Tarih: 29.12.2025 10:48

Promosyonda "Adalet" Sınavı: Öğretmene 42 Bin, Diğerine 100 Bin TL!

Facebook Twitter Linked-in

Muş Malazgirt'te görev yapan öğretmenlere sunulan 42 bin 500 TL'lik banka promosyonu teklifi, Türkiye genelindeki eğitimciler arasında büyük bir öfke dalgasına yol açtı. Diğer kamu kurumlarının 100 bin TL barajını zorladığı bir dönemde, eğitim neferlerine sunulan bu rakam "mesleki itibarsızlaştırma" olarak nitelendiriliyor. Neden bazı kurumlar rekor tazminatlar alırken öğretmenler bankaların insafına bırakılıyor? Sendikaların "merkezi düzenleme" talebi karşılık bulacak mı? Sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkilerin ardından Milli Eğitim Bakanlığı'nın nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Promosyon pastasındaki büyük adaletsizliğin perde arkası ve öğretmenlerin talepleri özel haberimizde...

Öğretmenlere 42 Bin 500 TL Promosyon, Diğer Kurumlara 100 Bin TL: Tepkiler Çığ Gibi

Promosyon Uçurumu Eğitim Camiasını Ayağa Kaldırdı

Maaş promosyonları kamu çalışanları arasında yeniden hararetli bir tartışma başlattı. Muş'un Malazgirt ilçesinde görev yapan öğretmenlere bankalar tarafından sunulan 42 bin 500 TL'lik promosyon teklifi, eğitim camiasında büyük rahatsızlık yarattı. Aynı dönemde bazı kamu kurumlarının 100 bin TL'yi aşan promosyon anlaşmaları yapması, tepkilerin dozunu artırdı.

Öğretmenler, ortaya çıkan tabloyu "açık bir adaletsizlik" olarak değerlendirirken, sosyal medyada konu kısa sürede gündemin üst sıralarına taşındı.

"Aynı Devlet, Farklı Değer" Tepkisi

Sosyal medya paylaşımlarında öğretmenler, benzer maaş düzeyine ve personel sayısına sahip kamu kurumlarının çok daha yüksek promosyonlar aldığını hatırlatarak şu soruyu soruyor:

"Aynı kamu bütçesi, aynı bankalar… Peki neden öğretmenler en düşük teklife razı edilmek isteniyor?"

Özellikle üniversiteler, bakanlıklar ve bazı merkezi kamu idarelerinde imzalanan rekor promosyon anlaşmaları, öğretmenlere sunulan tekliflerin kabul edilebilirliğini daha da tartışmalı hale getirdi.

Sendikalardan Sert Eleştiri: "Bu Sorun Sistematik"

Eğitim sendikaları, Malazgirt örneğinin münferit olmadığını, Türkiye genelinde benzer mağduriyetlerin yaşandığını vurguluyor. Yapılan değerlendirmelerde şu başlıklar öne çıkıyor:

Promosyon görüşmeleri il ve ilçe bazında dağınık yürütülüyor

Süreçler yeterince şeffaf değil

Okul yöneticileri ve öğretmenler pazarlık gücünden yoksun bırakılıyor

Milli Eğitim Bakanlığı sürecin dışında kalıyor

Sendikalara göre, merkezi bir düzenleme yapılmadığı sürece bankaların sunduğu düşük teklifler öğretmenlerin kaderi olmaya devam edecek.

42 Bin 500 TL'lik Teklif Neden Tepki Çekti?

Malazgirt'te görev yapan bir öğretmenin paylaştığı bilgilere göre, Halkbank tarafından 3 yıllık maaş promosyonu için sunulan teklif 42 bin 500 TL oldu. Son aylarda kamuoyuna yansıyan 80 bin – 120 bin TL bandındaki promosyon anlaşmaları dikkate alındığında, bu rakamın oldukça düşük kaldığı görülüyor.

Eğitimciler, bu farkın yalnızca ekonomik değil, mesleki itibar açısından da sorunlu olduğuna dikkat çekiyor.

"Bankaların İnsafına Bırakıldık" Eleştirisi

Öğretmenler, promosyon sürecinde pazarlık gücünün tamamen bankalara bırakıldığını savunuyor. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, merkezi bir referans rakam olmadan hareket etmesi, öğretmenlerin düşük tekliflere mahkûm edilmesine yol açıyor.

Eğitimciler, promosyonların bir "ikram" değil, maaş karşılığı bankaya sağlanan ciddi bir finansal avantajın bedeli olduğunu hatırlatıyor.

Merkezi ve Eşitlikçi Sistem Çağrısı Güçleniyor

Artan tepkilerle birlikte öğretmenler ve sendikalar, promosyonların;

İl il değişmediği

Asgari taban rakamın belirlendiği

Milli Eğitim Bakanlığı'nın doğrudan taraf olduğu

Tüm eğitim çalışanlarını kapsayan

merkezi bir modelle düzenlenmesini talep ediyor.

Aksi halde öğretmenler arasındaki gelir farkının ve adaletsizlik algısının derinleşeceği uyarısı yapılıyor.

Promosyon Neden Öğretmenlerde Düşük Kalıyor?

Perde Arkası, Yapısal Sorunlar ve Banka Gerçeği**

Türkiye genelinde kamu çalışanlarına ödenen maaş promosyonları arasındaki fark giderek büyürken, öğretmenlerin aldığı promosyon tutarlarının diğer kurumların oldukça gerisinde kalması dikkat çekiyor. Peki bu tablo neden her promosyon döneminde yeniden ortaya çıkıyor?

Sorun Bankalarda Değil, Sistemde

Yaygın kanaatin aksine promosyonların düşük kalmasının temel nedeni yalnızca bankalar değil. Asıl belirleyici faktör, öğretmen promosyonlarının parçalı ve dağınık bir yapıyla yürütülmesi.

Birçok kamu kurumunda promosyon anlaşmaları;

Kurum merkezinde,

Tek sözleşmeyle,

Yüksek personel ve maaş hacmi üzerinden
yapılırken,

öğretmen promosyonları;

İl,

İlçe,

Hatta okul bazında
ayrı ayrı ihale ediliyor.

Bu durum bankaların pazarlık masasında öğretmenleri zayıf taraf haline getiriyor.

Öğretmen Sayısı Çok, Pazarlık Gücü Düşük

Türkiye'de öğretmen sayısının fazla olması, ilk bakışta bankalar için avantaj gibi görünse de uygulamada tam tersi bir sonuç doğuruyor. Çünkü:

Öğretmenler tek merkezden temsil edilmiyor

Maaş anlaşmaları bölünüyor

Bankalar için risk ve operasyon maliyeti artıyor

Bu da bankaların yüksek teklif vermek yerine asgari rakamlarla süreci kapatma yolunu seçmesine neden oluyor.

Yöneticiler Bankacılık Pazarlığında Yalnız

Promosyon görüşmelerini yürüten okul ve ilçe yöneticileri, çoğu zaman;

Bankacılık pazarlığı konusunda deneyimsiz,

Hukuki ve mali destekten yoksun,

Üstten gelen net bir yönlendirme olmadan
hareket etmek zorunda kalıyor.

Sonuç olarak, "en iyi teklif" değil, "ilk kabul edilebilir teklif" imzalanıyor.

Öğretmen Maaşı Sabit, Kurum Maaşı Değişken

Bazı kamu kurumlarında döner sermaye, tazminat, ek ödeme gibi kalemler maaş hacmini büyütürken; öğretmen maaşları büyük ölçüde sabit kalıyor. Bankalar için bu durum:

Daha düşük işlem hacmi,

Daha sınırlı çapraz satış imkânı
anlamına geliyor.

Bu da promosyon tekliflerinin aşağı çekilmesine yol açıyor.

Özetle: Öğretmenler Neden Kaybediyor?

Merkezi pazarlık yok

Parçalı sözleşme sistemi var

Standart taban rakam belirlenmemiş

MEB sürece doğrudan müdahil değil

Bu tablo değişmediği sürece öğretmen promosyonlarının diğer kurumlarla eşitlenmesi zor görünüyor.

MEB Promosyon Sürecine Neden Müdahil Olmuyor?

Sessizliğin Ardındaki Bürokratik Gerçek**

Öğretmen promosyonları her tartışma gündeme geldiğinde aynı soru soruluyor:
Milli Eğitim Bakanlığı neden bu sürece doğrudan müdahil olmuyor?

Yetki Var, İrade Zayıf

Mevzuat açısından bakıldığında, MEB'in promosyon süreçlerine tamamen kayıtsız kalmasını gerektiren açık bir engel bulunmuyor. Ancak uygulamada Bakanlık:

Süreci yerel idarelere bırakmayı tercih ediyor

Merkezden bağlayıcı bir çerçeve oluşturmuyor

Bu yaklaşım, sorumluluğu dağıtırken sorunu kronik hale getiriyor.

"Yerel Yönetimler Yapsın" Yaklaşımı

Bakanlık, promosyon anlaşmalarını idari bir işlem olarak görüp;

İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini yetkili kılıyor

Kendisi yalnızca genel çerçeveyle yetiniyor

Ancak bu durum, ülke genelinde büyük eşitsizlikler doğuruyor. Aynı unvana sahip öğretmenler, farklı illerde iki katı promosyon farkı ile karşılaşıyor.

Sendikalarla Ortak Zemin Kurulmuyor

Bir diğer önemli eleştiri noktası ise sendikalarla yeterli koordinasyonun sağlanmaması. Oysa:

Öğretmenlerin tamamını kapsayan

Sendika görüşlerinin dikkate alındığı

Merkezi bir promosyon modeli

hem hukuki hem de idari açıdan mümkün.

Ancak bugüne kadar bu yönde güçlü bir adım atılmış değil.

Bakanlık Ne Yapmaktan Kaçınıyor?

Uzmanlara göre MEB'in çekingen davranmasının başlıca nedenleri:

Bankalarla doğrudan pazarlık riskini almak istememesi

Olası hukuki itirazlardan kaçınma isteği

Merkezi anlaşmanın sorumluluğunu üstlenmekten çekinmesi

Bu yaklaşım ise faturanın doğrudan öğretmenlere kesilmesine neden oluyor.

Eğitimcilerin Talebi Net

Öğretmenler, Bakanlıktan artık şu adımları bekliyor:

Türkiye geneli asgari promosyon tabanı belirlenmesi

Merkezi ya da bölgesel toplu anlaşma modeli

Şeffaf, denetlenebilir ihale süreci

Öğretmeni bankanın insafına bırakmayan yapı

Aksi halde promosyon tartışmaları her üç yılda bir yeniden alevlenecek.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —