Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karadeniz gazına ilişkin "Şu ana kadar Sakarya sahasında 540 milyar, diğer yaptığımız tespitlerde henüz bunu aşan yok. Son olarak 110 milyar metreküplük var, bu rezervler tespit edildikçe belki daha fazlasını da yakalayacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, A Haber, ATV, A Para ve A News'in "Gündem Özel" ortak canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in teklifiyle dünyaya gaz satabilecek bir ülke konumuna geliyor. Gaz merkezi ne zaman kurulabilir? Nasıl bir sistemden bahsediyoruz?" sorusuna Erdoğan, "Gaz merkezi ile alakalı olarak Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız kapsamlı biçimde bir çalışmayı muhataplarıyla yapıyorlar. Büyük ihtimalle, Türkiye bu işin bir hub'u oluyor." yanıtını verdi.
En yakın merkez olarak da şu an itibarıyla Trakya bölgesinin görüldüğünü belirten Erdoğan, buradan çıkışla Avrupa'ya dağıtımın mümkün olacağını ifade etti.
Bunların ilk tespitler olduğunu, çalışmaların devam ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Zaten biz, uzun zamandır enerji merkezi olma yolunda adım atıyoruz. Bunun için kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi gerekiyordu. Merkez olmak için de tek kaynak yeterli olmaz, belli bölgelere bunu dağıtmak durumundayız. Bizim mesela Azeri gazıyla alakalı da Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve gaz hatları da var. Son Azerbaycan'a gidişimde bunları da İlham Bey ile etraflıca görüştük. Biz, oralardan da alacağız. Bunu TANAP ile alıp güçlendireceğiz. Ayrıca depolama tesislerimizi kuracağız. Ve sıvılaştırılmış gaz terminalleri... Bu FSRU dediğimiz gemilerle taşıma, bunu ayrıca yapacağız. Karadeniz'deki gaz keşfi bize ayrı bir güç katacak. Bu arada, biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin ne sismik araştırma gemisi vardı ne sondaj gemisi vardı. Berat Beyin Enerji Bakanlığı döneminde, o zaman ilk sismik ve sondaj gemilerinin alımı yapıldı. Bunları da biz alırken kar ettik. Şu anda bu gemilerin fiyatları vesaireleri çok farklı bir noktada."
- "40 milyon metreküplük gazı sisteme vereceğiz"
Arka arkaya 3'üncü, 4'üncü sondaj gemilerinin alındığını, bunların modern teknolojiye sahip olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hem Karadeniz'de hem Akdeniz'de bunları yapacağımız gibi, icabında bizim farklı ülkelerde doğal gaz kaynaklarının yoğun olduğu yerlere de bu gemilerimizle gidip, oralarda sondaj çalışmasını yapıp, oralardan da doğal gazı çıkartarak, gerek o ülkede veya üçüncü ülkelere bunları satma şansımız var. Bu konuyla ilgili teklifler geliyor şimdi değişik ülkelerden. Birinci sırada mesela Libya, 'bu konuda bu tür çalışmaların içiresine girebiliriz' diyor. Böyle bir durum söz konusu. Ama şimdi hep birlikte 'Tuna 1' kuyusu dediğimiz buradaki çalışmalar önem arz ediyor. Dolayısıyla Karadeniz'de Sakarya adını verdiğimiz o doğal gaz şeyi önem arz ediyor. Bütün bunlarla beraber Tuna 1 kuyusu, öbür taraftan TANAP, öbür taraftan yine Mavi Akım bunların hepsi geliyor ve bunlar bütünleşiyor belli bir noktada. Bütünleştikten sonra da Sakarya Gaz Sahası'nda 540 milyar metreküplük bir keşfimiz var. Gazı 2023'e yetiştirmek için şu anda ekiplerimiz yoğun bir çalışma içerisinde."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla kalmadıklarını, sahaları geliştirme faaliyetlerine de devam ettiklerini dile getirerek, sondaj gemileri Kanuni ve Yavuz'un eş zamanlı olarak sahada çalıştığını söyledi.
İlk etapta 10 kuyu açacaklarını, buradaki günlük üretimin 10 milyon metreküp olacağını aktaran Erdoğan, "Sahanın tam üretime geçmesiyle 40 kuyuyla, günlük 40 milyon metreküplük gazı sisteme vermiş olacağız." dedi.
Sakarya Gaz Sahasının, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz sahası olacağını belirten Erdoğan, Filyos'taki doğal gaz işleme tesisinin inşasının devam ettiğini kaydetti.
- "Müjdeli haberler bekliyoruz"
"BOTAŞ, gazı ulusal sisteme bağlamak için kara boru hattını da bu ay içerisinde tamamlayacak." diyen Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisinin, Sakarya sahasına yakın alanda, "aycuma 1" arama kuyusunda sondajına geçen hafta başladığını, oradan da müjdeli haberler beklediklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı Programında Karadeniz gazına ilişkin 'ciddi rezerv müjdemiz olacak' dediniz. Bu anlamda bir rakam verebiliyor muyuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Şu ana kadar Sakarya sahasında 540 milyar, diğer yaptığımız tespitlerde henüz bunu aşan yok. Son olarak 110 milyar metreküplük var, bu rezervler tespit edildikçe belki daha fazlasını da yakalayacağız. Ama sondaj gemilerimiz çalışıyor. Son aldığımız sondaj gemisi, 12 bin metreye kadar sondaj yapabiliyor, kabiliyete sahip. ok güçlü bir gemi ve yaşı itibarıyla da yaşlı değil. Bu da bizim için büyük bir avantaj. Onun için arkadaşlarımızın bu gayretleri, bu incelemeleri yapmaları bizi ciddi manada rahatlattı. Ama hesaplamalar kesinleşince sonuçlarını da yakın zamanda açıklayacağız."
"Yeni kaynakları duymamız uzak değil gibi. Açıklamanızdan öyle gözüküyor." denilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bölgeler, bu noktada bereketli gibi görünüyor." karşılığını verdi.
- "Bay Kemal, ezberlettiklerini konuşmaya başladı"
"Muhalefet devamlı Türkiye'yi yasa dışı işlerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Muhalefetin dış dünyayı adeta müdahaleye çağıran söylemlerini görüyoruz. En son yine 'TSK'nın kimyasal silah kullandığına' dair bir iftira Türk Tabipleri Birliği Başkanı tarafından dile getirildi. Ana muhalefet ve diğer muhalefetin bazıları da buna sahip çıktılar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'de geçirdiği sır 8 saat var. Yine 'kara para aklama' iftirasında bulundu. Bu konuda neler söylersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bay Kemal, Amerika'daki bu 8 saatlik ortadan kayboluşunun gizemini bu iftiralarıyla yavaş yavaş aydınlığa kavuşturuyor. Dikkat ederseniz şu anda Bay Kemal, kendisine ezberlettiklerini konuşmaya başladı. Siyasi hayatı yalan, şaibe, iftira ve çeşitli çarklarla dolu Bay Kemal, ülkesine ve 'ben Atatürk'ün partisiyim' diyerek kendini gizlemeye çalışıyor. Şurada bir hafta, 10 gün içerisinde öyle bir edepsizlik ki arka arkaya, bu CHP zihniyeti bir taraftan bizim Silahlı Kuvvetlerimize hakaret etti, bir taraftan 'kimyasal silah' dediler. İşte bu Tabipler Odasının başındaki kadını da kendilerine göre bir yerde yaktılar. Bununla da kalmadılar, bir de 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin maalesef uyuşturucu kaçakçılığıyla cari açığını kapattığı' iftirasını attılar. Bunlar bir hafta içinde oldu. Böyle densizlik olur mu? Bu nasıl bir siyasettir?
Biz, terörle mücadele ediyoruz, yaptığımız yatırımlar ortada, köprülerimiz, tünellerimiz, metrolarımız, havalimanlarımız bütün bular ortada, utanmadan, sıkılmadan 'cari açığı uyuşturucu ticaretiyle kapattığımızı' söylüyor. Bugün daha Ticaret Bakanım neyi açıkladı? 'Bugüne kadar gelmiş geçmiş büyüme hızında en büyük büyümeyi yakaladık' dedi. Varsa elinde bir delil, çıkarsın bunu konuşursun."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin, uyuşturucuyla mücadelede temayüz etmiş bir iktidar olduğunu belirterek, "Ama sen şu anda ne yapıyorsun? Uyuşturucu baronlarına zemin hazırlıyorsun, onlara yol açıyorsun. Ve zaten senin içinde kuru, sulu içenler var. Bunlar ortada. Ama kalkıp da AK Parti iktidarına bu yakıştırmayı yapamazsın." dedi.
- "Neyini savunuyorsun?"
AK Parti'nin terörle mücadelesinde özellikle Güneydoğu'da verdikleri mücadelenin hep uyuşturucu kaçakçılarıyla olduğunun altını çizen Erdoğan, PKK terör örgütünün uyuşturucudan nemalandığını, bunları etkisiz hale getirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"ıkmış eş başkan, şu anda tutuklanmış olan Tabipler Odasının Başkanı olan o kadını savunuyor. Neyini savunuyorsun? Bu kadın sadece Silahlı Kuvvetlerimize saygısızlık yaparak, yakıştırma yaparak... Sen bu yakıştırmayı nasıl benim Silahlı Kuvvetlerime yaparsın? Neymiş? 'Burada uyuşturucu, bilmem ne, falan yapılmış' gibi yakıştırmalarla, ondan sonra da 'üzerine gidilmemesi gerekirdi' gibi laflar... İşte Bay Kemal de savunuyor, öbür tarafta HDP savunuyor. Zaten başka savunanları da yok, bunlar savunuyor. Niye? ünkü bunlar birbirinin adeta ete kemiğe bürünmüşü. Ama bu şekilde kendilerini kurtaramazlar. Gerek Silahlı Kuvvetler olarak gerek bizler bunları yakın markajda takip ediyoruz. Yargıda da bunları kovalamaya devam edeceğiz."
(Sürecek)