Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz. İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz." dedi.
Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen TRT World Forum 2024'ün açılışında yaptığı konuşmada, Necip Fazıl Kısakürek'in Destan şiirine atıfta bulundu.
"Üstat Necip Fazıl'dan ilhamla kollarımızı açıp şöyle sesleniyoruz." diyen Erdoğan, şiirden "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak/ Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak / Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden / Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden." dizelerini okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Holokost utancı sebebiyle yol verilen bu insanlık faciasının sonu çıkmaz sokaktır, felakettir, daha büyük bir dramdır. Türkiye ne yapıyorsa barış için, adalet için, tüm bölgenin güvenliği için yapmaktadır. Ne söylüyorsak tıpkı ecdadımızın dört asırlık idaresinde olduğu gibi tüm inanç mensuplarının yan yana, huzur içinde yaşayabilmesi için söylüyoruz." ifadelerini kullandı.
Hiçbir ülkeye ve millete kategorik olarak düşmanlıklarının olmadığını belirten Erdoğan, sırf farklı bir inançtan, kültürden veya kökenden diye kimseye öfke duymadıklarını, kimseden nefret etmediklerini ve husumet beslemediklerini söyledi.
Erdoğan, tarih boyunca ister Musevi ister Hristiyan olsun zulme maruz kalan herkese kapısını sonuna kadar açmış bir millet olduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"İspanya'dan kovulan 500 bini aşkın Musevi'ye kapısını açan bu millettir. Biz kapımızı açtık, o gün bugündür onlar misafirimiz olarak bizimle beraber yaşadılar, yaşıyorlar. Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimliği sorulur ne zalimin inancına bakılır. Çok açık ve net söylüyorum. Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz. İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz. Sahada kış şartları daha fazla bastırmadan, daha fazla masum kanı dökülmeden, daha fazla annenin, babanın yüreğine evlat acısı düşmeden, daha fazla çocuk yetim, öksüz kalmadan, uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden, velhasıl kurumları ve değerleriyle insanlık daha fazla irtifa kaybetmeden Gazze'de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir. Türkiye ilk günden beri bunu savunmuştur. Bugün de aynı yerdedir. Gazze'deki soykırımın durması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için değil elimizi, tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü münasebetiyle baskıya, işgale ve zulme direnen Filistinlilerin yanında olduğunu, haklı davalarına yönelik desteğinin çok daha güçlü biçimde devam edeceğini vurguladı.
- "TRT, saldırıların başladığı ilk günden itibaren Gazze'den dünyaya iletişim koridoru açmıştır"
Güdümlü medya kuruluşlarının ikiyüzlü tavırlarına tanık oldukları bu bir yılı aşkın süreçte TRT'nin gerek ulusal, gerekse uluslararası haber mecralarındaki yayınlarının kahir ekseriyetini Gazze'ye ayırdığını anlatan Erdoğan, "TRT, saldırıların başladığı ilk günden itibaren Gazze'den dünyaya bir iletişim koridoru açmıştır. TRT, bu önemli koridoru her türlü riski göze alarak bugün de açık tutmaya devam ediyor. Büyük bir cesaret örneği olan Kutsal İşgal belgeseliyle TRT'miz, Filistin topraklarının nasıl ve hangi motivasyonla gasbedildiğini de anlatmıştır. Fedakarlıkları, cesaretleri ve canları pahasına sürdürdükleri görev aşklarıyla basınımızın yüz akı olan TRT mensuplarını tebrik ediyor, Allah yar ve yardımcıları olsun diyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene kuruluşunun 60. yılını kutlayan TRT'nin, geniş bir yelpazede ve farklı mecralarda yürüttüğü çalışmaları yakından takip ettiklerine değinerek, TRT'nin bugün 17 televizyon, 17 radyo kanalı, onlarca dijital uygulaması ve diğer çalışmalarıyla kendi alanında Türkiye'yi layıkıyla temsil ettiğini söyledi.
Kanalın, TRT World ve TRT Arabi'nin yanı sıra 41 dil ve lehçedeki internet ve radyo haberciliğiyle dünya nüfusunun yarısından fazlasına ana dilinde hitap ettiğine dikkati çeken Erdoğan, bugün bir araya gelmelerine vesile olan TRT World Forum gibi etkinliklerle de insanlık adına küresel meselelere hakkaniyet temelinde ortak tartışma zeminleri oluşturduğunu belirtti.
Erdoğan, Türkiye'de üretilen dizilerin dünya genelinde neredeyse bir milyar insana ulaştığı bu dönemde TRT'nin dizi sektörünün de öncülüğünü üstlendiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TRT yapımı dizilerin bugün 110'dan fazla ülkede 50'yi aşkın dilde yayınlanmasından büyük bir gurur duyduğumuzu ifade etmek isterim. Son haftalarda şu acı gerçeğe ülkemiz içinde şahit oluyoruz. Tamamen izlenme kaygısıyla çekilen diziler, filmler ve programlar ne kültürümüze ne toplumsal barışımıza ne de değerlerimizin yaşatılmasına hiçbir fayda sağlamıyor. Hatta sırf daha fazla reyting alabilmek için başta kadına ve çocuğa yönelik şiddet olmak üzere şiddetin meşrulaştırıldığını, alkol ve uyuşturucunun özendirildiğini, sapkın ve sapık ilişkilerin normalleştirildiğini görüyoruz. Bu yayınların daha tehlikeli tarafı, farklı toplum kesimlerimiz arasındaki müşterek paydayı zayıflatmayı amaçlayan provokatif yayın politikasıdır. Halkımızın mütedeyyin kesimleri bağnaz, cahil, kaba, çirkin gösterilirken, daha seküler hayat tarzına sahip olan vatandaşlarımız ise ahlaki zafiyet içindeymiş gibi lanse edilmektedir. İstisnai örnekler üzerinden tüm aile yapımız hedefe konulmakta, toplumun temel direği olan aile adeta kötülüklerin kaynağı olarak yansıtılmaktadır. Bildiğiniz gibi biz zaten Türkiye'nin iktidar partisi olarak LGBT denilen aile düşmanı yapıya karşıyız."
(Sürecek)