Nilüfer Kabalı Bulut

Tarih: 24.10.2025 15:22

Kimse Senin Dalgalarla Nasıl Boğuştuğunu Bilmez

Facebook Twitter Linked-in

Çocuk yetiştirmek, denizin ortasında bir gemiyi yönetmek gibidir.

Bazen hava sakindir, su ayna gibi parlar. O anlarda her şey kolay görünür.

Ama bazen gökyüzü kararır, dalgalar kabarır, rüzgâr sert eser.

İşte asıl ebeveynlik o zaman başlar.

Hiç kimse dışarıdan o fırtınayı tam olarak göremez.

Kimse bilmez kaç gece uykusuz kaldığını, kaç defa “Acaba doğru mu

yapıyorum?” diye içinden geçirdiğini.

Kimse fark etmez, sabrının tükendiği anlarda bile sesini yükseltmemek için dişlerini sıktığını,

çocuğunun kalbi kırılmasın diye kendi kalbini susturduğunu. 

Toplum, çoğu zaman sadece sonuca bakar:

“Çocuğu başarılı mı?” “Kurallara uyuyor mu?” “Ne kadar saygılı?”

Ama kimse o davranışların arkasındaki sabrı, emeği, denemeleri ve yanılmaları görmez.

Çünkü kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğunu bilmez;

sadece gemiyi kıyıya yanaştırıp yanaştırmadığına bakar. 

Oysa çocuk eğitimi, bir sonuca ulaşma yarışı değil, uzun bir yolculuktur.

Her çocuk, kendi rotasına sahip bir gemidir.

Kimi erken yol alır, kimi rüzgârı bekler;

kimi sessizce ilerler, kimi coşkuyla dalgaları yarar.

Ebeveynin görevi, o geminin kaptanı olmak değil;

onu yönlendiren bir deniz feneri olabilmektir.

 

Bazen çocuk ağlar, bazen susar.

Bazen hata yapar, bazen kendini ifade edemez.

 

İşte o anlarda, sabırla dinlemek, yargılamadan anlamaya çalışmak

bir çocuğun dünyasında güvenin temelini oluşturur.

Çünkü çocuklar “kusursuz” ebeveynlere değil, şefkatli ebeveynlere ihtiyaç duyar.

 

Eğitim, sadece kurallar ve disiplin değildir.

Bir çocuğun gözlerine baktığında, onun kalbinde bir kıvılcım yakabiliyorsan,

bir hata yaptığında korkmadan yanına gelebiliyorsa,

sen o gemiyi zaten güvenli bir limana yanaştırmışsındır.

 

Belki kimse senin ne kadar yorulduğunu, kaç kez ağladığını, kaç kez yeniden başladığını bilmeyecek…

Ama çocuğun büyüdüğünde sana baktığında,

sadece bir anne ya da baba değil,

hayatı boyunca onun için yön gösteren bir deniz feneri görecek.

 

İşte o zaman anlayacaksın:

Asıl mesele gemiyi kıyıya yanaştırmak değil,

fırtınalarda bile sevgiyi kaybetmeden yol alabilmekmiş.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —