Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni Hayata Geçiriyoruz"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitim-öğretim süreçlerinde Türkiye'ye özgü, yeni bir eğitim modelini hayata geçireceklerini açıkladı. Bu modelin temel referanslarını uluslararası eğitim parametreleri ile Türkiye'nin toplumsal yapısının ana unsurlarının oluşturduğunu belirten Tekin, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ile çocukların değerlerimize sahip çıkan erdemli bireyler olarak yetişmelerini hedeflediklerini söyledi.

Yeni Eğitim Modeli: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından parti genel merkezinde düzenlenen 'İnsan Hakları Eğitim Programı'na katıldı. Burada yaptığı konuşmada Tekin, Türkiye'nin eğitimde kendi modelini oluşturma sürecini anlattı. Yaklaşık 10 yıl önce bu süreci başlattıklarını ifade eden Tekin, OECD başta olmak üzere uluslararası eğitimle ilgili yapıların temel parametrelerini aldıklarını ve Türkiye'nin toplumsal yapısının ana referanslarıyla harmanladıklarını belirtti.

"Bizim toplumsal yapımızın ana referansları, toplumun eğitimden beklentilerini, çocuklarımızın değerlerimize sahip çıkan erdemli birer birey olarak yetişmesini istiyoruz. Biz de programlarımıza bunu yerleştirdik ve adını da 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' dedik" dedi. Bu modelin 2024-2025 eğitim-öğretim yılının başından itibaren her kademenin ilk sınıfında uygulanmaya başlanacağını duyurdu.

Eğitimde Fırsat Eşitliği ve Demokratikleşme

Bakan Tekin, konuşmasında eğitimde fırsat eşitliği ve demokratikleşme konusuna da değindi. Ülkelerin genel bütçelerinden eğitime ayırdıkları payın demokratikleşmenin göstergesi olduğunu belirten Tekin, AK Parti iktidarları döneminde genel bütçeden en yüksek payın sürekli olarak eğitime ayrıldığını vurguladı. 2002 yılında 540 bin olan öğretmen sayısının bugün 1 milyon 200 bine ulaştığını, 2002 yılında 43 bin olan okul sayısının ise şu an 74 bine çıktığını belirtti. Ayrıca, derslik başına düşen öğrenci sayısının 2002 yılında 36 iken bugün 23'e, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ise 28'den 16'ya düştüğünü ifade etti.

"Bu rakamların Türkiye'ye ait olduğunu ifade etmezsek, yani ülkenin ismini kapatarak anlatsak mesela, '20 yılda derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı yarı yarıya azaltılmış' denilse o ülkede, 'Eğitim devrimi yapıldı' diye eğitim bilimleri kitaplarında ve fakültelerinde ders diye okutulur. Ama maalesef bu konuda yaptıklarımızı anlatmak konusunda başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz" dedi.

Azınlık Hakları ve Eğitim Özgürlüğü

Bakan Tekin, konuşmasında azınlık haklarına ve eğitim özgürlüğüne de değindi. 28 Şubat mağduru öğretmenlerin tamamının öğretmenlik mesleğine geri döndüğünü ve okullardaki ibadet alanları sorunlarının çözüldüğünü belirtti. Türkiye'nin çok kültürlü yapısının bir imparatorluk bakiyesi olduğunu ve Lozan Antlaşması ile güvence altına alınan azınlık haklarının korunduğunu söyledi. Ermeni, Musevi ve Rum okullarının kendi müfredatlarını uygulama özgürlüğüne sahip olduklarını belirten Tekin, "Birçok ülkede kendi okulumuzu açamazken kendi ülkemizde azınlıklarla ilgili her türlü özgürlükleri tanımış durumdayız" dedi.

Kendi Modelimizi Üretmeliyiz

Türkiye'nin her alanda kendi modelini üretmesi gerektiğini vurgulayan Tekin, "Türkiye, artık hükümet sistemi başta olmak üzere her konuda kendi modelini üretebilir, üretmek zorunda. Mesela Finlandiya'daki bir veli çocuğunun sokakta ezbere İstiklal Marşı'nı okumasını beklemez ama benim toplumumda insanlar çocuklarının belli toplumsal değerleri edinmesini beklerler. Dolayısıyla biz herhangi bir ülkenin modelini tamamen transfer ettiğimizde kendimize özgü hususları oraya ekleyememiş oluruz" dedi. Türkiye'nin eğitimde iddialı bir ülke haline gelmesi ve önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefi doğrultusunda yepyeni bir eğitim modeli ile sahaya çıkmaları gerektiğini söyledi.

Cumhuriyet Tarihi ve Müfredat Çalışmaları

Bakan Tekin, sunumun ardından katılımcıların sorularını da yanıtladı. Türkiye'nin darbe ve vesayetle mücadelesine ilişkin müfredat çalışmaları olup olmadığı sorusuna yanıt olarak, İnkılap Tarihi dersinin içeriğini değiştirerek Cumhuriyet Tarihi dersine dönüştürdüklerini açıkladı. "27 Mayıs da var, 12 Mart da var, 12 Eylül de var, 28 Şubat da var, 15 Temmuz da var. Dolayısıyla bu demokrasiye sahip çıkma bilincini çocuklarımıza vermek istiyoruz" dedi. CHP'nin bu çalışmalara karşı çıkmasına da değinen Tekin, "Çünkü ben mesela 27 Mayıs'a 'darbe' diyorum. Onlar ne diyorlar? 'Devrim' diyorlar. Hatta dönemin başbakanı yani darbeden sonra hükümeti kuran İsmet İnönü'nün başbakanlığı döneminde 'Ak Devrim' diye kitap basmış. Şimdi dolayısıyla onların parametreleriyle bizimkiler çok farklı, aynı şey laiklik için de geçerli" dedi. CHP'nin laiklik anlayışıyla kendi anlayışlarının farklı olduğunu belirten Tekin, müfredatlarının dini inanç ve ibadet hürriyetini garanti altına aldığını ve insanların inançlarına saygı gösterilmesi anlamında dört dörtlük olduğunu savundu.

Bakan Yusuf Tekin’den öğrencilere ücretsiz öğle yemeği açıklaması Bakan Yusuf Tekin’den öğrencilere ücretsiz öğle yemeği açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıklamaları, Türkiye'nin eğitimde kendi modelini oluşturma çabalarını ve bu modelin temel unsurlarını gözler önüne seriyor. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ile Türkiye'nin eğitimde kendi yolunu çizme kararlılığını vurgulayan Tekin, fırsat eşitliği ve demokratikleşme alanındaki gelişmeleri de ayrıntılarıyla aktarıyor. Azınlık hakları ve eğitim özgürlüğü konusundaki kararlılıklarını da belirten Tekin, Türkiye'nin her alanda kendi modelini üretmesi gerektiğini savunuyor. Cumhuriyet Tarihi müfredatı ve demokrasi bilinci konusunda yapılan çalışmaları da açıklayan Tekin, CHP'nin eleştirilerine yanıt vererek müfredatlarının laiklik ve dini inanç hürriyeti konularında dört dörtlük olduğunu ifade ediyor.