Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı teğmenlerin disipline sevkine ilişkin "Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir?" sorusunu yöneltti.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "ekonomi gurusu" diyerek tüm Türkiye'ye reklamını yaptığı Amerikalı bir arkadaşının olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genel Başkanlık koltuğunu kaybettikten sonra o da buna, 'Bay bay' dedi. Ülkeye getirmekten bahsettiği dolarları, avroları ise daha sonra İstanbul'da bir ofiste deste deste kule yapılırken gördük. Yani nereden tutarsanız tutun elinizde kalan bir başarısızlık, kifayetsizlik, çapsızlık örneğiyle karşı karşıyayız. Bu zatın Türkiye'yi yönetmeye talip olduğu masa arkadaşları, özellikle dile getirdikleri yakışıksız ithamlar, en hafif tabirle siyasi nezaketsizliktir. Bu aynı zamanda karakter bozukluğunun da işaretidir. Sandıkta milletten yediği tokadın hıncı ve hırsı bu zatın gözlerini kör etmiş, akli melekelerini esir almıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi rekabetin başka, "siyasette kan davası gütmenin" başka şeyler olduğuna işaret eden Erdoğan, "Kaset kumpasıyla koltuğa getirildiği ilk günden beri bu zat, siyaset sanatını, siyaset etiğini, siyasetin teamüllerini bir türlü kavrayamadı. Bugün yaşananlara baktığımızda ülkemizin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir varta atlattığını daha net görebiliyoruz. Daha önce de söyledim, milletimizin verilmiş sadakası varmış. Milletimiz, 'Anadolu irfanı' denilen o engin ferasetiyle başına gelebilecekleri görerek bu zata ve 'altılı masa' denilen derme çatma yapıya ülkeyi, devleti, evlatlarının geleceğini emanet etmedi. Bunun için Allah'a ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır." diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun hatasını bir türlü kabullenmediğini belirterek, "Şimdi de partisinin kendisini attığı çukurdan kurtulmak için bize sataşıyor. Kendisine diyoruz ki sana bu kapıdan ekmek yok. Git, yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver. Senin muhatabın biz değiliz, yargıdır. Senin bir türlü dizginlenemeyen siyasi ihtiraslarına da alet olmayız. Bunların yeni Genel Başkanlarının eskisinden geri kalır tarafı yok." dedi.
- "Anaokulu, kreş ayrımını dahi bilmiyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının, belediyelere, kendi uhdesinde olan anaokulu hizmetinin, işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan bir yazı gönderdiğini anımsatarak, bu hatırlatmanın kanuni bir zorunluluktan kaynaklandığına işaret etti. Bu ikazın yapılma mecburiyetinin gerisinde ise yine CHP'nin Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirdiği bir düzenlemenin bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Tıpkı öğrenci bursları meselesi gibi burada da CHP bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda yine istismar siyasetine sarılıyor. Yazının belediyelere ulaşmasının ardından CHP Genel Başkanı ve kimi belediye başkanları meydanlara dökülüp abuk sabuk ifadelerle kendi akıllarınca bize meydan okuyor." sözlerini sarf etti.
Cehaletin tek başına katlanılabilir bir eksiklik olmasına karşın, cehaletle ukalalığın bir araya geldiğinde çekilmez bir hal aldığını kaydeden Erdoğan, "Son hadisede CHP'nin ve kimi belediye başkanlarının sergiledikleri tablo tam olarak budur. Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki anaokulu, kreş ayrımını dahi bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar. Ama üzerine ahkam kesmede, 'engelleniyoruz' naraları atmakta maşallah mahirler. Hadi okudular, anladılar diyelim. Bu sefer de fıtratlarının ayrılmaz bir parçası haline gelen yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar." ifadesini kullandı.
Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk ve nizam devleti olduğuna işaret ederek, "Kreş, anaokulu, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse, 'Ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum' diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler. Aslında bunların ciddiye alınacak hiçbir yanları yok ama biz ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz." görüşünü paylaştı.
- "Bodoslama bir tavır içine girdiler"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı teğmenler hakkında başlatılan disiplin soruşturması hakkında da şu değerlendirmelerde bulundu:
"Benim birincilere diploma vermemin değerlendirmesini yapıyorlar. Birinci olmuş, huzurumuza getirilmiş, yapmam gereken nedir? Onların diplomalarını vermektir ama bunların disiplinsizlikle ilgili herhangi bir yanlışı varsa o da yine özellikle Harp Okullarının Yüksek Disiplin Kurulunun huzurumuza getirdiği bir neticedir. Biliyorsunuz, bunlar daha birkaç ay önce sosyal medyada bize hakaret ettiği için yargılanıp cezaevine konulan birisi konusunda da utanç verici bir yaygara kopardılar. Bu küfürbazı getirip protokole oturtacak kadar şuurlarını kaybettiler. Sonra bu kişi oklarını kendilerine çevirince apar topar, 'Bilmiyorduk, haberimiz yoktu' yollu açıklamalarla tornistan ettiler. Millete ve milletin inanç değerlerine hakaret eden kim varsa en büyük destekçisi, hamisi, koruyucusu bilin ki CHP'dir. Disiplinsizlik suçlamasıyla disiplin kuruluna sevk edilen teğmenlerle ilgili de önünü arkasını düşünmeden bodoslama bir tavır içine girdiler. Halbuki disiplin elbette her yerde lazımdır. Ama söz konusu Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunda hayati öneme sahiptir. Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda komutanlarından değil, Pensilvanya'dan emir alan asker elbisesi giymiş militanların ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir?"
- "Disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesinin zulmünü, 1997 postmodern muhtırasının ayıbını gördüğünü vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz'da milletin sinesine çarpıp yenilmeselerdi, darbecilerin ülkeyi nasıl bir iç savaş iklimine sürükleyeceklerini bilmeyen var mı? Tüm bu hakikatler gün gibi ortada dururken kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? Allah aşkına bu nasıl bir şuursuzluktur? CHP'nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma, orduyu kışkırtma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Burada şunu çok net ifade etmek isterim; milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordu bir zümrenin, bir partinin değil, milletin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri, Peygamber Ocağı'dır. Milletimizin gurur kaynağıdır. Bu ordu yüzyıllardır, 'Allah Allah' nidalarıyla cenk meydanlarını coşturan, 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' şuuruyla şehadete koşan serdengeçtilerin, yiğitlerin, ölümü öldüren kahramanların ordusudur."
Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı'nın, "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi/Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi/Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın" dizelerini okuyarak, "Tıpkı Yahya Kemal merhumun ifadesiyle, bu ordu 3 kıta 7 iklimde İslam'ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. Kimse bu orduyu sağa sola çekmesin. Yahya Kemal'in ifadesinde yer aldığı gibi ordumuzun konumunu gayet iyi biliyoruz. CHP zihniyeti onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır. Allah'ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaktır." diye konuştu.
(Sürecek)