İSTANBUL (AA) - SEMRA ORKAN - Çocukluk hayali olan öğretmenlik mesleğini 34 yıldır büyük bir aşkla sürdüren Müesser İsabetli, okul bahçesinde oluşturduğu bostanda 18 çeşit sebze ve çilek yetiştirerek, öğrencilerine örnek oluyor.
İlk göreve başladığı günden itibaren öğrencilerine, "gonca güllerim" diye hitap eden İntaş Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü İsabetli, bu şefkat ve sevgiyi sadece öğrencilerine değil, meslektaşlarına hatta okulun bahçesine, taşına ve toprağına kadar yansıtıyor.
Yaklaşık bir yıldır görev yaptığı okulda daha kapıdan girer girmez İsabetli'nin ilk dikkatini çeken görüntü, okulun bahçesini kaplayan taş ve beton oldu.
Çocukların toprakla haşır neşir olması için öğretmen ve öğrencileri harekete geçiren İsabetli, okulun avlusundaki taş parkeleri söktürüp, yeni toprak getirtti. Oluşturulan bahçeye 18 çeşit sebze ve çilek ekilirken, bahçenin bir diğer köşesine kümes yapıldı.
Şimdi öğretmenler ve öğrenciler, her sabah bahçeden taze domates ve biberleri, kümesten de organik yumurtaları toplayarak menemen yapıyor.
Şehrin göbeğindeki okulda bir masanın etrafında birlik ve beraberlik duygusu içinde toplanan öğretmen ve öğrenciler, kendi yetiştirdikleri sebzelerin, yumurtaların tadını çıkarıyor.
İsabetli, sevgisi ve şefkatiyle, okulda yarattığı bu farkındalığı ve öğretmenlik mesleğini seçmesinin nedenini, 24 Kasım Öğretmenler Günü için AA'ya anlattı
- "Hayalim hep öğretmen olmaktı"
İsabetli, iki ağabeyinin de ilkokul öğretmeni olduğunu ve onlara hayran büyüdüğünü belirterek, "Hayalim hep öğretmen olmaktı. Üniversite sınavından sonra tercihlerimi abimler yaptı. Sayısal mezunu olduğum için ilk tercihlerimde tıp ve ziraat fakültesi gibi sayısal puanla girilen bölümleri yazdılar. Ancak rüyamda, Uludağ'ı gördüm. Oysa hiç gitmemiştim. Sonra araştırdım, orada ilahiyat fakültesi olduğunu öğrenince abimlerden gizli tercihlerimi değiştirdim ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesine girdim." diye konuştu.
- "Ata tohumları ektik"
İsabetli, son bir yıldır görev yaptığı okula gelir gelmez, bahçesindeki gri ve sevimsiz görüntüyü değiştirmek için hemen harekete geçtiğini belirtti.
İlk olarak öğrencilerle bahçedeki kaldırım taşlarını söktüklerini anlatan İsabetli, "2 kamyon toprak getirdik. 15 tatilde de kümesimizi yaptık. Martta öğrencilerimizle birlikte önce bardaklara Kayseri'den özel olarak getirdiğimiz ata tohumlarını ektik. Bir süre bunlara baktık, büyüttük sonra bahçemize diktik. Bahçemizde bu yıl 18 çeşit sebze ve çilek yetiştirdik." ifadelerini kullandı.
Bahçede birlikte çalışmanın hem öğretmenleri hem öğrencileri mutlu ettiğini vurgulayan İsabetli, sözlerine şöyle devam etti:
"Öğrenmen ve öğrencilerin birlikte çalışmaları kolektif bir bilinç ve farkındalık yaratıyor. Öğrencilerim, Kadıköy gibi bir yerde bahçe göremiyor. Birçoğu bir hayvana dokunamadan, dalından bir sebze toplayamadan büyüyor. Şİmdi, sebze topluyor ve tavuk besliyorlar. Birlikte bir iş yapma becerisi kazanıyorlar. Sosyal medyadan uzaklaşmış oluyorlar. Öğrencilerin bu sayede sosyalleşmeleri, toplum kültürü içerisinde yaşamı öğrenmeleri bizim için çok değerli. Hayatında şehir dışına çıkmamış çocuklar, dalında 18 çeşit sebzeyi ve çileği gördü. Bu farkındalığı çocuklara kazandırdığımız için çok mutluyum."
- "Yiyecek atıklarını tavuklarımıza veriyoruz"
İsabetli, sebzeler ilk çıkmaya başladığında öğrencilerin, çok şaşırdıklarını ve mutlu olduklarını hatta dalından koparmaya kıyamadıklarını söyledi.
Sıfır atık projesi kapmasında tavukları beslemek için öğrencilerin evlerinden getirdiği yiyecek atıklarını kullandıklarını dile getiren İsabetli, "Sabah evden çıktığımda okula gelene kadar çöpteki bütün ekmek atıklarını topluyorum. Bunları tavuklarımıza veriyoruz. Yine çevredeki marketlerden bozulan sebze ve meyveyi alıyoruz. Yanımızdaki manav, bozulan karpuz ve yeşillikleri yaz boyu tavuklarımıza verdi. O yüzden yumurtalarımız tamamen doğal." diye konuştu.
- "Eğitim camiasında iz bırakan bir öğretmen olmak çok önemli"
Sadece okulun bahçesiyle ilgilenmediğini, aynı zamanda öğretmenlerin de daha iyi bir odaya kavuşması için çalışma başlattığını aktaran İsabetli, şöyle devam etti:
"Öğrencilerim gibi öğretmenlerim de benim için çok değerli. Öğretmenler odasını, dolap ve koltuklarına kadar yeniledik. Öğretmenlerimiz huzurlu, mutlu olursa öğrencilerimiz de mutlu olur. Biz burada öğretmen ve öğrencisiyle bir kurum kültürü oluşturduk. Göreve gelir gelmez bir haftada bütün öğrencilerimin adını soyadını öğrenirim. Velileriyle tanışır, aile durumları hakkında bilgi edinirim. Atanmış olmak için değil adanmış olmak için eğitim camiasına hizmet etmeliyiz. İşimi severek yapıyorum. Öğrencilerimi çok seviyorum. Adanmış, eğitim camiasında iz bırakan bir öğretmen olmak çok önemli. Her daim kendimi geliştirmeye çalıyorum. Sürekli eğitim programlarına katılıyorum. Gece gündüz demeden öğrenmenin ve öğretmenin peşindeyim. 4 yıl önce de yüksek lisansımı bitirdim. Öğrencilere örnek olmak istiyorum."
İsabetli, hiperaktif yapısından dolayı eğitim camiasında birçok lakabı olduğunu belirterek, bunların başında "atom karınca" ve "efsane müdür"ün geldiğini, Filistin konusunda çok sayıda etkinliğe öncülük ettiği ve bu konudaki yoğun çabalarından dolayı kendisine "koşan Kudüs" de denildiğini söyledi.
-"Bahçede tavukların gezmesine çok şaşırdım"
Fen Bilgisi Öğretmeni Setenay Pekgül, 11 yıllık öğretmen olduğunun altını çizerek, "Bir yıl önce bu okula tayin oldum. İlk geldiğimde okulun bir bahçesi olduğunu hatta içinde tavukların gezdiğini görmek beni çok şaşırttı. Organik yetiştirilmiş domates, biber ve meyveleri görmekten çok mutlu oldum. Hemen Müdire Hanım'ı tebrik ettim. Şehrin ortasındaki okulda bahçe yapması, bunu düşünmesi çok özverili bir hareket. Bu bahçe, çocukların toprakla temasını sağlıyor, tarımsal üretim süreçlerini görmüş oluyorlar. " değerlendirmesinde bulundu.
- "Hocamız sayesinde toprakla bütünleştik"
12'nci sınıf öğrencisi Zeyneb Meryem Karabudak ise bu yıl üniversite sınavlarına hazırlandığına ve stresli bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bahçeyle uğraşmak, doğayla iç içe olmak bizim gibi sınava hazırlanan öğrencilere çok iyi geldi. Evimize kapanıp, derslere odaklandıkça şehir hayatında doğayla iç içe olamıyoruz. Bu da bizi asosyalleştiriyor ve ciddi anlamda zarar veriyor. Hocamız sayesinde toprakla bütünleştik, arkadaşlık bağlarımız daha güçlendi. Eğlenerek, öğrenerek sosyalleşme imkanı bulduk. Bunun için hocamıza teşekkür ederiz. "
11'inci sınıf öğrencisi Hiranur Tezcan ise hocaları sayesinde bir bahçeye kavuşmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirerek, "Evsel yiyecek atıklarımızı buraya getirip, tavuklarımızı besliyoruz. Ayrıca bu atıklardan gübre yapıp, sebzelerimizi yetiştirirken kullanıyoruz. Bahçede çalışmak ve tavuklarımızı beslemek, dalından bir sebze koparmak, bizde birlik ve beraberlik duygusunu daha da pekiştirdi." dedi.