Genel

TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan 28. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısı: (3)

Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'nda düzenlediği 28. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Abone Ol

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail'in saldırganlığına ilişkin "Bunun açık ve yakın bir tehdit olduğunu görmek lazım. Ayrıca bölge ülkelerinin tamamı kendi aralarındaki etnik, mezhebi, dini, siyasi bütün farklılıkları bir tarafa bırakarak kendi halklarının korunması ve ülkelerinin egemenliklerinin korunabilmesi için ortak bir uzlaşıda buluşması gerekir." dedi.

Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'nda düzenlediği 28. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Mevcut anayasadaki temel hak ve özgürlükleri içeren maddelerin uygulanmasıyla ilgili sorunlar yaşandığı belirtilerek, yeni anayasanın bu sorunları ortadan kaldırıp kaldırmayacağıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, "Anayasanın mevcut maddeleriyle ilgili herhangi bir eleştiri yapılabilir. Ama sonuçta biz siyasi hayatımız boyunca mevcut Anayasanın bütün maddelerin uygulanmasının en doğru yol olduğuna inandık. Anayasa maddeleri değiştirilene kadar hüküm odur ve o hükümler çerçevesinde anayasa maddelerinin uygulanması gerekir. Bu demokrasinin temel kuralıdır. Dolayısıyla ben bu süreci biraz da şöyle görüyorum. Yani iktidar, muhalefet eleştirilerini tabii ki yapabilir ama bu süreç, eğer ciddi bir şekilde tartışılırsa, güzel, verimli bir tartışma ortamı olursa Türkiye'nin demokratik olgunluğuna da katkıda bulunacağı kanaatindeyim." değerlendirmelerinde bulundu.

Mecliste yaşanan kavgalarla ilgili bir soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Demokrasi her olumsuz adımdan ders alma işidir aynı zamanda. Dolayısıyla burada o görüntüleri, o kavgayı, o hakaretleri, o insanları itham altında bırakan sözleri zaman zaman başka komisyonlarda falan da görüyoruz. Ama Genel Kurulun çalıştığı 1512 saatin içerisinde bunun toplamı deyin ki iki saat. Burada da partiler önlemini ona göre alsın diyorum. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bunun önlenmesi için önce milletvekillerinin ciddi şekilde buna uygun hareket etmesi gerekir. En ağır sözü birbirimize söyleyebiliriz ama hakaret edemeyiz. 'Üslubu beyan ayniyle insandır.' eskilerin sözü. Dolayısıyla burada benim yapabileceğim, bütün siyasi parti gruplarını bu süreçte müzakereyi insani üslupla ve medeni bir üslupla sürdürebilmelerinin temin edilmesi için tavsiyede bulunmaktır. Ama burada şunu da çok net söyleyeyim. İçtüzükte gerekli düzenlemeler yapılarak bu tür ağır ve yaralayıcı söz söyleyenlere ya da kavga çıkarıp ortalığı karıştıranlara daha ağır cezalar verilebilir. Bunlar da hemen uygulanmalıdır. Bunlar konuşulabilir. Meclise yakışmıyor. Hakikaten insan üzülüyor. Bu kadar fedakarca çalışan bir meclis, saatlerce çalışan bir meclis, gece yarılarına kadar gayret eden arkadaşlar… Sonunda iki tane dediğimiz gibi kavga, insanların aklında kalıyor. Bu, TBMM değildir. Bunun için de gerekli tedbirleri hep beraber alacağız."

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasına ilişkin yeni dönemde nasıl bir yol izleneceğiyle ilgili soruya Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Kıbrıs meselesi bir süreçtir. Kıbrıs halkı her türlü fedakarlıkta bulunarak birlikte yaşamak için iradesini ortaya koydu. Annan Planı'nı kabul eden Kıbrıs tarafı, reddeden Rum tarafı… Rum tarafı ödüllendirildi, Kıbrıs cezalandırıldı. Özellikle Avrupa Birliği sürekli Kıbrıs Türklerine karşı çifte standartlı davrandı. Şimdi geldiğimiz noktada iki devletli çözümden başka hiçbir çözümün olmadığı artık aşikar bir şekilde görülmüştür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve güney kesiminde devlet şu anda fiilen vardır. Bu iki devlet arasında ortak menfaatler, iyi ilişkiler, müzakereler vesaire olabilir ama iki devleti yok sayarak, Kıbrıs Türk toplumunu yok sayarak Kıbrıs konusunun artık çözülmeyeceği aşikardır. Bizler de bütün uluslararası platformlarda bunu dile getirmeye devam ediyoruz."

- "Kalkınma Yolu Projesini önemsiyoruz"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları kapsamında Irak'ın kuzeyindeki Pençe Kilit Operasyonları büyük önem taşıyor. Parlamenter diplomasinin önemine vurgu yapmıştınız. Bu noktada hem terörle mücadele hem de Irak'la ilişkiler açısından yeni dönemde neler olacak?" sorusu üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Terör örgütlerinin niçin bu bölgeye getirildiği, nasıl güçlendirildiği, nasıl desteklendiği, nasıl silahlandırıldığı, nasıl istihbarat destekleri verildiği, nasıl lojistik destekler sağlandığı herkesin malumudur. Bir de buna bir kılıf bularak 'vekalet savaşları' dedikleri, terör örgütleri üzerinden ülkeleri, bölgeyi tanzim etme projesinin bir parçası olarak kullanılan bu kirli siyaseti Türkiye olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürürken aslında onların iplerini elinde tutanlarla da mücadele ettiğimizin bilinmesi gerekir. Bizim Irak halkına, Irak'taki masum sivil halkın hiçbirisine, kökeni, meşrebi, dini, diyaneti ne olursa olsun, hiçbir şekilde farklı bakmamız mümkün değildir.

Son zamanlarda Irak hükümetiyle Türk hükümeti arasında çok yakın temaslar yapılıyor, çok sayıda ikili anlaşma imzalandı. Bunlardan bir tanesi de Kalkınma Yolu Projesi'dir. Kalkınma Yolu Projesi hem Irak'ın ekonomik kalkınmasını sağlayacak hem Türkiye'nin uluslararası transit yolları üzerindeki etkisini artıracak hem de Çin'in yol ve kuşak projesiyle eklemlenebilme kabiliyeti itibarıyla dünya ekonomisinde ciddi katkılar sağlayacak bir projedir. Bu projenin gerçekleşmesinin büyük oranda terörden arındırmayı sağlayacağı kanaatindeyiz. Biz bir taraftan terörle mücadelemizi verirken yine çok taraflı diplomasi kabiliyetimizin bir parçası olarak Irak'la anlaşmaları ve özellikle Kalkınma Yolu Projesi'ni de önemsiyoruz. Ümit ederim ki bölgenin kalkınmasında ve barışın sağlanmasında çok büyük etkisi olacaktır."

Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran cinayetiyle ilgili TBMM'den bir heyet oluşturularak Diyarbakır'a gidilip gidilmeyeceği ve bu konuda bir komisyonun kurulup kurulmayacağı sorularına karşılık Kurtulmuş, şu ana kadar bu yönde bir komisyon kurulması teklifinin gelmediğini belirtti. Kurtulmuş, bir komisyon kurulması halinde Diyarbakır'a gidecek heyetin de oluşturulacağını kaydetti.

"Muhalefet, Can Atalay konusunu yeni dönemde de gündeme getireceğini ifade etti. AK Parti'li kurmaylar Meclis için 'Artık Can Atalay konusu tamamlanmış bir süreçtir, bu konu kapanmıştır.' dediler. Mecliste hakikaten Can Atalay için konu kapandı mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Hukuken, meselenin bundan sonraki kısmı tamamen hukuki süreçlerle ilgilidir. Yani sonuç almak bakımından Meclisin bu aşamada yapabileceği bir şey yoktur." ifadelerini kullandı.

- "Siyaset yapacağız diye çok basit bir kuralı dahi unutmamak gerekir"

TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Muhalefetin görüşü, bu yeni anayasa tartışmalarının bir tür iletişim stratejisi olduğu konusunda. Yeni anayasa tartışmasının halkın gündemi olmadığı ve bir işe yaramadığını, iletişim stratejisi olarak iktidarın bunu gündeme getirdiğini düşünüyorlar. Sizce muhalefetin parlamenter sisteme dönüş teklifi ve MHP'nin de 100 maddelik teklifi varken tüm bu tartışmalarda daha net bir tutum alınması açısından AK Parti teklifini sunmamalı mı? Sonuçta siz Meclis Başkanı olsanız da muhalefet sizi de AK Parti siyasetindeki bir aktör olarak yorumluyor. Buna ne dersiniz?" sorularını da yanıtladı.

Kurtulmuş, "Tabii ben AK Parti İstanbul Milletvekiliyim. Politik kimliğim var. Bunu söyleyen arkadaşlar, ben Meclisin 30. başkanıyım. Benden evvelki 29 meclis başkanının tamamı da bir siyasi tarafın temsilcisiydi. Dolayısıyla ben meclis başkanı oldum diye partili olmuyorum. Ben zaten bir partiden seçildim. Meclis Başkanı olduktan sonra da dikkat ederseniz olabildiğince tarafsız olarak yönetmeye çalışıyorum. Ama kusura bakmasınlar. 29 meclis başkanı da bir siyasi partiden seçilerek geldiler. Dolayısıyla siyaset yapacağız diye çok basit bir kuralı dahi unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla muhalefetin bu sözünü söylenmemiş kabul ediyorum." ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş, yeni anayasaya yönelik somut önerisinin ne olduğunun sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Tabii ki benim de güçler ayrımı prensibiyle, sistemin işleyişiyle, denge denetim mekanizmalarıyla, hatta yargı hiyerarşisiyle ilgili söyleyebileceğim, yıllardır da üzerinde çalışılmış görüşlerim var. Ama benim Meclis Başkanı olarak bunları baştan söylememin, görüşmelerin nezaketle ve açık yüreklilikle yürütülmesini engelleyebileceğini düşündüğüm için bundan kaçınıyorum. Konuların içeriğiyle ilgili konuşulduğu zaman tabii ki biz de görüşlerimizi söyleyeceğiz. Şimdi hemen ekim ayından itibaren sadece bütün partilerin değil elinde anayasayla ilgili bütüncül bir hazırlığı olan ya da birkaç madde de olsa 'şu madde değişsin' diyen herkesin anayasa tekliflerinin görülebileceği bir portal oluşturacağız. Böylece sadece milletvekilleriyle, partilerle kısıtlayarak değil bütün Türkiye'nin katılabileceği bir zemin olacak. Biz bunu temin edebilirsek işin iyi, sağlıklı yürümesini sağlarız.

'Bir iletişim stratejisidir.' sözünü de politik olarak söylenmiş bir söz olarak görüyorum. Hatırlayınız, Meclis Başkanı seçildiğim gün ya da sonraki günlerde söylediğim hususlardan birisi cumhuriyetin ikinci yüzyılının, Türkiye Yüzyılı'nın ilk meclisi olan 28. Dönem Meclisine düşen sorumluluklar da var; onlardan bir tanesi anayasa, bir diğeri ise iç tüzüktür diyerek daha hiç ortada anayasayla ilgili müzakereler başlamamışken dile getirmeye gayret ettim. Şu anda anayasa meselesinin toplumun gündeminin ilk sıralarında yer almadığı aşikardır. Ama nihayetinde partiler, özellikle meclisin birinci ve ikinci partileri belli konularda uzlaşıları sağlar, diğer partiler de bu uzlaşının içinde olurlarsa, 400'ün üzerinde bir katılım sağlanmış olan bir anayasa teklifi aslında millet tarafından benimsenmiş demektir. Nihayetinde milleti temsil eden şu anda parlamentoda bulunan siyasi partilerdir. 'Millet yeni anayasa istemiyor.' Yeni anayasa istiyor musunuz, istemiyorsunuz mu, diye bir soruya muhatap değil şu anda millet. Parlamento, anayasayı yapabilir mi? Evet yapabilir. Böyle bir çalışma zemini var. Partiler isterse yapar, istemezse yapmazlar. Biz burada zorla 'şu anayasa, şu maddeler çıkacak' diye bir yaklaşımın içerisinde değiliz. Eğer partiler burada 400'ün üzerinde bir büyük güç ortaya koyarlarsa bu zaten toplum tarafından da benimsendiğini gösterir. Benim aklımdan geçen, en doğrusu bütün bu partilerin hepsinin uzlaşabileceği bir anayasanın yapılması. Ama sonuçta bir anayasanın nasıl çıkacağı belli. 400 oyun bulunması lazım."

- "Bunun açık ve yakın bir tehdit olduğunu görmek lazım"

Numan Kurtulmuş, Rusya ziyareti dönüşünde "Suriye'yle yakın diyalogların ortaya konulması gerektiği" yönünde açıklamalarının olduğunun hatırlatılmasının ardından bu konuda yeni bir gelişmenin olup olmadığı sorusu üzerine, "Bu sözler söylenmeden önce de istihbarat birimleri zaman içerisinde biliyorsunuz irtibat halindeydiler. Ümit ederiz ki en kısa süre içerisinde somut gelişmeler ortaya konulsun." dedi.

Kurtulmuş, "Türkiye’nin sınırlarına yaklaşan Siyonist terör tehdidini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna yanıt verirken de şunları kaydetti:

"Bunun açık ve yakın bir tehdit olduğunu görmek lazım. Ayrıca bölge ülkelerinin tamamı kendi aralarındaki etnik, mezhebi, dini, siyasi bütün farklılıkları bir tarafa bırakarak kendi halklarının ve ülkelerinin egemenliklerinin korunabilmesi için ortak bir uzlaşıda buluşması gerekir. Bunun için yoğun çaba sarf etmek lazım. Bunun kolay olmadığının farkındayım. Ama bunu zorlamaktan başka, bu istikamette yürümekten başka da bölge ülkelerinin bir şansı yoktur."

Bu konuda askeri seçeneklerin değerlendirilip değerlendirilmediği sorusu üzerine Kurtulmuş, İsrail'i durduracak, bundan vazgeçirecek, bu saldırganlıklarını gözden geçirmesini sağlayacak adımların atılması; burada da öncelikle uluslararası kurallara uymasını zorlayacak mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

(Bitti)

{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }