ANKARA (AA) - HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Dolaylı vergilerin azaltılmasını, doğrudan vergilerin de çok kazanandan çok, az kazanandan az şeklinde düzenlenmesini istiyoruz." dedi.

HAK-İŞ'in 49. kuruluş yıl dönümü kapsamında bir otelde Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı düzenlendi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, HAK-İŞ'in kuruluş yıl dönümü için hazırlanan video gösterildi.

Programda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, HAK-İŞ'in 49. kuruluş yıl dönümünü kutlamak için gönderdiği mektup okundu.

Erdoğan, mektubunda şu ifadeleri kullandı:

"Ülkemizin sendikal hareketine ve çalışma hayatına olumlu katkıları, işçilerin sorunlarına getirdiği öneri ve tekliflerle çözüm odaklı sendikacılığın temsilcisi HAK-İŞ Konfederasyonu, ülkemizin köklü ve saygın sendikalarındandır. HAK-İŞ Konfederasyonu, dayanışmacı ve uzlaşmacı sendikacılık anlayışıyla demokrasimize ve çalışma hayatına önemli katkılarda bulunmaktadır. Emek sahiplerinin haklarını korumak için çalışmalarını ilkeli bir şekilde sürdüren HAK-İŞ Konfederasyonu'nun 49. kuruluş yıl dönümünü içtenlikle tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Sizleri, emeğiyle, alın teriyle, üretimiyle ülkemize değer katan tüm üyelerinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum."

- "HAK-İŞ büyük bir tecrübeye sahip"

Toplantının açılışında konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ'in kuruluş sürecini anımsatarak, ülkenin ve kendilerinin zor zamanlarında var olduklarını ve var olmaya devam edeceklerini söyledi.

Arslan, büyük bir tecrübeye sahip olan HAK-İŞ'in, 21 sendikası, 850 bin üyesi ve 200'den fazla şubesiyle ülkenin en güçlü ve etkin konfederasyonlarının başında geldiğini ifade etti.

Türkiye'de yaklaşık 14 milyon işçinin sendikasız olduğuna dikkati çeken Arslan, "Onların feryatlarını, beklentilerini, mücadelesini görmezden, duymazdan gelemeyiz. Onların yaşadıkları bu zorlukları aşmanın yolu, HAK-İŞ'in onlarla kucaklaşmasıdır. Bu kucaklaşmayı engelleyen bütün engelleri ortadan kaldırmak için mücadele etmeliyiz." diye konuştu.

- "Emekçilerin yoksullaştığının somut ifadesi"

Türkiye'de emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 30'lar civarındayken Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 65-70 olduğuna işaret eden Arslan, "Türkiye'nin emekçilerinin milli gelirden aldığı pay ne yazık ki bu ülkelerin yarısı kadar bile değil. Bu, emekçilerin, emek hareketinin yoksullaştığının, geçmişe göre daha da geriye düştüğünün somut ifadesidir." dedi.

Arslan, Türkiye'nin son 5 yılda yüksek enflasyonla beraber emekçilerin yoksullaştığı buna karşı sermayenin daha da güçlendiği bir dönemi yaşadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"TÜİK'in istatistiklerine göre, Türkiye'de en zengin yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 25, en alttaki yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay yüzde 0,5. Bu rakamlar, Türkiye'nin emekçilerinin yoksullaştığını ve zor bir sürecin içerisine itildiğini gösteriyor. Bunun böyle olmaması gerektiğini muhataplarımıza söylüyoruz. Muhataplarımıza bu rakamlarla gidiyoruz. Türkiye'nin gelir adaletsizliği rakamlarını herkes kabul ediyor. Ancak sorumluluğun kendilerinde olmadığını söylüyor. Peki biz mi bu sorumlu? Bu noktaya getiren sorumlular biz miyiz? Elbette ki değiliz. Biz bu sorunların kaynağına inilip bu sorunların çözümünden yana HAK-İŞ olarak kararlılığımızı sürdürüyoruz."

Türkiye'nin vergi reformuna ihtiyacı olduğunu bildiren Arslan, vergi konusunda yapılan bazı düzenlemelerin olduğunu ancak bunların yetersiz kaldığını ifade etti.

Arslan, "Türkiye'nin vergi sisteminin tablosu şu, hepimiz yüzde 66 dolaylı vergi veriyoruz. Vergilerin nasıl toplandığının tipik bir göstergesi. Yüzde 32 doğrudan vergi. Peki servetten alınan vergi ne kadar? Yüzde 2. Bu, Türkiye'nin ayıbını gösteriyor. Dolayısıyla dolaylı vergilerin azaltılmasını, doğrudan vergilerin de çok kazanandan çok, az kazanandan az şeklinde düzenlenmesini istiyoruz." diye konuştu.

- "İşverenlerimiz böyle zenginliği, imkanı hangi ülkede bulabilir?"

Servetten vergi alınmamasının, "Servetten vergi alınırsa sermaye kaçar" endişesiyle savunulduğunu dile getiren Arslan, şu ifadeleri kullandı:

"Bunu gerçekten bir aldatmaca olarak görüyoruz. Tabii ki servetten vergi almanın dozajını ve oranını iyi ayarlamak gerekiyor. Ama dünyanın pek çok ülkesinde bunlar yapılırken sermaye kaçmıyor da niye bizim ülkemizden kaçacak? Böyle bir zenginliği, imkanı hangi ülkede bulabilir işverenlerimiz? İnanılmaz kaynaklar, inanılmaz muafiyetler, inanılmaz teşvikler, inanılmaz bir kısım kolay yatırımlar, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir müteşebbis, bir yılda yüzde 100'ün üzerinde kar yapamaz. Benim ülkemde bankacılık sektörü, bazı sektörler bunu ne yazık ki imkan olarak veriyor."

Verginin toplanması kadar dağıtılmasının da önemli olduğunu belirten Arslan, gelirlerin adil paylaşılması gerektiğini söyledi.

- "Bu ülke ve emekçiler için büyük bir kayıp ve haksızlık"

Arslan, 2024 ila 2025 yıllarında emekli olacakların maaşlarında yüzde 30'luk fark oluşacağını anımsatarak bu durumun, bu ülke ve emekçiler için büyük bir kayıp ve haksızlık olduğunu ifade etti.

Bu konuda hükümetle ve ilgili bakanlarla yaptıkları görüşmelerde endişeleri anlattıklarını, bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bir çalışma başlattığını bildiren Arslan, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki dün Sayın Bakanın açıklamalarından öğrendik ki bu konudan vazgeçilmiş. Açıkça vazgeçtiğini söylemedi ama sorulan sorulara verilen cevaplar, önümüzdeki yıl emekli olacakların daha düşük maaş almasına sebep olacak düzenlemenin değişmeyeceği şeklindeydi. Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanımızla bu konuyu uzun uzun tartıştık. Ne yazık ki Sayın Maliye Bakanının da diğerleri gibi düşündüğünü gördük. Dolayısıyla bir çözümün gerçekten zor olduğunun bir kez daha şahidiyiz. Buna rağmen ülkemizin kalifiye elemanlarının emekli olmadan iş hayatında daha uzun kalmalarını sağlayacak bir düzenlemenin yapılmasında ısrar edeceğiz."

Arslan, kıdem tazminatı konusunda uygulanan arabuluculuk sistemini eleştirerek, "Arabuluculuk sistemiyle fiilen ortadan kaldırılan düzenlemenin derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Arabuluculuk sistemi, çalışanların haklarını gasp eden bir yöne dönüştü. Kıdem tazminatının asgarisi bellidir, 30 günlük ücrettir. Fazla mesaimizin oranı bellidir. Yıllık ücretli iznin sınırları yasada bellidir. Bu sınırları pazarlık konusu yapan bir arabuluculuk sistemini kabul etmek ve bunu onaylamak asla mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.

- "Çalışanların yarısı asgari ücretli"

Türkiye'nin en temel tartışma konularından birinin asgari ücret olduğunu belirten Arslan, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı ile asgari ücret uygulamalarına itirazları olduğunu söyledi.

Türkiye'de asgari ücretle çalışanların oranının tüm çalışanların yarısını oluşturduğunu ifade eden Arslan, şunları kaydetti:

"2002 yılında asgari ücret 17 ay ödendikten sonra yüzde 20 dilimine ulaşıyordu. Bugün her ne kadar asgari ücretten vergi alınmasa da 5'inci ayda asgari ücret yüzde 20 dilime geliyor. Bunu muhataplarımız, 'Asgari ücret oranımız çok yüksek' diye savunuyorlar. Yine bir bakanımız şunu söylüyor, 'Gelişmekte olan ülkeleri esas alacaksınız. Türkiye'yi gelişmiş ülkelerle kıyaslamayın. Gelişmekte olan ülkeler sınıfında Türkiye 520 dolarla dünyada en yüksek asgari ücreti veren ülke. Peki biz 'Avrupa Birliği'ne üye olmak istiyoruz, mücadele ediyoruz, Avrupa Birliği'ni alalım' diyoruz. Onlar gelişmiş ülkeler. Dolayısıyla hafızamızla dalga geçen, Türkiye gerçeklerinden uzak bu tür yaklaşımlar, bizi olduğu gibi asgari ücretlileri de asla ve asla tatmin etmiyor. Onun için asgari ücretin bir genel ücret olmasını, Türkiye'nin çalışanlarının yarısının asgari ücretli olmasını, Türkiye açısından büyük bir eksiklik ve zorluk olarak görüyoruz."

Muğla'da hastaneye çarparak düşen helikopterin enkazı kaldırıldı Muğla'da hastaneye çarparak düşen helikopterin enkazı kaldırıldı

Mahmut Arslan'ın konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı devam etti.

Program kapsamında, moderatörlüğünü Anadolu Ajansı Başmuhabiri Özcan Yıldırım'ın yaptığı "Refahın Adil Paylaşımında Vergi ve Sosyal Politikalar Paneli" düzenlendi.

Kaynak: aa