Kamu çalışanları olduğumuz için kamu sendikası tanımına bakarsak 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda; Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak geçer.

Sendikanın temel görevi çalışanların taleplerini hak ve hukukunu devlete, işverene iletmek ve bu taleplerin çözümü için çaba sarf etmektedir.

Sendika; öğretmen için ise okulunda huzurlu ve mutlu çalışması, yasal haklarının sağlanması ve korunması, refah düzeyinin sağlanması, kendini güvende hissederek daha motive olmuş bir şekilde görevini yapabilmesi için önemli bir unsur, bunların olması için öğretmenin savunucusudur. 

Sendikalar aynı zamanda üyeleri haksızlığa uğradığında onlara sahip çıkar, hukuki açıdan başta olmak üzere resmi görüşmeler yapar, yazılı talepler oluşturarak destek olur. 

Buraya kadar hepimizin bildiği konular olabilir. Ama asıl önemli olan nokta belki de burası çünkü sanki sendikal tercihlerimizi ne değildir yönünden yapıyor gibiyiz. 

Öğretmenlere Ücretsiz Bilet Müjdesi! Öğretmenlere Ücretsiz Bilet Müjdesi!

Sendika ne değildir peki?

Kişisel çıkarlarımız için arkamıza alacağımız güç değildir!“Ders programım düzgün yapılsın, okula, derse giriş çıkışlarıma karışılmasın, kılık kıyafetim, nöbetlerimde rahat edeyim, ufak tefek hatalarım olursa da gözden gelinsin.” diyeceğimiz bir sigorta-kasko değildir! yani. “A sendikasındaysam bana bir şey olmaz.” diyemezsiniz. Zira siz ne amaçla oradaysanız çok kişi de o amaçla oradadır ve bir gün çıkarlar mutlaka çatışır. Ortadaki pasta belli, makamların sayısı belli, ders programları hazırlanırken uyulması gereken mecburi şartlar var, kanun var, yönetmelik var. bugün değilse yarın yani. 

Sendikacılık da ideallerimiz için kullanılan bir basamak değildir! İdarecilik için referans değildir mesela. Görevlendirmeniz söz konusuysa iyi okullarda çalışabilmek için bir dayı değildir. 

Siyasi parti değildir! İdeolojinizin partisinin sendikasına üye olmak zorunda değilsiniz. İktidar partisinin sendikası güç değildir, karşı tarafın avukatı sizi mi savunur ?

Milli ve manevi değerler üzerine veya onların gölgesinde sendika kurulmaz, sendikacılık yapılmaz. Değerler hepimizindir. Şöyle bakarsak kurucu liderimiz veya yaratıcımız. Birinden dolayı sendikaya üye oldunuz, o sendikaya üye olmayanlar bu değerimizi sevmiyor, değer vermiyor mu oluyor? ikisini de seviyorsanız ve değer veriyorsanız ne olacak? Ya da birini tercih ettiyseniz ötekini ret mi etmiş oluyorsunuz? Saçma demeyin düşünün. Siyaset gibi siyasi sendikalar… 

Sendikacılık sadece hak arama mücadelesi, hukukun üstünlüğü ile yapılır. Hukuk ülkesinde, ülkenin vatandaşına hukuku yetmiyor mu?

Şimdi inanmadığımız, güvenmediğimiz o sendikalar acaba olmaması gerektiği bir halde olduğu için mi öğretmenler sendikalara inanmıyor? Ya da böyle öğretmenler düşündükleri için mi sendikalar böyle? Sonuçta arz talebe bağlıdır bir açıdan da.

Kendimizi bir sigaya çekelim. Biz bu işin neresindeyiz? Sendikanızı tercih etme, devam etme sebebinizi de haftaya kadar bir düşünsek mi?

​​Gülay ÇETKİN  

Eğitim Sendikası Denizli İl Temsilcisi