2024 yılı Ocay ayı memur maaş zamları belli oldu. Buna göre memurlara Ocak ayı itibariyle %49,25 oranında zam yapılacak. Ancak yaşanan enflasyon, kamu zamları ve piyasa şartları nedeni ile memur maaşlarının güncellenmesi ve memurlara ek zam olarak %10 oranında refah payı eklenmesi için Önder Kahveci'den açıklama geldi. İşte o açıklama ve haberin detayları:

Kamu Sen'in düzenlediği ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın da katıldığı “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Kamu Personel Rejiminin Geleceği” panelinde konuşan Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, memur maaşlarına zam ve refah payını gündeme getirdi. İşte o açıklamalar:

Eğitim çalışanlarının  %81,1’i ay sonunu getiremiyor. Eğitim çalışanlarının %81,1’i ay sonunu getiremiyor.

ÖNDER KAHVECİ: ÇALIŞANLARA REFAH PAYI VERİLMESİ KONUSUNDA ISRARCIYIZ

Hepimizin bildiği gibi geçtiğimiz gün enflasyon rakamları açıklandı. Buna göre 2023 yılı enflasyonu %64.77 oldu.

Kamu çalışanlarına ve emeklilere %29.8 oranında bir enflasyon farkı ödemesi yapılması söz konusu.

Bunun üzerine %15’lik  2024 yılı ilk 6 ay zammı eklenecek. 

Ancak kamuoyunda memur ve emeklilere %50 zam yapılacağı yönünde haberler var. 

Bu gerçeği yansıtmamaktadır.

Memurlara ve emeklilere 2024 yılı için yapılacak zam %15’ten ibarettir.

Kalan kısım 2023 yılının alacağıdır. 

Her zaman ifade ettiğimiz gibi enflasyon farkı bir zam demek değildir.

Enflasyon farkı maaşlardaki yaşanan erimenin gecikmiş bir telafisidir.

Yıl içinde verilen zamdan daha fazla maaşlar eriyorsa, bu işte bir sorun var demektir. Aynı durum 2024 ve 2025 yılları için de geçerli olacaktır. Merkez Bankası’nın 2024 için enflasyon tahmini %36’ya çıkarılmışken kamu çalışanlarına reva görülen %25’lik zammın ne anlama geldiğini vicdanlara bırakıyorum. Özellikle TCMB’nin enflasyon beklentisini sürekli yukarı yönlü güncellemesi, önümüzdeki dönemde de yüksek enflasyonun devam edeceğinin işaretidir. Türkiye Kamu-Sen olarak daima kamu çalışanlarına ve emeklilerine piyasa gerçekleriyle örtüşen maaş zammı yapılması gerektiğini ifade etmekteyiz. Kamu görevlilerimizin alım gücünün yükseltilmesi için gerçek enflasyonun üzerinde bir artış yapılması ve buna ek olarak refah payı verilmesinin zorunlu olduğunu vurgulamaktayız. 

TÜİK’in açıkladığı tenzilatlı rakamlar bile ekonomik öngörülerimizin yerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak taleplerimizin de haklılığı ve sağlam temellere dayandığı görülmektedir. Toplu sözleşme görüşmeleri kamu çalışanlarının beklentilerine çözüm üretememiştir. Önemli olan maaşların hangi oranda yükseldiği değil alım gücünün hangi oranda arttığıdır. Son yıllarda maaşlara yapılan oransal artışlar yüksek gibi görünse de gerçekleşen enflasyon, yapılan artışları aştığı için maaşlar sürekli erimekte, alım gücü sürekli düşmektedir. Bu bakımdan bu erimenin mutlak surette durdurulması gerekmektedir. Bunu sağlamanın tek yolu da kamu çalışanlarına refah payı verilmesinden geçmektedir.  

Dolayısıyla gerçekleşen enflasyon ve TCMB’nin enflasyon beklentileri ve %58 olarak belirlenen yeniden değerleme oranı da dikkate alınarak  memur maaşları mutlak surette güncellenmelidir. Uygun bir maaş zammının üzerine %10 refah payı verilmesi ile enflasyon farkının da ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara yansıtılması sağlanmalıdır. Nimette ve külfette adalet ilkesinden yola çıkarak her vatandaşın geliriyle orantılı vergi ödemesi için çalışanlarımız lehine yeni vergi düzenlemeleri hayata geçirilmelidir. 

İnsanların tek tek ihtiyaçları yanında birlikte yaşamaktan doğan, toplumsal düzeyde olan ihtiyaçları olduğu bilinen bir gerçektir. Bunlar kamusal ihtiyaçlar olup genele hitap etmektedir. Güvenlik, adalet, sağlık, eğitim, haberleşme, enerji, ulaşım gibi ihtiyaçlar, özelliği gereği geniş bir teşkilatlanma ve büyük bir yatırıma ihtiyaç göstermektedir. Bu ihtiyaçların karşılanmasında kâr, amaç olmayıp, toplumun genel menfaati esas alınmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanış biçimi, teşkilatlanışı, kamu hizmeti kavramını karşımıza çıkarmaktadır. Anayasanın 128. maddesi, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” demektedir. 

Bu bakımdan kamu hizmetleri mutlak suretle iş güvencesi olan, ücretleri sadeleştirilmiş, tayin, atama, terfi gibi özlük hakları, sosyal hakları günün koşullarına uygun hale getirilmiş insanca yaşayabileceği ücreti alan memurlar eliyle gördürülmek zorundadır. Bu bakımdan kamu çalışanlarının iş güvencesinden taviz verilmeden, bütüncül bir yaklaşımla kamu personel sisteminin sorunlarının çözülmesi en büyük arzumuzdur. Çalışanların kazanılmış haklarının; özellikle bir çalışanın sahip olabileceği en büyük ve önemli kazanımı olan iş güvencesinin korunması için alabileceği en etkili tedbir, hiç şüphesiz örgütlenme ve örgütlü mücadeledir.