Genel

Milli İstihbarat Akademisinin panelinde 7 Ekim'in ardından bölgedeki olasılıklar tartışıldı

- Akademi Başkanı Prof. Dr. Köse: - "Eğer İran'a çok daha kapsamlı bir askeri müdahale yapılacak olursa, İsrail tarafından ABD'nin de bu savaşa sürüklenme ihtimali söz konusu olur. ABD'nin sürüklendiği bir ortamda, Rusya ve Çin de böylesi bir gerilime tarafsız kalamazlar" - "Bölgede oluşabilecek yeni bir düzen ve güç dengesinin Türkiye olmadan kurgulanması mümkün değil"

Abone Ol

ANKARA (AA) - Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, İsrail tarafından İran'a yapılacak kapsamlı askeri müdahale halinde ABD'nin de savaşa sürüklenme ihtimalinin söz konusu olacağını belirterek, "ABD'nin sürüklendiği bir ortamda, Rusya ve Çin de böylesi bir gerilime tarafsız kalamazlar." dedi.

Milli İstihbarat Akademisi tarafından 7 Ekim saldırılarının birinci yılında güncel gelişmeleri ve bölgesel çatışmaları ele almak amacıyla "7 Ekim Olaylarının Ardından Bölgede Son Durum ve Olasılıklar Paneli" düzenlendi.

Milli İstihbarat Akademisi İstihbarat ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Dr. Serhat Aslaner'in moderatörlüğündeki panele, Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcıları Dr. Hakkı Uygur ve Doç. Dr. Yenal Göksun ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer konuşmacı olarak katıldı.

Panelde, Filistinli grupların 7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik başlattığı operasyonların ardından Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler ve gelecekteki olası senaryolar farklı perspektiflerden ele alındı.

- "Gerilimin temel nedeni, bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun sessiz kalması"

Panelin açılış konuşmasını yapan Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, 7 Ekim 2023'te yaşanan olayların yalnızca İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar açısından değil, bölgedeki tüm dengeler bakımından da bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.

Bölgenin önde gelen oyuncularından biri olan Türkiye'nin bu istikrarsızlıklardan etkilendiğini belirten Köse, "Bölgede oluşabilecek yeni bir düzen ve güç dengesinin Türkiye olmadan kurgulanması mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Köse, 7 Ekim öncesi Orta Doğu'daki gelişmelere bakıldığında, İbrahim Anlaşmaları başta olmak üzere Filistin meselesi aleyhine bir dönüşüm olduğunu ancak Hamas yöneticilerinin Filistinsiz bir bölgesel düzenin oluşumuna göz yummak yerine topraksız bir Filistin direnişini göze aldıklarını belirterek, sonucun tüm bölgeyi etkisi altına alan bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Son 20 yılda bölgedeki her türlü aşırıcı aktörün zemin kazandığına ve güçlendiğine dikkati çeken Köse, "Bunda tabii Arap isyanlarının bastırılması ve bölgedeki dönüşümlerin de etkileri var. Dolayısıyla zaten son 10-15 yıldır İsrail siyasetinde aşırı sağın çok ciddi şekilde yükseldiğini görüyoruz." diye konuştu.

Bütün sorumluluğu Hamas ve yöneticilerine bağlayan yaklaşımın oldukça sığ bir bakış açısı olduğunu ifade eden Köse, şöyle devam etti:

"Bölgede adil ve kapsayıcı bir barışın olmayışı ve bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalması, yaşanan bu gerilimin temel nedenidir. Bu işgal, zulüm ve baskı politikaları devam ettiği müddetçe aktörlerin adı değişebilir ancak benzer sonuçların ortaya çıkması mukadderdir."

- "Washington yönetimi İsrail'i dizginlemezse kendini savaşın içerisinde bulabilir"

Filistin meselesinin uluslararası düzenin kara deliği olduğunu dile getiren Köse, bu sorunlara adil, kapsayıcı ve kalıcı çözümler bulunmadığı müddetçe bu kara deliğin, etrafına diğer aktörleri de çekip ve genişleyerek kaos ortamını derinleştireceğini vurguladı.

İsrail'in İran'ın füze saldırılarına ne şekilde karşılık vereceğinin savaşın tüm bölgeye yayılma dinamiğini şekillendireceği tespitini yapan Köse, "Bu savaşı ve bölgedeki yıkımı engelleyebilecek tek güç ABD'dir. Washington yönetimi İsrail'i dizginlemezse kendini kapsamlı bir bölgesel savaşın içerisinde bulabilir. Bu savaş birçok belirsizliği de beraberinde getirecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler'in (BM) yıllar içinde oluşan normlarının da yok olduğuna, İsrail'in işlediği birçok suçun görmezden gelindiğine işaret eden Köse, "Uluslararası sorunların güç kullanımı yolu ile çözülmesi yaklaşımı yaygınlaşacaktır ve dünyada da kapsamlı bir silah savaşı askeri gerilimler artacaktır." dedi.

7 Ekim'den bu yana üç Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) karar önerisinin veto ile engellendiğini hatırlatan Köse, dünyanın katliamlara sessiz kaldığını vurguladı.

Köse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" yaklaşımının birçok aktör tarafından daha çok kabul görür olduğunu söyledi.

- "Çatışmanın bölgesel savaşa dönüşme ihtimali her zamankinden daha fazla"

Orta Doğu'daki devletlerin İsrail ile ilişkilerinde 7 Ekim öncesine kıyasla daha fazla parametreyi göz önünde bulundurmaları gerektiğini belirten Köse, "Aksa Tufanı" operasyonunun üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen çatışmanın bölgesel savaşa dönüşme ihtimalinin her zamankinden daha fazla olduğunu vurguladı.

Bölgesel savaşın bazı sistematik gerilimleri tetikleyebileceğine dikkati çeken Köse, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Çok kritik bir dönüm noktasındayız. Eğer İran'a çok daha kapsamlı bir askeri müdahale yapılacak olursa İsrail tarafından ABD'nin de bu savaşa sürüklenme ihtimali söz konusu olur. ABD'nin sürüklendiği bir ortamda, Rusya ve Çin de böylesi bir gerilime tarafsız kalamazlar. Dolayısıyla şu anda bölgesel bir çatışma gibi görülen bu çatışma, çok farklı bir noktaya evrilebilir."

{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }