TBMM İnsan Haklarını İnceleme Çocuk Hakları Alt Komisyonu Başkanı, AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, "Dijital mecralar, terör örgütlerinin eleman devşirdiği, sapkın bireylerin kurban aradığı bir alan haline gelmiştir." dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan Çocuk Hakları Alt Komisyonu, Katırcıoğlu başkanlığında toplandı.
Katırcıoğlu, Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirirken, bölgenin, zalim bir tiranlığın daha yıkılışına şahit olduğunu söyledi.
"Suriye'de Esad rejimi çocuk, yaşlı, kadın demeden yıllarca zulmetmiş ve bu zulmün sonunda yine abat olamamıştır." diyen Katırcıoğlu, Suriye'de çocukların yıllarca kıyıma maruz bırakıldığını, Aylan bebeğin sahile vurmuş bedeninin hala herkesin gözlerinin önünde olduğunu dile getirdi.
Komisyon Başkanı Katırcıoğlu, "Türkiye ise bu süreçte hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeden tamamen insan hakları ve çocuk hakları çerçevesinde o mazlum millete sahip çıkmış ve tarihsel mirasını bu savaşta da sürdürmüştür. Bugün Türk milletine kalan; gurur duyacağı bir devlet aklı ve insanlık duruşu olmuştur. Savaşlar bu anlamıyla devletler için ciddi bir sınavdır. İyi yönetici ile kötü yöneticiyi ve müşfik devlet ile zalim devleti ortaya çıkarmaktadır." diye konuştu.
Çocuklara kıyanların eninde sonunda mutlaka kaybedeceğine işaret eden Katırcıoğlu, "Bunu, özellikle İsrail'in artık idrak etmesi gerekmektedir. Zulümle, soykırımla, katliamla tarihte kalıcı olabilen bir tek devlet olmamıştır. Moğollardan bugüne, tarih alışkanlığını değiştirmemiş ve bu zalimler için de değiştirmeyecektir. Çocuk katili siyonistlerin sonu Hitler ile Bosna katilleriyle ve son olarak Esad'la aynı olacaktır." ifadelerini kullandı.
- "Çocuklarımızı sosyal ağların olumsuz etkilerine karşı savunmasız bırakıyor"
Katırcıoğlu, Komisyonun, "Dijital Mecralarda Çocuklarımızı Bekleyen Tehdit ve Riskler" temasıyla toplandığını belirterek, "Çalışmalarımız, dijital mecraların kontrolsüz bir şekilde büyüyerek, çocuklarımız için ciddi bir tehdit haline geldiğini gösterdi. Telefon ve internet teknolojilerinin hızla yaygınlaşması, çocuklarımızı sosyal ağların olumsuz etkilerine karşı savunmasız bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Teknoloji kontrolsüz kullanıldığında ve kötü niyetli kişilerin eline geçtiğinde büyük bir güvenlik tehdidi haline geldiğinin altını çizen Katırcıoğlu, "Bugün çocuklarımız, zihinlerini ve bedenlerini ele geçirmek isteyen karanlık yapıların hedefindedir. Dijital mecralar, terör örgütlerinin eleman devşirdiği, sapkın bireylerin kurban aradığı bir alan haline gelmiştir. Bilgi çöplüğüne dönen bu platformlarda çocuklarımızı korumak, devletin, ailenin ve toplumun ortak sorumluluğundadır." dedi.
Çocuğun üstün yararı ilkesi ışığında çocukların korunmasına yönelik yurt dışı örnekleri yerinde inceleyeceklerini anlatan Katırcıoğlu, sosyal medya kullanımında yaş sınırlaması, çocuklara yönelik ulusal güvenli internet ağı oluşturulması, dijital operatörlerin çocuklara yönelik uygulamalarının çoğaltılması, televizyon ekranlarında çocuklara yönelik kötü örnek oluşturacak program ve yapımların kısıtlanması gibi tedbirlerin görüşülmesi ve tartışılmasını gündemlerinde tutmaya devam edeceklerini bildirdi.
Katırcıoğlu, "Komisyon olarak öncelikli hedefimiz, çocuklarımızı zararlı bağımlılıklardan, terör örgütlerinin sinsi tuzaklarından, ahlak ve değerlerini hedef alan tehditlerden uzak tutmaktır. Bu niyetle yapılan her yapıcı eleştiriye ve öneriye açığız. Çünkü tek amacımız, bu aziz milletin çocuklarını daha güvenli bir geleceğe hazırlamaktır. Gelin, bu mücadelede hep birlikte üzerimize düşeni yapalım ve tek kazanan çocuklarımız olsun." şeklinde konuştu.
- "Azalan yüz yüze etkileşim sosyal izolasyonu da beraberinde getiriyor"
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Okcu, "Dijital Platformlarda Çocuk İstismarı, Bağımlılık, Karşılaşılan Tehlikeler, Ülkemizde ve Dünyada Bu Alanda Geliştirilmiş Denetim Mekanizmaları" konusunda sunum yaptı.
Ekran bağımlılığının sosyal izolasyon getirdiğini söyleyen Okcu, "Aslında sosyalleşme aracı ama canlı olanların canlıyla sosyalleştiği değil, canlı olanın cansızlarla sosyalleştiği yeni bir dönemin içerisindeyiz. Ekran bağımlılığı ve gerçek dünyada azalan yüz yüze etkileşim, sosyal izolasyonu da beraberinde getiriyor." dedi.
Sosyal medyayı kaplayan görüntülerin çoğunun sentetik olduğunu belirten Okcu, "İnsanlar kendi görüntülerini paylaşırken de sentetik filtreleme imkanlarını kullanıyorlar, bu da çocuklar ve gençler üzerinde mükemmellik baskısı oluşturuyor, yine çocuk ve gençlerin kendi bedenlerinin imajına yönelik algılarının kötüleşmesine yol açıyor, özgüven kaybına yol açıyor. Sosyal medya, 'Facebook depresyonu' diye adlandırılan depresyonlara yol açıyor. Anksiyete, kaygı, intihar düşüncesinin gelişmesi, erken yaşta çocukların cinsel uyarımı gibi psikolojik bozukluklar devreye giriyor." değerlendirmelerinde bulundu.
Okcu, "yetersiz bir takip edilme ya da beğeni oranının", yetersizlik hissini ortaya çıkardığını anlatarak, "İnternet demek, mahremiyet kaybı ve gizlilik sorunları demek. Kimlik hırsızlığı, kişisel bilgilerin ifşa edilmesi, özel hayatın ihlali, itibar suikastleri, sürekli izlenme ve bir tür gözetim toplumunun oluşturulması riski de bunlarla birlikte geliyor." diye konuştu.
Yapay zekanın çocuk cinsel istismarı için kullanılabildiğine işaret eden Okcu, "İnternet çocuklara yönelik saldırıları ve tehdidi artırdı çünkü kötülerin eline bir teknolojik imkan verdi. Şimdi aynı şey yapay zeka için de geçerli." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Okcu, sosyal medya, yapay zeka ve internet üzerine yapılan denetimler ve çalışmalar hakkında dünya örneklerini anlattı.
"Çocuk hakları" kavramının dijital çağda yeniden tanımlandığını ifade eden Okcu, "Bu alt komisyon benim gözümde sorunu giderecek, bir yandan da 'çocuk hakları' kavramını güncelleyecek. Özel sektörü mutlaka yasa koyucunun düzenlemesi gerekiyor. Bu teknolojiyi üreten devlet değil. Bunu özel şirketler üretiyor. 'Özel sektör ne yapıyorsa yapsın, biz devlet olarak arkasından toplarız, olumsuzlukları gideririz.' yaklaşımı gerçekçi bir yaklaşım değil." sözlerini sarf etti.
Okcu, dijital mecralar konusunda acil mevzuat düzenlemesine ihtiyaç olduğuna işaret ederek, "Ben hiçbir zaman kamu alanında yasaklama düzenlemesinden bahsetmedim. Bu alanın çok acil bir şekilde düzenlenmeye ihtiyacı var." dedi.
- "Sanallık gerçekliğin bir başka türüdür"
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar, dijitalliğin ve sanallığın, gerçekliğin karşıtı kavramlar olarak kullanıldığını ancak bunun doğru olmadığını söyledi.
Otrar, "Sanallığın, gerçeğin karşıtı olduğunu düşünmüyorum. Gerçekdışı, gerçekliğin karşıtı olabilir. Sanallık gerçekliğin bir başka türüdür. 'Çocuklarımızı sanal dünyadan korumak' denildiğinde, sanki gerçek olmayan bir şeyi yaşıyorlar gibi bakıyoruz. İnsan bir duygu yaşıyorsa gerçeklik vardır." ifadelerini kullandı.
Bakanlığın, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmesini hedeflediğini belirten Otrar, teknoloji bağımlılığının da mücadele alanları içinde olduğunu kaydetti.
2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında dijital bağımlılıkla mücadele kapsamında 5,5 milyon öğrenci, 424 bin veliye ve 102 öğretmene ulaştıklarını söyleyen Otrar, "2024-2025 Eğitim-Öğretim yılında ulaşılan öğrenci sayısı 3 milyon 129 bin, veli sayısı 244 bin, ulaşılan öğretmen sayısı da yaklaşık 26 bin kişi." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Araştırma-Geliştirme, İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı Şiddet Algısı Araştırması Ön Raporu hakkında bilgi veren Otrar, araştırmaya 6 bin 380 kişinin katıldığını anlattı. Otrar, "En fazla şiddet olarak algıladığı davranışların başında, mahrem alana dokunma, ikincisi çok manidar, özel bilgi ve fotoğrafların izinsiz paylaşılmasına yönelik tehdit edilmek. Özel bilgi ve fotoğrafların paylaşılması, bununla tehdit edilmekten daha yüksek oranda şiddet biçimi olarak tanımlanmış." diye konuştu.
Bağımlılıkla mücadelede bireye ulaşmak için her yolu denediklerini kaydeden Otrar, 44 bin psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğretmeni ile bu konuda çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Otrar, dijital istismar konusunda 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı'nda yaklaşık 778 bin öğrenciye, 38 bin veliye ve 10 bin öğretmene ulaştıklarını da bildirdi.
- "Bu alanın çok acil bir şekilde düzenlemeye ihtiyacı var"
Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim, Araştırma ve Koordinasyon Genel Müdürü Ertan Göv, spor yapan gençlerin bağımlılıkla mücadelede daha avantajlı olduğuna dikkati çekti.
Bakanlıkta bağımlılıklarla daha etkin mücadele edebilmek amacıyla bu yıl mayıs ayında Bağımlılıkla Mücadele Daire Başkanlığı kurulduğunu söyleyen Göy, "Biz toplam 725 bin gencimize, 94 bin personelimize, 3 bin 782 eğitici eğitimi düzenledik. Son yılda 146 bin gence tekrar ulaştık." şeklinde konuştu.
Sunumların ardından milletvekilleri soru, görüş ve önerilerini dile getirdi.
Mustafa Otrar, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın, "özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların, devletin sağladığı katkıyı almak için komisyoncular aracılığıyla kursa gidiyormuş gibi gösterildiği" iddialarını dile getirmesi üzerine, "bütün illerde, başka bakanlıklarca da teftiş işleminin sürdüğünü" söyledi.
Komisyon Başkanı Katırcıoğlu, Komisyonda gelecek hafta Türkiye Yeşilay Cemiyeti, RTÜK, TRT ve Çocuklar İçin İçerik Derneği yetkililerinin sunum yapacağını bildirdi.