Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41,5'e gerilemesinin beklendiğini, 2025 yılı için hedefi yüzde 17,5'e revize ettiklerini söyledi.

Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı.

Yılmaz, 2005 yılı ile 2023 arasında toplam 12,2 milyon kişinin istihdamı sağlanarak istihdam düzeyinin 19,4 milyondan 31,6 milyona yükseldiğini belirterek, aynı dönemde nüfusun 17,6 milyon arttığını, artan nüfusun yaklaşık yüzde 70'inin istihdam edildiğini söyledi.

Cevdet Yılmaz, programın en temel amacının enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirterek, 2023 yılında, küresel tedarik zinciri sorunlarının, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve iç talep koşulları dahil pek çok olumsuz gelişmenin etkisiyle, enflasyon oranının yüzde 64,8 seviyesinde gerçekleştiğini anımsattı.

- "2026'da enflasyonun 9,7'ye düşmesini öngörüyoruz"

Uygulamaya konulan sıkı para ve maliye politikalarıyla 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41,5'e gerileyerek, enflasyonla mücadelede önemli mesafe katedilmesinin beklendiğini vurgulayan Yılmaz, "2025 yılında hedefimizi yüzde 17,5'e revize ediyoruz. 2026'da tek haneli enflasyon hedefimizi koruyoruz, 9,7'ye düşmesini öngörüyoruz. 2027'ye geldiğimizde ise yüzde 7'ler civarına düşen bir enflasyon oranı öngörüyoruz. Bu projeksiyonlar, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme ortamına geçiş yaparken, enflasyonla mücadelede de kararlı bir duruş sergileyeceğini göstermekte." dedi.

Yılmaz, dezenflasyon sürecinin başarılı şekilde yürütülmesinin, ülkenin ekonomik istikrarını koruma ve refah seviyesini yükseltme hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacağını vurguladı.

Cevdet Yılmaz, "Enflasyonun tek haneli seviyelere düşmesi, yalnızca fiyat istikrarını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda uzun vadede yatırım ortamını iyileştirerek, ekonomik büyümeyi destekleyecek. Önümüzdeki dönemde, bu hedeflere ulaşmak için para, maliye ve yapısal reform ayaklarından oluşan bütüncül stratejimizle ve tüm ekonomik aktörlerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

- "Yüzde 1,7'ye düşmesi beklenmekte"

2023 yılında cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 4 olarak gerçekleştiğini belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

"2024 yılının sonunda bu oranın yüzde 1,7 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Gelecek yıl bir miktar ekonomik toparlanmanın etkisiyle yüzde 2'lere çıkmasını, izleyen yıllarda 1,6 ve 1,3 gibi giderek düşen bir eğilim sergilemesini bekliyoruz. Kalkınmamızın her zaman önündeki en büyük dar boğazlardan biri cari işlemler açığı olmuştur. Bu projeksiyonlar, Türkiye'nin cari işlemler dengesinde iyileşme sağlamak için attığı adımların ve yapısal reformların bir sonucudur. Özellikle, yüksek katma değerli üretimi hedefleyen yeni sanayi politikası ile ihracatın artırılması, enerji gibi kritik sektörlerde ithalat bağımlılığının azaltılması ve dış ticaretin optimize edilmesi, cari açığın sürdürülebilir bir seviyeye çekilmesinde kritik rol oynamakta. Sonuç olarak, bu hedefler, Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirme ve dış ticaret dengesini sağlama yönündeki kararlılığını yansıtmakta."

Yılmaz, ekonominin sürdürülebilir büyüme patikasında ilerlemesi ve dış şoklara karşı dayanıklılığının artırılması için gereken tüm tedbirlerin alınmaya devam edileceğini söyledi.

Dış ticaret verilerine bakıldığında, 2024 sonunda ihracatın 264 milyar dolar olmasını beklediklerini, dönem sonunda ise 320 milyar dolara yakın seviyede ihracat beklediklerini kaydeden Yılmaz, "İthalatımızın yıl sonu itibarıyla 345 milyar dolardan OVP dönemi sonunda 417 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz." dedi.

Cevdet Yılmaz, turizm gelirlerinin sevindirici olduğunu kaydederek, yıl sonu itibarıyla 60 milyar dolara yakın turizm geliri beklediklerini, dönem sonunda ise bunun 74 milyar dolara yükselmesini hedeflediklerini ifade etti.

Yılmaz, "Cari işlemler dengesinin 2024 sonu itibarıyla 22 milyar dolar seviyesinde bir açık öngörüyoruz, dönem sonunda da aynı seviyelerde kalacağını öngörüyoruz. Milli gelirimiz arttığı için oran olarak çok ciddi düşüş bekliyoruz." dedi.

- "Bütçe açığının, 2025 yılında yüzde 3,1 olarak gerçekleşmesi hedeflenmekte"

Deprem kaynaklı harcamaların sürmesine rağmen, mali disiplinin güçlendirilmesine yönelik adımlar sayesinde bütçe dengelerinde hızlı toparlanma görüldüğünü kaydeden Yılmaz, 2024 yılında bütçe açığının bu yıl bütçede öngörülen yüzde 6,4'lük hedefin oldukça altında, milli gelire oranla yüzde 4,9 düzeyinde gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.

Manisa'da kestiği ağacın altında kalan kişi öldü Manisa'da kestiği ağacın altında kalan kişi öldü

Bütçe açığının, 2025 yılında yüzde 3,1 olarak gerçekleşmesinin hedeflendiğini, milli gelire oranının, OVP döneminde kademeli olarak azalarak, 2027 yılında yüzde 2,5 düzeyine gerilemesinin öngörüldüğünü aktaran Yılmaz, şunları dile getirdi:

"Harcamalarımıza baktığımızda bir miktar artış var ama milli gelire oranla harcamalarımızda ciddi bir düşüş söz konusu. Geçen yıl programımızı yaparken, Merkezi Yönetim bütçe giderlerinin milli gelire oranını yüzde 26,9 olarak tahmin etmiştik. Geldiğimiz noktada bunu 25,4 olarak revize ediyoruz. Bu da çok önemli, aslında hem tasarruf hem de verimlilik tedbirleri ile harcamaların ciddi anlamda kontrol edildiğini göstermektedir. Milli gelire oran olarak 6,4 yerine 4,9 açıkla bu yılı kapatacağımızı düşünüyoruz, gelecek yıl ise yüzde 3,1 gibi çok daha iyi bir noktaya ulaşacağımızı düşünüyoruz. 2 puana yakın düşüş, enflasyonla mücadeleye, dezenflasyon politikasına mali açıdan çok güçlü destek vereceğimizin en açık ifadesidir."

- "Yüzde 2,5 oranına gerilemesi hedeflenmekte"

Yılmaz, AK Parti hükümetlerinin "en büyük başarılarından birinin" mali disiplini tesis etmesi olduğunu belirterek, mali disiplini, ekonomide istikrarı ve güveni artıran bir çıpa olarak korumaya ve güçlendirmeye devam ettiklerini kaydetti.

2003-2023 yılları arasında bütçe açığının milli gelire oranının ortalamasının yüzde 2,6 olarak gerçekleştiğini aktaran Yılmaz, "Geçmiş dönemlerde konjonktürel nedenlerle bütçe açığının hızlı yükselebildiği dönemler yaşanmış olmakla birlikte, hükümetlerimiz mali disiplinin tesis edilmesi ve korunması yolunda her zaman büyük bir irade ortaya koymuşlardır. Program dönemi sonunda bütçe açığının milli gelire oranının uzun dönem ortalamasının altına, yüzde 2,5 oranına gerilemesini hedefliyoruz." değerlendirmesini yaptı.

AB tanımlı kamu borç stokunun milli gelire oranının yüzde 29,3 seviyesine gerilediğini kaydeden Yılmaz, 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,2 puan azalışın söz konusu olduğunu söyledi.

Yılmaz, "2024'te bunun daha da hızlandığını görüyoruz, 4 puana yakın bir azalış ile kamu borç stokunun milli gelire oranının 25,6 puana gerilemesini bekliyoruz. Hane halkı borçluluğu ve reel sektör borçluluğunda da ülkemizin uluslararası ortalamaların oldukça altında olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.

Büyüme başlığı altında, çeşitli sektörlerde dönüşüm ve yenilikçiliğin öncelikli alanları arasında yer aldığını belirten Yılmaz, sanayide sektörel dönüşüm sağlanarak, yüksek katma değerli üretim yapısına geçişin hedeflendiğini aktardı. Bu dönüşümün, sanayinin rekabet gücünü artıracağını, dış pazarlara erişimini kolaylaştıracağını vurgulayan Yılmaz, AR-GE ve yenilik ekosisteminin güçlendirilmesinin de büyüme yaklaşımının önemli bir parçası olduğunu dile getirdi.

- "Uyum sağlaması hedeflenmekte"

AR-GE yatırımlarının artırılması, yenilikçi projelerin desteklenmesi ve teknoloji odaklı bir ekosistemin kurulmasının, ekonominin yenilikçilik kapasitesini artıracağını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Ayrıca, yeşil dönüşümün hızlandırılması, çevre dostu üretim yöntemlerinin benimsenmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması açısından kritik öneme sahip. Dijital dönüşüme geçişin desteklenmesi, dijital altyapının geliştirilmesi ve dijital becerilerin artırılması ile ekonomimizin dijital çağın gereksinimlerine uyum sağlaması hedeflenmekte. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi ile eğitim ve yetenek gelişimi yatırımları yapılarak işgücümüzün niteliklerinin artırılması planlanmakta. Ayrıca, kamu altyapı yatırımlarının etkinleştirilmesi ve tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması, büyümeyi destekleyen diğer önemli faktörler. Bu kapsamda OSB ve Küçük Sanayi Siteleri (KSS) gibi planlı sanayi alanlarının artırılması, sanayi üretim bölgelerinin iltisak hatları aracılığıyla limanlara ve ana ticaret yollarına bağlanmasını öncelikli görüyoruz. Sulama yatırımlarını önceliklendiriyoruz."

Yılmaz, istihdam tarafında ise yeni nesil çalışma biçimleri ve sektörel dönüşümlerin öne çıktığını söyledi.

Yeni nesil çalışma biçimleri ve sektörel dönüşümlerin, işgücü piyasasının değişen koşullara uyum sağlamasının, daha esnek ve verimli yapıya kavuşmasının hedeflendiğini aktaran Yılmaz, işgücüne katılımda güçlük yaşayan kesimlerin istihdamının artırılmasıyla, kapsayıcı büyümenin sağlanmasının amaçlandığını vurguladı.

Cevdet Yılmaz, "Beşeri sermaye ve beceri uyumu, iş gücümüzün piyasa ihtiyaçlarına uygun becerilerle donatılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi kritik bir adım. Son olarak, iradi işsizliğin azaltılması, işsizlik oranlarını düşürmek ve istihdamı artırmak için iş gücü piyasasında daha aktif politikalar izlememizi gerektirmektedir. Çalışma Bakanlığımız bu konularda yoğun bir gayret içinde. Hangi meslekler devam edecek, hangileri sona erecek, hangi yeni meslekler ortaya çıkacak bunları dikkate alan, gelecekteki gelişmeleri de dikkate alan bir anlayışla işgücü planlamamızı dikkatle ele alıyoruz." diye konuştu.

Yılmaz, "Bu makroekonomik göstergeler ve uygulama araçları, OVP 2025-2027 dönemi boyunca ekonomimizin büyüme ve istihdam hedeflerine ulaşmasını sağlayacak ve sürdürülebilir kalkınma yolunda önemli rol oynayacak." dedi.

Finansal istikrar alanında atılması planlanan adımlara bakıldığında, finansal piyasaların sağlam ve istikrarlı şekilde işlemeye devam etmesi için finansal düzenlemelerin sadeleştirilmesinin önem arz ettiğini kaydeden Yılmaz, bu adımın finansal sistemin şeffaflığını ve güvenilirliğini artırarak piyasa katılımcılarının risklerini daha iyi yönetmesine olanak sağlayacağını belirtti.

- "Hane halkının satın alma gücünü korumayı hedeflemekte"

Yılmaz, seçici kredi uygulamasının, kredi büyümesini kontrol altında tutarak, finansal riskleri azaltmayı hedeflerken, sermaye piyasalarının geliştirilmesini, daha derin ve likit bir finansal yapı oluşturulmasını amaçladığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Ayrıca, katılım finansının geliştirilmesi ve finansal teknolojilerin geliştirilmesi gibi adımlar da finansal sistemin daha kapsayıcı ve yenilikçi olmasını destekleyecek. Bu çerçevede, tasarrufların artırılması da ekonomik istikrar için kritik bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Yurtiçi tasarruf oranlarını artırarak ekonomik büyümemizi daha sağlam ve sağlıklı kaynaklarla sürdürmeyi hedefliyoruz. Diğer yandan, fiyat istikrarı için uygulanacak stratejilere geçersek, dezenflasyon sürecine uygun politika bileşimi önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Enflasyonun kontrol altına alınması ve tek haneli seviyelere çekilmesi için uygun para ve maliye politikalarının bir arada ve uyum içinde uygulanması gerekmekte.

Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar politikası, fiyat artışlarını kontrol altında tutarak hane halkının satın alma gücünü korumayı hedefleyecektir. Ayrıca, arz yönlü politikalar ile üretim kapasitelerinin artırılması ve piyasaya sunulan mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi planlanmakta. Bu, talep baskılarını hafifleterek enflasyonist baskıları azaltmada önemli bir rol oynayacaktır. OVP 2025-2027 dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşım benimsenmiştir. Her bir strateji ve uygulama aracı, ekonomimizin sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemesini sağlamak için dikkatle tasarlanmıştır."

Yılmaz, ödemeler dengesi başlığı altında atılacak adımlara da değinerek, ekonominin dış ticaret dengesini iyileştirmek için ürün ve pazar çeşitlendirmesi stratejisinin büyük önem taşıdığını aktardı.

Etkin ticaret diplomasisinin, uluslararası ticaret ilişkilerinin güçlendirilmesi ve yeni pazar fırsatlarının değerlendirilmesi için kritik unsur olduğunu belirten Yılmaz, "Ayrıca, ticaretin kolaylaştırılması ve ihracatın finansmanı, ihracat süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi ve ihracatçılarımıza finansal destek sağlanması yoluyla dış ticaret hacminin artırılmasına katkıda bulunacak. İthalat bağımlılığının azaltılması, özellikle stratejik sektörlerde yerli üretimi teşvik ederek cari açığın azaltılmasını hedeflemekte. Bunun yanında, hizmet ihracatının geliştirilmesi ve ihracatta yeşil ve dijital dönüşümün desteklenmesi, hizmet sektöründe rekabet gücümüzü artıracak ve sürdürülebilir ihracat stratejilerinin benimsenmesini sağlayacak." diye konuştu.

- "Küresel rekabet koşullarına uyum sağlaması açısından önemli"

İş ve yatırım ortamı konusuna hedeflerinin, Türkiye'yi yerli ve yabancı yatırımcılar için daha cazip bir hale getirmek olduğunu belirten Yılmaz, iş ve yatırım süreçlerinin iyileştirilmesinin, bürokratik engellerin azaltılması ve yatırım süreçlerinin hızlandırılması ile mümkün olduğuna dikkati çekti.

Yılmaz, "Ayrıca, düzenleyici çerçevenin iyileştirilmesi, iyi işleyen, hızlı işleyen bir adalet sistemiyle iş dünyasının daha öngörülebilir ve istikrarlı bir ortamda faaliyet göstermesini sağlayarak yatırımları teşvik edecektir. Rekabetçi yeni yatırımların tesisi ve yeşil, dijital ve tedarik zinciri odaklı yatırımların artırılması, ekonomimizin geleceğin trendlerine ve küresel rekabet koşullarına uyum sağlaması açısından önemli. Bu tür yatırımlar, hem çevresel sürdürülebilirliği hem de ekonomik büyümeyi destekleyecektir." şeklinde konuştu.

Cevdet Yılmaz, kamu maliyesi alanında sürdürülebilir ekonomik büyüme ve mali disiplin hedeflerine ulaşmak için uygulayacakları politika araçlarından da bahsederek, kamu maliyesi başlığı altında, devletin mali yapısını güçlendirmek ve kamu harcamalarının etkinliğini artırmak için bir dizi reform öngörüldüğünü söyledi.

İlk olarak, harcamalarda etkinlik sağlanmasının öncelikleri olduğunu vurgulayan Yılmaz, bunun, kamu kaynaklarının daha verimli kullanılması ve gereksiz harcamaların minimize edilmesi anlamına geldiğini kaydetti.

- "Sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamayı amaçlamakta"

Etkin harcama politikasının, bütçe açığını kontrol altında tutarak mali disiplini sağlamak için kritik bir rol oynayacağını aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:

"Doğal afetler ve beklenmedik krizlere karşı daha hazırlıklı ve dayanıklı bir mali yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Bu, ülkemizin afet sonrası yeniden yapılanma sürecinde hızlı ve etkili bir yanıt verebilmesini sağlayacak. Vergilemede adalet ve etkinlik ise vergi politikalarının daha adil ve etkili şekilde uygulanmasını amaçlamakta. Bu çerçevede, vergi tabanının genişletilmesi ve kayıt dışılıkla mücadele edilmesi, kamu gelirlerinin artırılmasına ve mali sürdürülebilirliğin sağlanmasına katkıda bulunacak. Kayıt dışılıkla mücadele ve denetimlerde etkinlik de bu hedefe ulaşmak için hayati bir adımdır. Ekonomideki kayıt dışı faaliyetlerin minimize edilmesi ve denetimlerin daha etkin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Kamu İktisadi Teşebbüsleri yönetim reformu, kamu teşebbüslerinin daha verimli ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulmasını hedeflerken, sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliği ise uzun vadede sosyal güvenlik harcamalarının bütçe üzerindeki yükünü azaltmayı ve sistemin kendi içinde sağlıklı şekilde işlemesini amaçlamakta. Bu kapsamlı reform ve politikalar, Orta Vadeli Program 2025-2027 dönemi boyunca kamu maliyesi alanında disiplinli, etkin ve sürdürülebilir bir yapı oluşturmayı hedeflemekte. Mali disiplinin sağlanması, ekonomik istikrarın korunması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi için atılacak bu adımlar, ülkemizin kalkınma hedeflerine ulaşmasında büyük önem taşıyor."

Yeni OVP döneminde uygulanacak politikalar ve reformlarla, ekonominin sürdürülebilir kalkınma yolunda güçlü ve dirençli bir yapıya kavuşmasını hedeflediklerini söyleyen Yılmaz, belirlenen hedefler doğrultusunda atılacak adımların, Türkiye'nin ekonomik istikrarını ve toplumsal refahını artıracağını, daha adil ve kapsayıcı bir büyüme modeli oluşturacağını ifade etti.

OVP 2025-2027'nin Türkiye'ye hayırlı olmasını dileyen Yılmaz, "Yeni program dönemiyle birlikte, ekonomik kalkınma ve sosyal refah hedeflerimize ulaşmak için tüm paydaşlarla birlikte kararlı adımlar atacağımıza ve bu süreçte önemli başarılar elde edeceğimize yürekten inanıyorum. Hep birlikte, sayın Cumhurbaşkanı'mızın güçlü liderliğinde ekip ruhuyla ve koordinasyon içinde daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz." dedi.

(Bitti)

Kaynak: aa