Ekonomi

Emekli maaşında 9000 gün ve 3600 gün maaşlarına %30 fark yaratan düzenleme

Emekli maaşında 9000 gün ve 3600 gün maaşlarına %30 fark yaratan düzenleme

Abone Ol

Yeni emekli maaşı hesaplama sistemi, adaleti yeniden sağlama hedefiyle masaya yatırılıyor. Uzun yıllardır tartışma konusu olan emekli maaşı hesaplamalarında, özellikle prim gün sayısı ve maaş miktarı arasındaki dengesizliklerin giderilmesi için reform yapılması planlanıyor. Mevcut sistemde 3600 prim gününe sahip bir SSK'lı emekli ile 9000 prim gününe sahip bir Bağ-Kur'lu emekli arasında maaş açısından ciddi bir fark olmaması, sistemin adaletini sorgulatıyor. Bu adaletsizliğin giderilmesi için ise çok çalışana daha yüksek, az çalışana ise daha düşük emekli maaşı verilmesi planlanıyor.

Türkiye’de emeklilik sistemindeki mevcut tablo, sosyal güvenlik dengesini zorlayan bir yapıya sahip. Ülkede 16 milyon dosya üzerinden aylık ödeme yapılıyor ve bu oran, 1.8 çalışana bir emeklinin düştüğü bir sistem yaratıyor. İdeal olan ise dört çalışana bir emekli düşmesi yönünde. Bu dengenin sağlanamaması, hem sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor hem de emeklilerin alabileceği maaşları olumsuz etkiliyor. Emekli maaş hesaplama sisteminin karmaşık yapısı, her yıl farklı güncelleme katsayıları ile yapılan hesaplamalar, bu adaletsizliği daha da derinleştiriyor.

Sabah Gazetesinden Faruk E.'nin haberine göre, mevcut maaş hesaplama sistemi, sigortalının çalışırken ödediği primler, üç farklı dönem için belirlenen aylık bağlama oranları, önceki yılın güncelleme katsayısı, enflasyon oranı ve büyüme rakamları gibi çeşitli parametreleri dikkate alıyor. Ancak bu karmaşık yapının sadeleştirilmesi ve çalışanları teşvik edecek bir modelin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Farklar Yüzde 30’dan Fazla Olacak

Mevcut yasaya göre, emekli maaşları sigortalının kazanç ortalaması ile aylık bağlama oranlarının çarpılması sonucu belirleniyor. Ancak, emekli maaşı talebinde bulunulan yıl ve bir önceki yılın verileri, emekli maaşı üzerinde örtülü bir parametre olarak etkili oluyor. Bu da aynı prim gün sayısına sahip olan kişilerin, farklı yıllarda emekli olmaları durumunda farklı maaşlar almalarına neden oluyor. Örneğin, 2022 yılında emekli maaşı talebinde bulunan bir kişi, 2021 yılında talepte bulunan bir kişiye göre yaklaşık yüzde 17 daha yüksek maaş alabiliyor. Benzer şekilde, 2024 yılında talepte bulunan bir kişi, 2025'te talepte bulunan bir kişiye göre yüzde 30-35 daha fazla maaş alabilecek. Bu farklılıklar, enflasyon ve büyüme verilerinden kaynaklanıyor.

5510 sayılı Kanun’da belirlenen aylık hesaplama yöntemi nedeniyle, prim gün sayısı ve yıllık Sosyal Güvenlik Prime Esas Kazanç (SPEK) tutarları aynı olsa bile, emekli aylıkları arasında fark oluşuyor. Örneğin, Aralık ayında bağlanan bir emekli maaşı ile Ocak ayında bağlanacak olan maaş arasında belirgin farklılıklar olabiliyor.

Refah Payı Uygulaması Sistemi Zorladı

Emekliler için yasal olarak her yıl Ocak ve Temmuz aylarında yapılan zamlar, SSK ve Bağ-Kur emeklileri için 6 aylık enflasyon oranında, memur emeklileri için ise toplu sözleşme ve enflasyon farkı kadar belirleniyor. Ancak, enflasyonun üzerinde yapılan refah payı artışları, yıllar arasında emekli maaşlarının farklılaşmasına yol açıyor. TÜFE'nin yüksek olduğu ya da üzerinde refah payı verildiği yıllarda emekli maaşı talebinde bulunanlar, daha yüksek maaşlar alabiliyor.

Tek Güncelleme ve Aylık Artış Önerisi

Faruk E., bu sorunu çözmek adına güncelleme katsayısı sisteminin yeniden ele alınması gerektiğini belirtiyor. Makul bir güncelleme katsayısının belirlenmesi, yıllar arasındaki farkı ortadan kaldırabilir. Bu katsayı, enflasyon ve büyüme oranları dikkate alınarak 1.6 ile 1.9 arasında bir rakam olarak belirlenebilir. Ayrıca, emekli maaşlarına yapılacak zamların her Ocak ve Temmuz döneminde 6 aylık enflasyon oranı kadar olması yerine, her ay önceki ayın enflasyonu kadar artırılması, emekli maaşlarının enflasyon karşısında erimesini engelleyebilir.

Üçlü Yapının Değişmesi Gerekli

Emekli maaşı hesaplanırken uygulanan üçlü yapı, sistemi karmaşıklaştırıyor. 1999 öncesi dönem için farklı aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayısı, 1999-2008 arası için düşürülmüş bir aylık bağlama oranı ve yeni güncelleme katsayısı, 2008 sonrası için ise düşük aylık bağlama oranı ve büyüme ile enflasyonun etkilediği güncelleme katsayısı uygulanıyor. Bu hesaplamalar, üç ayrı kanuna göre yapılıyor ve sonuçta karmaşık bir sistem ortaya çıkıyor. Bu durum, hem hizmeti alan emekliler hem de hizmeti veren kurumlar açısından kafa karışıklığına yol açıyor.

Daha az değişken bir güncelleme katsayısı ve tek bir aylık bağlama oranıyla basitleştirilmiş bir hesaplama yapılabilir. Bu sayede, daha fazla prim ödeyen ve daha uzun süre çalışan kişilerin daha yüksek maaş aldığı bir sistem oluşturulabilir. Böyle bir sistem, emekli olmayı teşvik etmek yerine çalışmayı teşvik edebilir.

Taban Maaş Uygulaması ve Getirdiği Sorunlar

Son yıllarda emeklilerin kafasını karıştıran bir başka unsur da taban maaş ve kök maaş uygulaması oldu. Pandemi döneminde getirilen taban maaş uygulaması, düşük maaş alan emekliler için büyük bir avantaj sağladı. Çalışma hayatı kısa süren, kısmi emekli olan, malulen emekli olan veya asgari ücret üzerinden prim yatıran birçok sigortalının emekli maaşı düşük kaldı. Bu emeklilere Hazine'den yapılan destekle taban maaş olarak daha yüksek aylıklar ödendi. Bugünkü rakamlarla 6-7 bin lira aylığı olan bir emekliye 12.500 TL ödeniyor. Ancak bu uygulama bazı sorunları da beraberinde getirdi.

Sıfır Zam Sorunu

Bu sorunlardan biri, her zam döneminde ortaya çıkan sıfır artış problemidir. Taban maaşın altında aylık alanlar için Ocak ve Temmuz aylarındaki enflasyon artışları, gerçek emekli maaşlarına yapıldığı için sıfır zam durumu ortaya çıkıyor. Hem geçen Temmuz'da hem bu Temmuz ayında yaşanan bu durum, yeniden taban maaş artışı ihtiyacını doğurdu. Ancak bu durum sürdürülebilir olmadığı için her zam döneminde 3-4 milyon emekli için aynı sorun yeniden ortaya çıkacak gibi görünüyor.

Çok Çalışana Az Maaş Sorunu

İkinci sorun ise taban maaşın hemen üstünde aylığı olanlar açısından yaşanıyor. Örneğin bugün 12.500 TL olan taban maaşın hemen üstünde 13-15 bin TL bandında maaş alan çok sayıda emekli var. 3600 gün prim ödemiş bir emekli ile 9000 gün Bağ-Kur primi ödemiş bir emekli arasında maaş farkının hemen hemen hiç kalmaması, sistemin adaletini sorgulatıyor. Bu durum özellikle 9 bin gün Bağ-Kur primi ödemiş esnaflar için daha belirgin hale geliyor. 3600 günle emekli olan biri ile 9000 gün Bağ-Kur primi ödeyen bir kişi aynı 12.500 TL taban maaşı alabiliyor. Bu da sistemde adaletsizliğe yol açıyor.

Kayıtdışılık Sorunu

Üçüncü sorun ise yüksek prim ödemenin karşılığının olmaması algısıyla hem kayıtdışılığın hem de gerçek maaşın gizlenerek gizli kayıtdışılığın artmasıdır. Bu durum, devletin vergi ve prim kaybına yol açarken, çalışanın da geleceğini riske atıyor. "Düşük ödesem de taban maaş alırım" algısı, bu sorunu daha da körüklüyor.

Öneriler

Aylık bağlama sistemi üçlü karma yapıdan arındırılarak, tek oran ve güncelleme katsayısı ile basitleştirilmeli.

Taban maaş uygulaması, düşük maaş alan emekliler için avantajlı olsa da, yüksek prim ödeyen sigortalılar açısından adaletsizlik yaratıyor. Bu nedenle, çok çalışan ve yüksek prim ödeyenlerin daha yüksek emekli maaşı almasını sağlayacak bir sistem geliştirilerek, çalışmayı teşvik edici bir yapı oluşturulmalı ve kayıtdışılık önlenmeli.

Ortalama bir güncelleme katsayısı belirlenerek, farklı yıllarda emekli olanlar arasındaki maaş farkları giderilmeli.

Altı aylık enflasyon artışları yerine, her ay bir önceki ayın enflasyonu kadar zam yapılması, emekli maaşlarının enflasyon karşısında erimesini engellerken, refah payı tartışmalarını ve güncelleme katsayısı sorunlarını da çözecektir.

{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }