CHP Genel Başkanı Özgür Özel, cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin, "Ben aday olursam, objektifliğimi kaybeder, kişisel hırslara kapılır, başka adayların önünü keser, Türkiye'ye geleceğini kaybettirebilirim. Kendimi bundan ilk günden menettim. Kendi hırsımın, ihtirasımın Türkiye'ye bir seçim kaybettirmesine izin vermeyeceğim." dedi.

Özel, Sözcü TV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Soru üzerine ,1 yılı tamamladığı CHP Genel Başkanlığı görevini değerlendiren Özel, partinin kurultayından önce, 6 firmanın son anketlerinde kararsızlar dağıtıldığında partinin yüzde 19 oyu olduğunu ama kurultaydan sonra oyların hızla artarak 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde birinci parti olduklarını anlattı.

Özel, hata yapmamak için çok titiz davrandıklarını ama buna rağmen doğru adayı belirleme ve Hatay'ın duygularını doğru okuma noktasında eksik kaldıklarını ifade ederek, "Hatay'ı, süreci yeterince doğru yönetemediğimiz için kaybettik. Mazereti yok, Hatay'ı kaybetmeyeceksin. O büyük üzüntüm." dedi.

İzmir'de sosyal medyada yayımlanan bir sokak röportajındaki ifadeleri nedeniyle hapis cezasına çarptırılan Dilruba Kayserilioğlu'nun fuarda yanına oturmasının yanlış olduğunu söyleyen Özel, "AK Parti'ye hakaret ettiği düşünülen ve sözlerini düzeltmeyen birisinin protokolde oturması yanlış oldu. O söylem düzelmeden o şey gerçekten yanlış oldu. Bizim sahadaki acemiliğimiz oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Özel, zamanın kendilerini haklı çıkardığını ve seçimden bu yana 6 anket firmasının veri ortalamasında CHP'nin birinci parti olduğu kaydederek, "Şu anda 2,5 puan fark var. AK Partiyle aramızda, seçim gecesinde olduğundan daha fazla fark var. Seçimden beri bir başarıyı hep korumuşuz, bir tek eylül ayında düşmüşüz. Eylül ayında kurultay yaptık." ifadelerini kullandı.

- "CHP'nin kendini çok doğru anlatması lazım"

Partiyi nasıl yönetecekleri hususunda mutabık olduklarını ve ülkeyi yönetme konusunda parti programını revize etmeye devam ettiklerini belirten Özel, şunları söyledi:

"Her alanda en anlaşılır, en net, en kararlı şekilde programımızı 6 aylık sürede hazırlıyoruz. Bir iktidar programına doğru gidiyoruz. Motivasyon, eğer halkın gerçek sorunlarını konuşmak olursa, bu partinin önünde kimse duramaz. Belli direnç notaları var. AK Parti'nin kararsızlar dağıtılınca yüzde 30'un altına inip inip çıktığı bir direnç noktası. Kararsızlar da öyle çok AK Parti'ye dönmeye niyetli değiller. Yoksullar, ev kadınları, işçiler, gençler, yeni seçmenler kararsız. Onların doğru karar verebilmesi için CHP'nin kendini çok doğru anlatması lazım. Benim, yöneticilerimin motivasyonu tam."

Özel, AK Parti'den kopan seçmenlerin, CHP'nin belediyelerde başarılı olup olmadığını sorguladığını belirterek, "Ölçtürüyoruz, ilk 6 ay sonuçları geldi. Yakında hem başkanlarımızla hem de yetkili kurullarımızla paylaşacağız. Sonuçlar beklediğimden iyi. Geçen hafta tamamlanan 6 büyükşehrimizin anketinde, seçildiğinden kötü olan hiç yok. 11 puan üzerine koyan var." dedi.

Normalleşme adımlarının devam edip etmeyeceğine ilişkin soru üzerine muhalefetin yumuşamadığını ve hiçbir mitingde sözlerini sakınmadıklarını söyleyen Özel, şunları kaydetti:

"Nerede yumuşamışız? Nerede yapmamız gerekenden bir adım eksik atmışız, bir santim eğilmişiz, bir kelime eksik söylemişiz? Yapmadığım, hakaret etmek. Bana sürekli Erdoğan ve Bahçeli hakaret edip, 'Yok demleniyorsun, yok bilmem nesin.' Dedim, 'Sizinle kavga etmeyeceğim, edeceksem de emekli, emekçi, esnaf, çiftçi için edeceğim' dedim. Normalleşme çizgimizi devam ettireceğiz."

Özgür Özel, ABD başkanlık seçimlerinde kesin olmayan sonuçlara göre Donald Trump'ın 47. ABD Başkanı seçilmesi üzerine soru üzerine, "Beklenenden yüksek bir farkla Donald Trump seçildi, başarılar diliyoruz. Türkiye-ABD ilişkilerine katkı sağlayacak bir dönem olmasını ümit etmek isteriz." ifadesini kullandı.

Trump'ın önceki başkanlık döneminde Türkiye ile ABD'nin çalkantılı ilişkiler yaşadığını belirten Özel, "Sayın Erdoğan'dan da Sayın Trump'tan da yapıcı, müttefiklik ilişkilerine uygun, Türkiye ile ABD'nin karşılıklı çıkarlarını gözeten ve Türkiye'nin yaşadığı ciddi mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir tutum bekleriz. Esas umudumuz, Ukrayna'da ve Filistin'de yaşananların son bulmasıdır. Trump'ın İsrail'e karşı net bir tutumunun katkı sağlayıcı olmasını umut ediyorum." ifadelerini kullandı.

Soru üzerine Özel, "Türkiye'de erken seçim bekliyoruz. Seneye kasım ayına erken seçim çağrısı yapmıştım.' dedi.

- "Esenyurt'ta yapılan bu"

Belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılarak yerlerine görevlendirme yapılması sorulan Özel, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey. CHP'nin çok partili rejime geçmesiyle birlikte, yarışla olurken ve hiçbir dönem kimse böyle bir şeye cüret etmemişken, bu iktidar, kazanamadığı belediyeleri kayyum eliyle ele almak, kendisine oy vermeyen Kürt seçmeni cezalandırmak ve bütün belediye meclis üyelerine de, normalde bir suçu olursa belediye başkanının, suçu kesinleştiğinde düşüyor zaten. O zaman da belediye meclisinden seçiliyor. Ama bir kanun hükmünde kararnameyle, eğer suçlama terörse yargılama beklenmeden, yani suçlandığı anda kayyum atıyor. Mahkemenin kararını beklemeden atıyor. Belediye meclisi içinden seçmek yerine onlara 'Sizin de hepiniz teröristsiniz' diyor. Esenyurt'ta yapılan bu."

Özel, DEM Parti'li Ahmet Türk'ün Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin değerlendirmesinde, "Hangi parti olduğuna bakmayız. 2011'de CHP'nin de bugünkü DEM'in de MHP'nin de milletvekilleri tutukluydu. Ayırmadan üçüne bir gidiyorduk, rapor yazıyorduk. Demokrasi karşıtı hukuksuz bir iş varsa, bunda parti ayrımı olmaz. Mardin'i ziyaret ettim ve 'Mardin'in şehri emininin kim olduğuna Tayyip Bey değil, Mardinliler karar verir.' Bu konudaki tavrımız son derece net. Bu işi kriminalize etmeye çalışanlar var. 'Yok efendim DEM'in otobüsüne çıktı', otobüs sivil bir otobüs. 'Yok efendim Tuncer Bakırhan'la beraber miting yaptı.' Tuncer Bakırhan, ben gitmeden önce aynı otobüs üzerinde konuşmuş, inmiş. Ben Ahmet Türk'le birlikte çıktım, yanımda Tuncer Bakırhan yok." ifadelerini kullandı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın "Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Sait ne yaptıysa, Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır" sözleri sorulan Özel, şu yanıtı verdi:

"Ben bu konuşma yapıldığında uçaktan iniyordum. DEM Parti'nin eş genel başkanları konuşmalarını yapmışlar, inmişler. Otobüs sivil bir otobüs. Otobüs DEM Parti'nin otobüsü değil. Orada üzerine çıkan, Ahmet Türk'le dayanışma için çıkıyor. Konuşmamı yaptım, ellerini tuttum. 'Mardin'in iradesinin arkasındayım' dedim. Bunda çekinecek hiçbir şey yok. Yarın MHP'li belediyeye atasınlar, ona da giderim. Burada parti ayırmadan demokrasi noktasından bu işi sahiplenmek durumundayız. Mesele, milli irade hırsızlığıdır, hazımsızlıktır."

Cumhur İttifakı partileri arasında bir çatlak olup olmadığı sorulan Özel, "Ben o işe mezun değilim, çatlak vardır, yoktur. Zaten artık ağzından baklayı çıkardı Sayın Bahçeli. Diyor ki, 'Abdullah Öcalan gelsin, bu kürsüden konuşsun ve örgüt silah bıraksın, kendi de umut hakkından yararlansın.' Bir kere o kısmında hukuki bir sorun var. Umut hakkından yararlanmadan çıkıp oraya gelemez, bir affa uğraması lazım. En olmayacak lafı, en başta söylemek, samimi ve sonuç alıcı bir süreç tarif etmekten çok uzak." diye konuştu.

Özel, parti olarak konuya yönelik şartlar sunduklarını anımsatarak, şunları söyledi:

BBP Genel Başkanı Destici, partisinin Karadeniz Çalıştayı'nın kapanış programında konuştu: BBP Genel Başkanı Destici, partisinin Karadeniz Çalıştayı'nın kapanış programında konuştu:

"Meclis'te olmalı, bütün partilerin katılımına açık olmalı, samimi olmalı, şeffaf olmalı ve toplumsal mutabakatla olmalı. 'Bizim kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakattır ve şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeyin içinde olmayız' dedik. Onları da ikna edecek bir çatışmasızlık, silah bırakma, annelerin gözünün yaşının dinmesi. Şehit ailelerinin rencide edilmemesi, onların rızasıyla. Deniyor ki, 'Kürt sorunu yoktur, Abdullah Öcalan gelsin, konuşsun, serbest kalsın ya da villasına çekilsin. O sırada da anayasa değiştirelim, Tayyip Erdoğan da bir daha seçilsin.' Ben böyle bir şeyde şehit ailelerinin gözünün içine bakamam."

Meclis odaklı bir çözüm olması gerektiğini vurgulayan Özel, "Ama bu işi olmayacak bir yerden ortaya atmak sorunlu. Bunu Erdoğan biliyor muydu? Erdoğan Devlet Bey'i övdü övdü ve bunun tarihi bir fırsat olduğunu söyledi. Demek ki destekliyor. Devlet Bey 'Sözlerimin arkasındayım' dedi. 'Abdullah Öcalan sürece bir garantör devlet talep ettiği için tıkandı ve kayyumlar ondan geliyor' diyorlar. En büyük garantör TBMM'dir, milletin ta kendisidir." ifadelerini kullandı.

- "Ekrem Bey'le kardeşimden ileri bir diyaloğum var"

Özel, milletvekili ve delegelerin CHP'de olağanüstü kurultay hazırlığı içinde olmasına yönelik iddialara ilişkin şöyle konuştu:

"Bunu tüzük kurultayı öncesinde de söylediler. Böyle bir sorun varmış gibi partiyi tartıştırıp, Erdoğan'ın teknesine su taşımaya çalışanlar var. Bunlar, saray güdümündeki trol ordularının komutanları. Bunlar sosyal medyada güya Kemal Bey'e destek veriyormuş gibi yapıyorlar. Kemal Bey bunlara tenezzül edecek bir kişi değildir. Ekrem Bey'le kardeşimden ileri bir diyaloğum var. Bir abim olsaydı, herhalde Ekrem Bey'le aramızdaki ilişkiden daha iyi bir ilişki olmazdı."

Soru üzerine, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı tartışması yapmasının partinin yararına olmayacağını vurgulayan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben aday olursam, objektifliğimi kaybeder, kişisel hırslara kapılır, başka adayların önünü keser, Türkiye'ye geleceğini kaybettirebilirim. Kendimi bundan ilk günden menettim. Kendi hırsımın, ihtirasımın Türkiye'ye bir seçim kaybettirmesine izin vermeyeceğim. Bunu, kızım İpek ve hepimizin evlatlarının geleceği için yapıyorum. Adayı tek başıma belirlemeyi doğru bulmam. En doğru mutabakatla aday belirlemek istiyoruz."

Özel, yeni asgari ücret rakamına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

"Asgari ücrete enflasyon oranında zam yapılması gerekirken, üzerine büyüme, refah payı verilmesi gerekirken, 21 bin lira gibi bir asgari ücret telaffuz ediyorlar. Bu olacak iş değil. Eğer biz, bu asgari ücretliye 35 bin lira vermezsek, bu işin kurtarır tarafı yok. Hep beraber en az 30 bin lira, hatta sloganı 'Talep 30 altında biz yokuz' olsun. Bunun altında bir asgari ücret olursa, Türkiye'de genel grev olsun. Her fırsatta bundan sonra asgari ücretin 30 bin lira olması gerektiğini söyleyeceğiz."

Kaynak: aa