Ne yazık ki, siyaset ve sendikaların desteğiyle göreve gelen bu müdürler, bulundukları okullara katkı sağlamak yerine, okulun ruhunu ve dinamiklerini adeta yok ediyorlar. Beceriksiz ve iş bilmez yöneticiler, personeli ve öğrencileri nasıl yöneteceklerini bilemeyen, insan ilişkilerinde başarısız, eğitim sistemine zarar veren bireyler haline gelmiş durumdalar.

Bu tür müdürler, okullarda kanserli bir hücre gibi işlev görüyor. Sağlıklı bir eğitim ortamını bozarak, eğitim sistemini zayıflatıyorlar. Okulların yönetiminde liyakatsizlik, öğretmenlerin ve öğrencilerin motivasyonunu yok ediyor, eğitim kalitesini düşürüyor ve en önemlisi geleceğimizi karartıyor.

Müdür atamaları, eğitimin geleceğini doğrudan etkileyen en kritik adımlardan biridir. Bu atamaların ciddiyetle ele alınması, ince eleyip sık dokunarak yapılması gerekiyor. Liyakat, bir yöneticinin olmazsa olmaz niteliği olmalıdır. Eğer bir müdür, okulu yönetme kapasitesine sahip değilse, bu durum tüm eğitim sistemini felç eder. Bu nedenle, müdür atamalarının siyasetten ve ideolojik yaklaşımlardan bağımsız, tamamen ehliyet ve liyakat esasına dayalı olarak yapılması şarttır.

Bir okulun başarısı, büyük ölçüde liderine bağlıdır. O lider, sadece yönetim becerisine değil, aynı zamanda insan ilişkileri, problem çözme yetenekleri ve eğitime olan inancı ile örnek olmalıdır. Ancak bu şekilde, geleceğin nesillerini doğru bir şekilde eğitip, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyabiliriz.

Uzman öğretmen ve başöğretmenler için akademi öncesi yeni sınav mı geliyor? Tekin’den açıklama Uzman öğretmen ve başöğretmenler için akademi öncesi yeni sınav mı geliyor? Tekin’den açıklama

Emrah Hopalı