İSTANBUL (AA) - YETER ADA ŞEKO - Buzulların erimesiyle deniz trafiğine daha elverişli hale gelen Arktik'teki gemi sayısı son 10 yılda yüzde 37 artarken uzmanlar özellikle Avrupa’dan Asya'ya yapılan taşımacılıkta bu rotayı kullanmanın giderek daha iyi bir seçenek olmaya başladığı yorumunda bulunuyor.

AA'nın küresel ısınmanın etkisiyle Arktik’te eriyen buzulların bölgeyi küresel deniz taşımacılığında yeni bir rota haline getirmesi ve bunun çevresel etkilerine ilişkin hazırladığı dosya haberin ilk bölümünde bölgedeki deniz trafiği ve madencilik faaliyetlerinde yaşanan artış ele alındı.

Hiçbir ülkeye ait olmayan Antarktika'dan farklı olarak Arktik bölgesi Kanada, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsviçre, ABD ve Rusya olmak üzere 8 ülke tarafından paylaşılıyor.

Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarının kuzey bölgeleri, Arktik Okyanusu ile Atlantik ve Pasifik okyanuslarının bir bölümünü içine alan Arktik bölgesi, yaklaşık 14,5 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu alanın bir kısmı Alaska'daki gibi tundralarla kaplıyken bir bölümünü de çoğunluğu Grönland'da olan buz tabakaları oluşturuyor.

Dünyanın farklı bölgelerini farklı şekillerde etkileyen iklim değişikliğinin Artktik'teki etkisi, kendisini eriyen buzullarda gösteriyor.

Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) ocak ayında yayımladığı araştırma, Grönland'ın saatte ortalama 30 milyon ton buz kaybettiğini ve bunun, tahmin edilenden yüzde 20 daha fazla bir orana karşılık geldiğini ortaya koydu.

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Şera, Dışişleri Bakanı Fidan ile ortak basın toplantısında konuştu: (2) Suriye'deki yeni yönetimin lideri Şera, Dışişleri Bakanı Fidan ile ortak basın toplantısında konuştu: (2)

Avrupa Birliği'nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemi verilerine göre ise Arktik deniz buzul miktarı, eylül ayında 4,8 milyon kilometrekare ile 1991-2020 ortalamasının 1,1 milyon kilometrekare altında ölçüldü ve uzun yıllar ortalamasının yüzde 19 altında kaldı. Bu oran, en düşük 6'ıncı eylül ayı verisi olarak kayıtlara geçti.

Birçok ülke, buzulların erimesiyle birlikte deniz trafiği için oluşan yeni koşulları fırsat olarak değerlendirirken bu durum bölgedeki deniz trafiğinin artmasına yol açıyor.

- Arktik'teki 4 farklı deniz trafiği

8 ülkenin oluşturduğu Arktik Konseyi'ne bağlı Arktik Deniz Çevresinin Korunması Çalışma Grubunca (PAME) yayımlanan ve 2013-2023 arasındaki deniz trafiği verilerinin paylaşıldığı "Arktik Gemileri Statüsü" başlıklı rapora göre, bölgede 4 çeşit deniz trafiği mevcut. Bunlar; gemilerin belirli bir aktivite için Arktik’e giriş yaptığı ve amaçlarını gerçekleştirdikten sonra bölgeden ayrıldığı "hedefsel ulaşım", bölgedeki devletler arasında gerçekleştirilen "Arktikarası ulaşım", Pasifik ve Atlas okyanusları boyunca yapılan "transarktik ulaşım" ve Arktik devletlerinin limanları arasında yapılan deniz taşımacılığını ifade eden "kabotaj ulaşımı" şeklinde sıralanıyor.

Rapora göre 2013 yılında 1298 gemi kayda geçerken bu sayı 2023 yılında 1782’ye yükseldi ve bölgedeki trafik 10 yılda yüzde 37 arttı.

Bölgede en fazla balıkçı gemileri faaliyet sürdürürken onları sırasıyla genel kargo gemileri, çekiciler, dökme yük taşıyan gemiler, kruvaziyerler, frigorifik kargo gemileri, araştırma gemileri, kimyasal tankerler, petrol tankerleri ve gaz tankerleri takip etti.

Balıkçı gemilerinin sayısı on yıl içinde 553'ten 723'e yükselirken genel kargo gemileri 134'ten 181'e, çekiciler 75'ten 121'e, dökme yük taşıyan gemiler 71'den 119'a, kruvaziyerler 58'den 96'ya, frigorifik kargo gemileri 71'den 90'a, kimyasal tankerler 41'den 53'e çıktı. En büyük artış, 2013'te sayısı 1'ken 2023'te 31 olan gaz tankerlerinde yaşandı.

Araştırma gemilerinin sayısı 61'den 54'e, petrol tankerlerinin sayısı ise 61'den 51'e geriledi.

Gemilerin belirli bir süre içinde belirli bir alanda kat ettiği toplam deniz mili ise 6,1 milyondan 12,9 milyona ulaşarak son 10 yılda yüzde 110 arttı.

Madencilik faaliyetlerindeki artış, özellikle de 2014'te Kanada'daki Mary River maden sahasının açılması bölgedeki gemi trafiğinin sıklaşmasındaki en büyük nedenlerden biri olarak gösteriliyor.

Dünyanın en zengin demir depolarına sahip olan madenden, deniz sularının kullanılabildiği sezonlarda ortalama 3,5 milyon ton demir taşınıyor.

- En yaygın kullanılan rota Rusya'nın münhasır ekonomik bölgesinden geçiyor

AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan PAME Proje Müdürü Hjalti Hreinsson, Arktik deniz taşımacılığındaki artışın deniz buzullarının azalmasıyla doğrudan ilintili olduğunu söyledi.

Yüksek Arktik olarak da kabul edilen Arktik liman bölgesinde son 10 yılda faaliyet gösteren gemi sayısındaki artışın yüzde 40'a yaklaştığını belirten Hreinsson, bu durumun bölgede gemicilik faaliyetlerine yönelik yoğun ilginin göstergesi olduğunu kaydetti.

Gemilerin faaliyet türlerine göre çeşitlilik gösteren rotalar arasında en yaygın kullanılan rotanın Rusya’nın münhasır ekonomik bölgesinden geçen ve büyük gemilerce tercih edilen kuzey deniz yolu olduğunu anlatan Hreinsson, diğer deniz yollarının genellikle küçük kargo gemileri ya da kruvaziyerler tarafından kullanıldığını aktardı.

Hreinsson "Bölgede çok sayıda ve çok çeşitli gemi var. Örneğin Rusya’nın Yamal Yarım Adası’ndan Çin’e gaz taşıyan çok fazla gemi bulunuyor. Bu ise deniz buzu üzerinde Arktik koşullarında çalışabilecek şekilde inşa edilmiş birçok gemi olduğunu gösteriyor." dedi.

Rus bandıralı gemilerin çoğunlukta olduğu bilgisini paylaşan Hreinsson, bunun yanı sıra Marshall Adaları, Panama, Bahamalar ve Liberya gibi farklı ülkelerin gemilerine rastlanabildiğini bildirdi.

- Maden ve gaz projeleri trafikteki artışın temel nedenleri

Gemi sayısındaki artışın yanı sıra gemilerin kat ettiği mesafenin de arttığının altını çizen Hreinsson, Kanada’nın Nunavut bölgesindeki Marry River madeninde yürütülen demir cevheri çıkarma çalışmalarının ve Rusya’nın Yamal Yarımadası'nda yürütülen mega gaz projesi gibi faaliyetlerin son on yılda deniz trafiğindeki artışın temel nedenleri olduğunu ifade etti.

Bölgedeki keşif gemilerinin geçmişinin yüzyıllar öncesine dayanmasına karşın ticari gemilerin yakın zamanda kullanılmaya başlandığına dikkati çeken Hreinsson, sözlerini şöyle tamamladı:

"Geçtiğimiz son 30 yılda başta Rusya'nın faaliyetleri olmak üzere çok fazla değişim oldu. Bir süredir Rusya kendisine ait bölgede çalışıyordu ve burada yakın zamana kadar bu kadar bir hareketlilik yoktu. Ancak şirketler şimdi bu rotayı operasyonlarında uygulanabilir bir seçenek olarak görüyor. Dünya çapındaki operasyonlarda, özellikle Avrupa’dan Asya'ya yapılan taşımacılıkta bu rotayı kullanmak giderek daha iyi bir seçenek olmaya başlıyor. Öte yandan bölgedeki hava koşulları ve buzul durumu nedeniyle burayı bir fırsat olarak görmeyen birçok şirket bile şu anda bu rotayı gaz ve maden faaliyeti ve bunların taşımacılığı gibi operasyonlarda kullanabiliyor."

Kaynak: aa