Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, görevlerinin fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirterek, "Enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşmesi, büyümenin getireceği refah artışının toplumun her kesimine daha sağlıklı şekilde yansımasına, dağılmasına sebep olacak." dedi.

Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde bu yılın Üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.

Olası faiz indirimine ilişkin sorular üzerine Karahan, "İki koşul gözetiyoruz. Bunlardan bir tanesi, yıllık enflasyona değil aylık enflasyona vurgu yapıyoruz. Çünkü yıllık enflasyon son dönemde baz etkisi nedeniyle aylıktaki görünümden farklı olabiliyor. Burada da ana eğilime bakıyoruz. Bu ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş olmasını değerlendiriyoruz. Son aylara baktığımızda aylık enflasyonda bir düşüş olduğu ve bunun belirgin olduğu net. Kalıcı olduğu noktasında yeteri kadar emin değiliz. Bunun kalıcı olduğundan emin olmak istiyoruz." diye konuştu

Karahan, diğer bir hususun beklentiler olduğuna işaret ederek, "Piyasa katılımcıları daha olumlu seyrediyor. Hane halkı beklentileri de sene başından beri azalma eğiliminde. Son ay biraz farklıydı. Reel sektör beklentilerinde henüz ilerleme yok. Burada da dezenflasyona katkı alacağımızdan emin olmak istiyoruz. Bu duruş konusunda atacağımız adımları sadece bu sene sonu hedefini gözeterek değil, 2025 ve sonrası projeksiyonlarımızı, hedeflerimizi de gözeterek belirleyeceğiz." ifadelerini kullandı. Karahan, enflasyonda orta vadeli hedeflerinin yüzde 5 olduğunu ve bunu değiştirmenin doğru bir davranış olmayacağını bildirdi.

- "Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi olumlu etkileyecek"

Ücretlere yapılan artışın enflasyona etkisine ilişkin de değerlendirmede bulunan Karahan, "Bize kanunla verilen görev, fiyat istikrarını sağlamak. Burada toplumsal refaha yapabileceğimiz en büyük katkı da bu görevi başarıyla yerine getirmek olacak. Enflasyonun kalıcı olarak tek haneye düşmesi, büyümenin getireceği refah artışının toplumun her kesimine daha sağlıklı şekilde yansımasına, dağılmasına sebep olacak. Enflasyonun düşmesi en çok düşük gelirliyi olumlu etkileyecek. Çünkü zorunlu harcamaları fazla olan düşük gelir grupları yüksek enflasyondan daha olumsuz etkileniyor. Dolayısıyla bu grupta refah artışı olabilmesi için öncelikle fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Bu konuda da kararlıyız, attığımız adımlarla da bunu gösteriyoruz."dedi.

Karahan, asgari ücret artışına ilişkin karar verici veya tavsiye kurumu olmadıklarına da işaret etti.

Sermaye şirketlerinin karlarının dünyada birçok ülkede tartışıldığını ve akademik çalışmalar da yapıldığını anımsatan Karahan, konuyu yakından takip ettiklerini ama fikir birliğine varılamadığını gördüklerini söyledi.

Kovid-19 salgını sonrası küresel çapta arz ve talep dengesinin bozulduğuna dikkati çeken Karahan, şöyle devam etti:

"Küresel ölçekte önce arz koşullarının bozulmasıyla, daha sonra da arz toparlandığında fiyatın yüksek kalması sebebiyle karlılıklarda artış oldu. Enflasyonun arttığı dönemlerde göreli fiyat algısı bozulabiliyor. Buna, metinlerimizde fiyatlama davranışlarındaki aksaklık şeklinde değiniyoruz. Firmalar bu dönemde maliyetlerin üzerinde fiyatlama yapıyor ya da maliyetleri birebir fiyatlarına yansıtabiliyor. Bu, hem enflasyona hem de karlılığa yansıyor. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde karlılıklar tarihsel ortalamalarının üzerine çıkabiliyor. Bizim için önemli olan fiyatlama davranışlarının normale dönmesi. Bu da ancak fiyat istikrarı sağlandığında olacak. Biz de adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz."

- "Politika duruşunu değerlendirirken iki unsuru gözetiyoruz"

Enerji bakanları, İstanbul Energy Forum'da bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı Enerji bakanları, İstanbul Energy Forum'da bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı

Karahan, politika duruşunu değerlendirirken iki unsuru gözettiklerine dikkati çekerek, "Birincisi, enflasyonun ana eğilimin düşmesi. Çünkü bizim tek hedefimiz bu sene değil, önümüzdeki sene ve ondan sonraki sene de iddialı bir hedef var. Dolayısıyla bunu gözetmek durumundayız. İkincisi de beklentiler. Enflasyon beklentileri düzelmezse bu hedeflere ulaşmak daha zor oluyor. Dolayısıyla bu iki koşulu gözetmek durumundayız. Enflasyon gerçekleşmeleriyle beklenti arasında çok büyük fark olduğu durumlarda reel faiz hesaplamak o kadar kolay olmuyor. Birçok merkez bankasının yaptığı gibi veri odaklı gidiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "TÜİK, uluslararası metodolojiye uygun şekilde veri açıklıyor"

Kamuoyunda enflasyon ölçümüne ilişkin tartışma yaşandığının hatırlatılması üzerine ise Karahan, şunları kaydetti:

"Son dönemde artan bir tartışma var. Bu da enflasyonun düştüğü döneme denk geldi. TÜİK'in inandırıcılığı önemli. Metodolojisine baktığımızda uluslararası metodolojiye uygun şekilde veri açıklıyor. EUROSTAT'ın normlarına göre hareket ediyor. Dönem dönem denetleme çalışmaları bağımsız denetçiler tarafından yurt dışından gerçekleşiyor. Bu, işin bir boyutu. İkinci boyutu, bizim ay içinde fiyat gelişmelerini anlamak için belli çalışmalarımız var. Çok daha küçük ölçekte de olsa bir miktar fiyat topluyoruz. Bir de ay içi diğer gelişmeleri de kullanarak bir tahminde bulunuyoruz. Son dönemde TÜİK gerçekleşmeleriyle kendi ay içi tahminlerimizi karşılaştırdığımızda ciddi fark görmüyoruz. Ortalamada oldukça yakın. Hatta bazı aylarda ciddi yukarı yönlü sürprizler olduğunu da söyleyebilirim. Şubat ve mayıs ayları bunun örnekleri. Burada sık sık İTO'yla karşılaştırma yapılıyor. Zaman zaman gözlemlenen bir ayrışma var ama burada metodoloji olarak gerçekten çok farklı, endeksler farklı. Alt kalemler oldukça farklı şekilde toplanıyor. Bir de coğrafi kapsamı farklı. Dolayısıyla bu iki endeks her zaman birbiriyle aynı olmayabilir."

Karahan, kur korumalı mevduatın (KKM) maliyetinin "100 milyar doların üzerinde" olduğu iddialarının sorulması üzerine, "O sayı kesinlikle doğru değil." ifadesini kullandı.

KKM'nin maliyetinin büyük kısmının geçen sene gerçekleştiğini bildiren Karahan, şunları söyledi:

"Bu sene için baktığımızda kur ödemelerinde bir miktar ödeme var. Bunun sebebi de geçen sene haziran öncesi yapılan bazı hesapların vadelerinin bu sene içinde gelmiş olması. Geçen sene yaz aylarında yaşanan kur gelişmeleri neticesinde onların ödemeleri bu sene yapıldı. Biraz da kurda reel değerlenmeyle birlikte kur farkı ödemesi yapılmadı. Dolayısıyla bu seneki görünüm geçen seneye göre oldukça olumlu, bu sene yapılan ödemeler de geçen sene kaynaklı."

(Bitti)

Kaynak: aa