşı karşıya. Nüfus hızla yaşlanıp genç nüfus oranı azalırken bu dönüşüm ülkelerin ekonomik ve sosyal yükünü artırmakta, geleceğe yönelik nitelikli insan gücü kaynağını sınırlandırmaktadır. Son açıklanan nüfus projeksiyonları, doğurganlık hızı yüzde 1,5'e gerileyen ülkemizde 2030'un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15'i aşacağına ve demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret etmektedir." diye konuştu.

Şenel, son dönemde güvenlik ve istikrarı tehdit eden pek çok gelişmeyle küresel ve bölgesel düzeyde risk ve belirsizliklerin daha da arttığını anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu zorlu koşullar altında geleceğe dair öngörülerde bulunmak ekonomideki tüm aktörler için oldukça güçleşmiştir. Bu değişim ve belirsizlik ortamında dünün anlayışıyla hareket etmeye devam etmek mümkün görünmemektedir. Bugünün ve yarının dünyasında riskleri yönetmek tüm aktörlerin işbirliğiyle çok daha esnek, dinamik ve dayanıklı bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır. Bu yıl yüksek enflasyon, sıkı para politikaları ve süregelen jeopolitik gerilimler, özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı ve Ortadoğu'da İsrail'in Gazze'ye ve giderek bölgeye yayılan saldırıları var olan küresel belirsizlikleri derinleştirmektedir."

- "Kararlı adımların atıldığı dönemin kapısını araladık"

Geleceğin doğru okunarak ekonominin hedeflenen istikamette yönlendirilmesinin önem taşıdığını aktaran Şenel, "Türkiye, 2010-2023 yıllarında menfur darbe girişimi, jeopolitik gerginlikler, Kovid-19 salgını, döviz kuru şokları, 11 ilimizi etkileyen deprem felaketi gibi eşi benzeri nadir görülen pek çok olumsuzluğa karşın dayanıklılığını ispat etmiş bir ekonomi. Son 20 yılda yüzde 5,4, 2010 sonrasında ise yüzde 5,8 büyüyen ekonomimiz, son 3 yılda yüzde 7,3 gibi yüksek bir büyüme performansı sergiledi." ifadesini kullandı.

Şenel, enflasyondaki düşüşe işaret ederek, "Bu süreçte para, maliye ve gelirler politikaları uyumlu biçimde yürütüldü. Hem depremin yaralarının hızla sarıldığı hem de bütçe açıklarının azaldığı ve ayrıca dezenflasyon sürecinden fiyat istikrarı sürecine geçilmesine yönelik kararlı adımların atıldığı bir dönemin kapısını araladık." diye konuştu.

- "Yapay zeka ekosisteminin geliştirilmesini bir strateji olarak belirliyoruz"

Yapay zeka alanındaki gelişimin hızlanarak devam ettiğine dikkati çeken Şenel, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yapay zeka bir yandan insanın yeteneklerini tamamlayarak önemli fırsatlar sunarken diğer yandan insanın yerini alacak şekilde gelişerek işsizliği artırma, gelir dağılımını daha da bozma riski taşımakta. Ayrıca ulusal siber güvenlik stratejileri, büyük veri ve yapay zeka uygulamalarıyla siber tehditlere karşı ulusal güvenliğimizin güçlendirilmesi de önemli bir alan olarak değerlendirilmeli. Bu bağlamda yapay zekaya özgü tematik kümelenmeler ve araştırma merkezlerinin sayısının artırılması, yapay zeka ekosisteminin geliştirilmesini bir strateji olarak belirliyoruz."

- "Tempolu bir büyüme için atmamız gereken ilave adımlar var"

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da konuşmasında, ekonomi programının başarıya ulaşması için fikir paylaşımının ve karşılıklı empatinin önemine işaret etti.

Kamu ile reel sektör arasındaki iletişimin güçlü tutulması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Özel sektör olarak yüksek ve istikrarlı bir büyüme sürecinin, cazip bir yatırım ortamının ön koşulu olarak öncelikle makro ekonomide istikrar olması ve belirsizliklerin giderilmesinin gerektiğinin farkındayız." diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, kamu idarelerinin attığı adımlar ve uygulanan rasyonel politikalarla ekonomide biriken risklerin ve kırılganlık unsurlarının büyük ölçüde azaltılmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Para piyasalarında ve Türk lirasında sağlanan istikrarı, döviz dengesindeki iyileşmeyi, kredi risk primindeki gerilemeyi ve ülke kredi notundaki artışları bunun sonucu olarak gördüklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Bundan sonraki aşamada hem ekonomi programına toplumsal desteğin artması, hem de tempolu bir büyüme süreci için atmamız gereken ilave adımlar da var." dedi.

Kaynak: aa