14183,40%-0,38
42,93% 0,07
50,53% -0,03
6197,54% -0,84
10106,29% 0,00
Muş Malazgirt’te görev yapan öğretmenlere sunulan 42 bin 500 TL’lik banka promosyonu teklifi, Türkiye genelindeki eğitimciler arasında büyük bir öfke dalgasına yol açtı. Diğer kamu kurumlarının 100 bin TL barajını zorladığı bir dönemde, eğitim neferlerine sunulan bu rakam "mesleki itibarsızlaştırma" olarak nitelendiriliyor. Neden bazı kurumlar rekor tazminatlar alırken öğretmenler bankaların insafına bırakılıyor? Sendikaların "merkezi düzenleme" talebi karşılık bulacak mı? Sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkilerin ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nın nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Promosyon pastasındaki büyük adaletsizliğin perde arkası ve öğretmenlerin talepleri özel haberimizde...
Öğretmenlere 42 Bin 500 TL Promosyon, Diğer Kurumlara 100 Bin TL: Tepkiler Çığ Gibi
Maaş promosyonları kamu çalışanları arasında yeniden hararetli bir tartışma başlattı. Muş’un Malazgirt ilçesinde görev yapan öğretmenlere bankalar tarafından sunulan 42 bin 500 TL’lik promosyon teklifi, eğitim camiasında büyük rahatsızlık yarattı. Aynı dönemde bazı kamu kurumlarının 100 bin TL’yi aşan promosyon anlaşmaları yapması, tepkilerin dozunu artırdı.
Öğretmenler, ortaya çıkan tabloyu “açık bir adaletsizlik” olarak değerlendirirken, sosyal medyada konu kısa sürede gündemin üst sıralarına taşındı.
Sosyal medya paylaşımlarında öğretmenler, benzer maaş düzeyine ve personel sayısına sahip kamu kurumlarının çok daha yüksek promosyonlar aldığını hatırlatarak şu soruyu soruyor:
“Aynı kamu bütçesi, aynı bankalar… Peki neden öğretmenler en düşük teklife razı edilmek isteniyor?”
Özellikle üniversiteler, bakanlıklar ve bazı merkezi kamu idarelerinde imzalanan rekor promosyon anlaşmaları, öğretmenlere sunulan tekliflerin kabul edilebilirliğini daha da tartışmalı hale getirdi.
Eğitim sendikaları, Malazgirt örneğinin münferit olmadığını, Türkiye genelinde benzer mağduriyetlerin yaşandığını vurguluyor. Yapılan değerlendirmelerde şu başlıklar öne çıkıyor:
Promosyon görüşmeleri il ve ilçe bazında dağınık yürütülüyor
Süreçler yeterince şeffaf değil
Okul yöneticileri ve öğretmenler pazarlık gücünden yoksun bırakılıyor
Milli Eğitim Bakanlığı sürecin dışında kalıyor
Sendikalara göre, merkezi bir düzenleme yapılmadığı sürece bankaların sunduğu düşük teklifler öğretmenlerin kaderi olmaya devam edecek.
Malazgirt’te görev yapan bir öğretmenin paylaştığı bilgilere göre, Halkbank tarafından 3 yıllık maaş promosyonu için sunulan teklif 42 bin 500 TL oldu. Son aylarda kamuoyuna yansıyan 80 bin – 120 bin TL bandındaki promosyon anlaşmaları dikkate alındığında, bu rakamın oldukça düşük kaldığı görülüyor.
Eğitimciler, bu farkın yalnızca ekonomik değil, mesleki itibar açısından da sorunlu olduğuna dikkat çekiyor.
Öğretmenler, promosyon sürecinde pazarlık gücünün tamamen bankalara bırakıldığını savunuyor. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, merkezi bir referans rakam olmadan hareket etmesi, öğretmenlerin düşük tekliflere mahkûm edilmesine yol açıyor.
Eğitimciler, promosyonların bir “ikram” değil, maaş karşılığı bankaya sağlanan ciddi bir finansal avantajın bedeli olduğunu hatırlatıyor.
Artan tepkilerle birlikte öğretmenler ve sendikalar, promosyonların;
İl il değişmediği
Asgari taban rakamın belirlendiği
Milli Eğitim Bakanlığı’nın doğrudan taraf olduğu
Tüm eğitim çalışanlarını kapsayan
merkezi bir modelle düzenlenmesini talep ediyor.
Aksi halde öğretmenler arasındaki gelir farkının ve adaletsizlik algısının derinleşeceği uyarısı yapılıyor.
Promosyon Neden Öğretmenlerde Düşük Kalıyor?
Perde Arkası, Yapısal Sorunlar ve Banka Gerçeği**
Türkiye genelinde kamu çalışanlarına ödenen maaş promosyonları arasındaki fark giderek büyürken, öğretmenlerin aldığı promosyon tutarlarının diğer kurumların oldukça gerisinde kalması dikkat çekiyor. Peki bu tablo neden her promosyon döneminde yeniden ortaya çıkıyor?
Yaygın kanaatin aksine promosyonların düşük kalmasının temel nedeni yalnızca bankalar değil. Asıl belirleyici faktör, öğretmen promosyonlarının parçalı ve dağınık bir yapıyla yürütülmesi.
Birçok kamu kurumunda promosyon anlaşmaları;
Kurum merkezinde,
Tek sözleşmeyle,
Yüksek personel ve maaş hacmi üzerinden
yapılırken,
öğretmen promosyonları;
İl,
İlçe,
Hatta okul bazında
ayrı ayrı ihale ediliyor.
Bu durum bankaların pazarlık masasında öğretmenleri zayıf taraf haline getiriyor.
Türkiye’de öğretmen sayısının fazla olması, ilk bakışta bankalar için avantaj gibi görünse de uygulamada tam tersi bir sonuç doğuruyor. Çünkü:
Öğretmenler tek merkezden temsil edilmiyor
Maaş anlaşmaları bölünüyor
Bankalar için risk ve operasyon maliyeti artıyor
Bu da bankaların yüksek teklif vermek yerine asgari rakamlarla süreci kapatma yolunu seçmesine neden oluyor.
Promosyon görüşmelerini yürüten okul ve ilçe yöneticileri, çoğu zaman;
Bankacılık pazarlığı konusunda deneyimsiz,
Hukuki ve mali destekten yoksun,
Üstten gelen net bir yönlendirme olmadan
hareket etmek zorunda kalıyor.
Sonuç olarak, “en iyi teklif” değil, “ilk kabul edilebilir teklif” imzalanıyor.
Bazı kamu kurumlarında döner sermaye, tazminat, ek ödeme gibi kalemler maaş hacmini büyütürken; öğretmen maaşları büyük ölçüde sabit kalıyor. Bankalar için bu durum:
Daha düşük işlem hacmi,
Daha sınırlı çapraz satış imkânı
anlamına geliyor.
Bu da promosyon tekliflerinin aşağı çekilmesine yol açıyor.
Merkezi pazarlık yok
Parçalı sözleşme sistemi var
Standart taban rakam belirlenmemiş
MEB sürece doğrudan müdahil değil
Bu tablo değişmediği sürece öğretmen promosyonlarının diğer kurumlarla eşitlenmesi zor görünüyor.
Sessizliğin Ardındaki Bürokratik Gerçek**
Öğretmen promosyonları her tartışma gündeme geldiğinde aynı soru soruluyor:
Milli Eğitim Bakanlığı neden bu sürece doğrudan müdahil olmuyor?
Mevzuat açısından bakıldığında, MEB’in promosyon süreçlerine tamamen kayıtsız kalmasını gerektiren açık bir engel bulunmuyor. Ancak uygulamada Bakanlık:
Süreci yerel idarelere bırakmayı tercih ediyor
Merkezden bağlayıcı bir çerçeve oluşturmuyor
Bu yaklaşım, sorumluluğu dağıtırken sorunu kronik hale getiriyor.
Bakanlık, promosyon anlaşmalarını idari bir işlem olarak görüp;
İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini yetkili kılıyor
Kendisi yalnızca genel çerçeveyle yetiniyor
Ancak bu durum, ülke genelinde büyük eşitsizlikler doğuruyor. Aynı unvana sahip öğretmenler, farklı illerde iki katı promosyon farkı ile karşılaşıyor.
Bir diğer önemli eleştiri noktası ise sendikalarla yeterli koordinasyonun sağlanmaması. Oysa:
Öğretmenlerin tamamını kapsayan
Sendika görüşlerinin dikkate alındığı
Merkezi bir promosyon modeli
hem hukuki hem de idari açıdan mümkün.
Ancak bugüne kadar bu yönde güçlü bir adım atılmış değil.
Uzmanlara göre MEB’in çekingen davranmasının başlıca nedenleri:
Bankalarla doğrudan pazarlık riskini almak istememesi
Olası hukuki itirazlardan kaçınma isteği
Merkezi anlaşmanın sorumluluğunu üstlenmekten çekinmesi
Bu yaklaşım ise faturanın doğrudan öğretmenlere kesilmesine neden oluyor.
Öğretmenler, Bakanlıktan artık şu adımları bekliyor:
Türkiye geneli asgari promosyon tabanı belirlenmesi
Merkezi ya da bölgesel toplu anlaşma modeli
Şeffaf, denetlenebilir ihale süreci
Öğretmeni bankanın insafına bırakmayan yapı
Aksi halde promosyon tartışmaları her üç yılda bir yeniden alevlenecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.