Uzmanlar, İsrail'in aylardır ölüm ve yıkımların yaşandığı Gazze ile eş zamanlı işgal ettiği Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik uyguladığı "demografi oyununa" dikkati çekti.

İsrail'in Cenin, Tulkerim ve Tubas şehirlerindeki mülkleri ve altyapıyı tahrip ederek, son 20 yılın en büyük saldırılarını başlatmasıyla Batı Şeria'daki Filistinlilerin dramı tüm dünyanın tepkisini topladı.

İsrail'in Doğu Kudüs'e yönelik stratejisini ele alan uzmanlar, bu stratejinin yıkım, zorunlu göç, arazilere el konulması ve İsraillilerin gasbettiği Filistin topraklarının genişletilmesi olmak üzere 4 ana unsurdan oluştuğunu ifade etti.

Uzmanlar, bu stratejinin, özellikle Doğu Kudüs'ü Batı Şeria'dan izole etmek, Filistinlilere daha fazla kısıtlama getirmek ve İsrail'in "yerleşimci sömürgeci" hırsını tatmin etmek için geliştirildiğini belirtti.

Ancak uzmanlar, işgal altındaki Doğu Kudüs'te İsrail'in, "farklı bir yaklaşım" benimsediğini ve demografik yapısını yeniden şekillendirmek için Gazze'deki durumu, Filistinlilerin "sessizce yerinden edilmesini" hızlandırmak üzere kullandığını kaydetti.

Al-Shabaka isimli düşünce kuruluşunda görev yapan Filistinli araştırmacı Tamara Tamimi, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Zorla yerinden edilmeye ilişkin tüm uygulamalarda, 7 Ekim'den bu yana ciddi bir artış yaşandı ve İsrail'in, yerleşimci sömürgeci hamlelerini ilerletmek için bu tür durumları istismar ettiği iyi biliniyor." dedi.

Tamimi, İsrail'in, başta Kudüs ve Batı Şeria'nın geri kalanında yer alan "C" bölgesinde olmak üzere stratejik alanlardaki "yerleşimci sömürgeciliğini" ilerletmek amacıyla Gazze'ye saldırdığını dile getirdi.

Üzerinde durulması gereken diğer hususun da "kendi topraklarında yaşayan Filistinlilerin topraklarını 'gönüllü' terk etmesi için zorlayıcı bir ortamın dayatılması" olduğunu kaydeden Tamimi, bu durumun çok tehlikeli olduğunu vurguladı.

Tamimi, "İsrail'in tüm sessiz uygulamaları, maksimum toprağı en az Filistin nüfusuyla ele geçirme stratejisinin bir parçası." diye konuştu.

- "İsrail'de inşa edilen yapılar iktidarda kimin olduğuyla ilişkili"

İngiliz-Filistinli yazar ve araştırmacı Emad Moussa da İsrail'in Doğu Kudüs'teki eylemlerinin "demografi oyununun" bir parçası olduğunu vurguladı.

İsrail'in bu "demografi oyununun" kapsamının, işgal altındaki Doğu Kudüs'te kalıcı oturumla yaşayan Filistinlileri, Batı Şeria'daki Filistin bölgelerinden izole ettiğini kaydeden Moussa, İsrail'in uygulamalarıyla Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin sayılarını yavaş ama emin adımlarla azalttığını belirtti.

İsrail'in yeni yapılar inşa ederek Filistin topraklarını gasbetmesinin yeni olmadığını söyleyen Moussa, "Yerleşimlerin sayısı ve inşa edilme hızının, Yahudi nüfusunun 'doğal artışı' iddialarıyla ilgisi yok, bunun siyasetle, iktidarda kimin olduğuyla ilişkisi var." ifadesini kullandı.

- Yıkım ve el koyma

Kudüs'teki Al-Quds Üniversitesinden araştırmacı ve hukuk danışmanı Osama Risheq, İsrail'in stratejisini, "güç kullanmadan ve daha az sayıda insanla nasıl daha geniş toprak elde edilebileceğine dair bir üçgen" olarak tanımladı.

Doğu Kudüs'ün ilhak edilmesinin "ilk adım" olduğunu söyleyen Risheq, İsrail'in Filistinlilere karşı güç kullanmak yerine, "yerleşimci sömürge projesini" destekleyen politikalar geliştirerek uyguladığını dile getirdi.

Risheq, İsrail'in Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin mülklerine el koymak için 1950'de çıkan "Gaiplerin Mülkleri Kanunu" gibi çeşitli kanunları kullandığını belirtti.

Yasanın çıkarılmasından üç ay sonra "el konulan mülklerin yerleşimci örgütlere sızdırılması için" özel bir birim kurulduğunu aktaran Risheq, İsrail'in Filistinlilere ait mülklerin en az yüzde 70'ini bu yasa vasıtasıyla elde ettiğini vurguladı.

Risheq, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yıkımların son 10 yıla kıyasla en yüksek seviyeye ulaştığını bildirdi.

Birleşmiş Milletlere göre, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten, 26 Ağustos'a kadar Batı Şeria'da 1446 Filistin mülkünü yıktığına veya el koyduğuna ve 3 bin 300'den fazla Filistinliyi de yerinden ettiğine işaret eden Risheq, bu sayının, 7 Ekim'den önceki döneme kıyasla iki katından fazla olduğunu bildirdi.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin yaptığı inşaat ruhsatı başvurularının büyük oranda reddedildiğinin altını çizen Risheq, buna karşın gasbedilen topraklarda İsrailliler için yapılan yerleşimlerin genişletildiğine dikkati çekti.

İsrail'in Doğu Kudüs'teki Filistinlilere ağır şartlar getirdiğini ve pek çok Filistinlinin evini izinsiz inşa etmek zorunda kaldığını söyleyen Risheq, bu şartlar arasında arazi için İsrail'in de tescil ettiği tapu belgesi olmasının da yer aldığını ancak Filistinlilerin sadece yüzde 10'unda bu tapunun bulunduğunu aktardı.

200 metrekarelik bir daire için izin başvurusu yapmanın yaklaşık 40 bin dolara mal olduğunu söyleyen Risheq, "Filistinlilerin 1967'den beri başvurduğu izinlerin yüzde 95'inin reddedildiğini de göz önünde bulundurarak, bir Kudüslünün bu kadar para ödediğini düşünün." şeklinde konuştu.

Risheq, "Ayrıca İsrail, Doğu Kudüs'ü oluşturan 70 kilometrelik alanın yüzde 30'undan fazlasını kamulaştırdığı için Filistinlilerin bu alanlarda inşaat yapmasına izin verilmiyor. Diğer yüzde 30'luk kısma ise yerleşimler için el konuldu." dedi.

Filistinlilerin inşaat yapması için yaklaşık 14 kilometrelik bir alan olduğunu söyleyen Risheq, bu alanın yüzde 80'den fazlasının 1967'de bile binalarla dolu olduğuna işaret etti.

Asteğmen Kubilay şehit edilişinin 94. yılında Menemen'de anıldı Asteğmen Kubilay şehit edilişinin 94. yılında Menemen'de anıldı

Halihazırda Doğu Kudüs'te her yerde binaların görüldüğünü söyleyen Risheq, İsrail'in "E1" adını verdiği büyük yerleşim projesi kapsamında 5 binden fazla Filistinlinin, topraklarından sürüleceğini vurguladı.

Risheq, "Tüm bunların asıl amacı sahada gerçekler yaratmak ve Kudüs ile Ürdün Vadisi'nin geniş bir alanını kontrol altına almak." ifadesini kullandı.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), temmuzda Lahey'deki oturumda, İsrail'in Filistin'i işgaline ilişkin danışma görüşünü açıklarken işgal altındaki Filistin topraklarının parçalanmış ayrı bölgeler değil, "tek bir bölgesel birim" olduğunu bildirdi.

İsrail'in Gazze'de işgalci güç konumunda olduğunu belirten UAD, İsrail'in, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da da işgalci olduğunu ortaya koydu.

Kaynak: aa