Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'deki istikrarsızlıktan faydalanan terör örgütünün, bazı Batılı ülkelerin himayelerine girmek için gösterdikleri gayret boşunadır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'daki temaslarının ardından dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG ile mücadele ne durumda? Bununla birlikte Amerika'nın bölgeden çekilmesine yönelik tartışmalar uzunca bir süredir devam ediyor. Eğer böyle bir şey olursa PKK Suriye'de himayesiz kalır ve tasfiye edilir, böyle bir değerlendirmeniz var mı?" sorusuna karşılık, "Terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD/YPG özellikle terk edilmeye, yalnız bırakılmaya mahkumdur. Amerika bu terör örgütünü bir süre kucağında taşır, ama o süre dolunca da bunları kendi başına bırakmak zorunda. Suriye'deki istikrarsızlıktan faydalanan terör örgütünün, bazı Batılı ülkelerin himayelerine girmek için gösterdikleri gayret boşunadır. Bu ilanihaye devam etmez." değerlendirmesinde bulundu.

Amerika'nın bölgeden çekileceği yönündeki tartışmaların uzun zamandır sürdüğünü dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Çekilmenin taktiksel olacağı, stratejik bir çekilme olmayacağı da tartışmaların uzamasıyla zaten ortaya çıktı. Amerika'nın bölgedeki terör örgütlerini kendi çıkarları ve İsrail'in güvenliği için kullandığı artık bilinen bir gerçek. Amerika bölgede İsrail'e her türlü araç, gereç, mühimmat tüm destekleri veriyor mu, veriyor. Para veriyor mu, veriyor. Bizim gözümüz de, kulağımız da topraklarımızın yanı başında yaşanan bütün gelişmelere açıktır ve bunlardan da taviz veremeyiz. Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız. Suriye'den veya farklı yerlerden bize herhangi bir sızma hareketi olabileceğini her an düşünmek durumundayız. Onun için de bütün güvenliğimizi ona göre almak durumundayız. Biz bölgedeki tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kendi milli çıkarlarımız, sınırlarımızın güvenliği için sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz."

- "BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin BRICS'e üyelik başvurusu kamuoyunda duyulduktan sonra başlayan bir yön değişimi tartışması, soru işareti vardı. Siz de önceki açıklamalarınızda 'BRICS'e katılma isteği NATO'ya alternatif değil' vurgusu yapmıştınız. Kazan Zirvesi sonrası Türkiye'nin durduğu yeri nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye Kazan Zirvesi'nden ne tür sonuçlarla ayrılıyor?" sorusu üzerine, BRICS'in yükselen ekonomilerin bir arada bulunduğu büyük bir platform olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin bu gerçeği görmek durumunda olduğunu ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. BRICS üyesi ülkelerle ikili olarak zaten uzun yıllara dayalı ilişkilerimiz, birlikteliğimiz söz konusu. BRICS de diğer platformlar ve uluslararası oluşumlar da bizi ekonomik açıdan güçlendiren unsurlardır. Bunları da biz görmezden gelemeyiz." dedi.

Türkiye'nin hem doğu, hem de batı ülkesi olduğunu sürekli anlattıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin BRICS ile işbirliğini ilerletmesi, ekonomik ortaklıklarımızın sayısını artırmayı karşılıklı saygı çerçevesinde bu dayanışmayı sürdürmemiz, 'kazan-kazan' esasına göre hem BRICS ülkelerinin hem de ülkemizin çıkarınadır. Nitekim başta dönem başkanı olarak Sayın Putin olmak üzere yaptığımız ikili görüşmeler, bunları çok açık net ortaya koyuyor. Bu anlayıştan birilerinin bize yapmış olduğu telkinlerle vazgeçemeyiz. Kendi kararımızı kendimiz vermek suretiyle yolumuza devam edeceğiz."

- "Milli paralarla ticaret özgür ticarettir"

"BRICS Zirvesi'nde 'alternatif finans sistemi' dillendirildi. Sizin bu konudaki görüşlerinizi biliyoruz. ABD Başkan adaylarından Donald Trump geçtiğimiz günlerde 'Doları rezerv para birimi olmaktan çıkaran ülkelerin mallarına yüzde 100 vergi getirilebileceği' tehdidinde bulundu. Bu durumda mevcut finans sistemine alternatif bir finans sistemi hayata geçirilebilir mi?" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, amaçlarının mevcutları birbiriyle yarıştırmak olmadığını söyledi.

"Bizim yerli ve milli paralarımızla yolumuza devam etmemiz lazım." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sayın Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin başında bulundu. Bu tür bir görüşü olabilir. O zaman da biz kendileriyle finans sektörüyle ilgili tüm konuları görüştük. Bunları kendileriyle paylaştık. O zaman ne için buna müdahale etmediler? Yerli ve milli paralarla hangi ülke ile bu adımı atabiliyorsak atarız. Burada amacımız 'kazan-kazan' esasına dayalı olarak finansal sektörü ayağa kaldırmaktır. Bu konuda Amerika olsun, Batı ülkeleri olsun herkes adımını buna göre atacak olursa biz de kazanırız, onlar da kazanır, Amerika da kazanır. Biz yıllardır milli paralarla ticaret politikasını savunuyoruz. Bu, ikili ticaretin döviz baskısından kurtarılmasını sağlar. Ülkelerin ticari faaliyetlerine başka ülkelerin müdahil olmasının önüne geçer. Milli paralarla ticaret aynı zamanda özgür ticarettir. Aynı şekilde ödeme sistemlerinde çeşitliliğin olmaması da finans piyasalarının şoklara karşı kırılganlığını artırıyor. Dolayısıyla alternatif bir finans ve ödeme sistemi hem uluslararası ticareti kolaylaştırır hem de çeşitlendirir."

- "Batılı ülkeler kendini İsrail'e karşı borçlu hissediyor"

Erdoğan, "İtalya, İspanya gibi bazı ülkeleri dışarıda tutarsak Batı'nın İsrail'in Gazze'deki uyguladığı soykırıma ve Lübnan'da yaptığı katliama sessiz kaldığını görüyoruz. Sizin BRICS Zirvesi'nde yaptığınız ikili görüşmelerde diğer ülkelerin yaklaşımı nasıldı? Bu konuda ne düşünüyorlar ve Batı'dan hangi noktada ayrışıyorlar?" sorusu üzerine, Filistin'e destek veren ülkelerin bu destekte kararlı olduklarını, bu konuda taviz vermediklerini vurguladı.

"Biz bundan sonraki süreçte de gerek İspanya gerek İrlanda gerekse Norveç ve Slovenya gibi ülkelerle bu dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız." diyen Erdoğan, birlikte adım atarlarsa güç kazanacaklarını vurguladı.

Batılı ülkelerin kendini İsrail'e karşı borçlu hissettiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mesela Almanya Nazi döneminde yaşananlar nedeniyle kendilerini İsrail'e karşı sorumlu görüyor. Bazı Batılı ülkelerin de tutumu aynı şekilde. O dönemde Avrupa Yahudilerine karşı Nazi yönetiminin yaptıklarına sessiz kaldıkları için bir borç ödeme yöntemi olarak İsrail'in soykırımına sessiz ve tepkisiz kalıyorlar. Yani Batı, bir anlamda borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Fakat şimdi de Filistinlilere karşı borçlanıyorlar, bu dönemin Nazileri haline gelen İsrail'e kol kanat gererek torunlarına utanç verici bir geçmiş bırakıyorlar. BRICS üyelerinin de Filistin'in haklı davasına ve İsrail’in hedefindeki Lübnan'a daha fazla destek vermelerini, İsrail saldırganlığına yüksek sesle 'dur' demelerini bekliyoruz."

OMÜ'den emekli 42 öğretim görevlisi "Öğretmenler Günü" için buluştu OMÜ'den emekli 42 öğretim görevlisi "Öğretmenler Günü" için buluştu

(Sürecek)

Kaynak: aa