İSTANBUL (AA) - Trendyol Süper Lig'in 16. haftasında sahasında RAMS Başakşehir'i 3-1 mağlup eden Fenerbahçe'de teknik direktör Jose Mourinho, takımının savaşmasını beklediğini ve sahadaki isimlerin de bunu yaptığını söyledi.
Ülker Stadı'nda oynanan müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında öncelikle sakat oyuncular hakkında bilgi veren Portekizli teknik adam, müsabakanın 76. dakikasında oyundan sedyeyle çıkan Becao'nun diz sakatlığı yaşadığını belirterek, Brezilyalı oyuncunun sezonu kapattığını düşündüğünü, kas sakatlığı yaşayan Livakovic'in de Eyüpspor karşısında forma giymesini beklemediğini dile getirdi.
Sahada 11'e 11 oldukları dönemde oynadıkları futbolu daha çok beğendiğini vurgulayan Mourinho, "Bugün baskılarını kırdık, önde baskı yaptık, onlara zorluk çıkardık. Ancak 10'a 10 oynadığımızda hoşuma giden şey şuydu, oyuncu değişikliği hakkımız bitmişti, Tadic sağ bekte, Mert Müldür stoperde En-Nesyri sağ açıkta oynadı. Bizim adımıza dramatik bir durum oldu. Oyuncular, beklediğim şeyi sergiledi. Oyuncularım bugün gergindi, özgüven eksikliği vardı. Çünkü dışarıda yaşananları onlardan ayıran bir duvar yok. Ama ben oyuncularımdan bugün birlik olmalarını, tutkulu olmaları, istekli olmalarını görmek istiyordum. Oyuncularımın harika bir maç çıkarmalarını beklemiyordum ancak kazanmak için savaşmalarını bekliyordum. Bunu da yaptık." ifadelerini kullandı.
- "Galibiyetteki ufacık katkımı Samet'e armağan etmek istiyorum"
Athletic Bilbao maçından sonra tepki gören Samet Akaydin'i korumak istediği için kadroya almayan Jose Mourinho, milli futbolcuya mesaj vermek istediğini söyleyerek "Bugünkü galibiyette ufacık katkımı ona armağan etmek istiyorum. Ben gerçekten kırgın bir adam gördüm, dev gibi, 31 yaşında ama çocuk gibi görünen bir adam. Yıl sonuna kadar 1 maçımız var, o maça kadar elimizde Djiku, Çağlar ve Yusuf olacak. Bakalım bu süre Samet'e nasıl bir terapi yapacak, zaman gösterecek. Genç oyuncuları oynatmaktan yana da sıkıntım yok. Burada çok fazla baskı var ama Yusuf'u oynatabilirim. Tıpkı Real Madrid'deyken 18 yaşında Varane'ı oynattığım gibi." açıklamasını yaptı.
Oyuncuların üstündeki gerginliğin gitmesinin en iyi yolunun maç kazanmak olduğunu vurgulayan Mourinho, şöyle konuştu:
"En iyi terapi maç kazanmaktır. Bizler iyi bir dönemden, üst üste 5-6 maç kazandığımız dönemden geçiyorduk. O dönemde dengeli ve özgüvenli olduğumuzu hissediyorduk. Sonrasında kaybetmeyi hak etmediğimiz bir maç oynadık ve dünya tersine döndü. Futbolda dünya tersine çabuk dönüyor ama Türkiye'de 3 katı çabuk dönüyor. Bizler için gerçekten zordu. Livakovic'in yaşadığı sakatlığın gerginlik sebebiyle olduğunu düşünüyorum. Kas sakatlıklarının birden çok sebebi oluyor. Bazen yorgunluk, bazen ters hareket, bazen de gerginlikten dolayı olabiliyor. Oyuncular maalesef kristal bir küre içinde, dışarıda olanları duymadıkları, bilmedikleri bir dünyada yaşamıyorlar. Bu sebeple bizler için kolay bir hafta olmadı. Hafta boyunca takımı bu maça hazırlamaya çalıştık. Hazırlıklarımız taktikten çok psikolojik dengeye sahip olma odaklıydık."
Karşılaşma öncesinde oyuncularını motive etmek istediğini belirten Mourinho, şunları söyledi:
"Maçtan önce oyuncularıma 'Öyle ya da böyle bu maçı kazanmamız gerekiyor. İçinizde o ateşe sahip olmanız gerekiyor. Tabii ki o ateşe sahip olurken içinizde suyu da taşımanız gerekiyor. Sadece ateşle oynarsanız saçma hatalar yaparsınız, saçma kart görürsünüz.' dedim. Dolayısıyla dengeyi bulmak önemli. Kariyerimde 1170'in üzerinde maça çıktım. Benim için bu durum kolay ama onlar için zor. Şimdi Eyüpspor maçımız var. O maçı da kazanabilirsek sonrasında 5-6 gün evlerine gidip futboldan uzaklaşma imkanları olacak. Bunun da en iyi terapi olduğunu düşünüyorum. Ama dediğim gibi en iyi terapi maçları kazanmak. Çok kısa süre öncesine kadar biz bu ligin en çok gol atan, en az gol yiyen takımıydık. Liderle aramızdaki fark 3 puandı. 3-0, 4-0 kazanabileceğimiz bir maçı kaybettik. Sonrasında bir anda her şey felaket oldu. Türkiye'de durum bu şekilde. Ben burayı seviyorum, sadece bana Türkçe öğretmiyorlar. Bu yüzden söylenenleri anlamıyorum. Muhtemelen işlerini kaybetmemek için bana Türkçe öğretmiyorlar."