Hazreti Süleyman dervişi çağırıp kuşun kendisinden şikayetçi olduğunu, kanadını neden kırdığını sorar. Tabi Derviş kendini savunur; kuşu avlamak istediğini, kuşun kendisinden kaçmadığını, yanına kadar gittiğinde bile de kaçmayınca üzerine atladığını ve o esnanda da kuşun kanadının kırıldığını söyler.
Hz. Süleyman kuşa döner; “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?” der
Kuş da kendini savunur;
“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hz.Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini, Derviş’in kolunun kırılmasını emreder.
Ama kuş bu karara itiraz eder; manidar bir talepte bulunur;
“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”
Hırka temsiline dair aklıma camiamızın içinde bulunduğu durum geldi. Sendikal çalışmalar kapsamında tabi camiamızın sendikalardan beklentileri, tercih sebepleri gibi konularda da görüşler alıyoruz.
Çokça da Derviş gördük; milli, manevi, kurucu değerler hırkasını giyip bu değerlere uygun davranmayan.
Sorguluyor insan; hangi değer haksızlık yapmayı hoş görür? Haksızlığa karşı susmayı, haksızlığı gözdağı olarak kullanmayı. Olmayan şeyi var gibi göstermeyi?
Kimi hırka sırtında, hırkanın altında olmaması gerekenler bir kambur, diğerleri hırka giyme sırası bekliyor. Hırkayı giyen Derviş, kolu kanadı kırılanlar malum
İnsandır, doğal olarak Dervişleri önce hırkalarından tanırlar, içine bakmazlar. Hürmetleri vardır çünkü bu makama. Bir Hırka yeter samimiyetlerine.
Ama işler böyle yürümemiş maalesef. Artık hırka bir hakedişin sonunda değil, başlangıcında giyilir olmuş. Hırkayı giyen hak etmeye başlamış. Hırka değiştirmemiş insanı.
İçi boş hırkanın ne giyene ne de hürmet edene bir faydası yoktur aslında. Kuş olup konuşmak lazım. Hem kendi geleceğini hem de başka kuşların geleceğini korumak lazım.
Ve bu hırka aldatmasın artık, içindekine bir bakın. Zorlanmazsınız aslında, testi içindekini sızdırırmış. Görmek için çok uğraşmayacaksınız yani, bakmanız yeterli.
Kuşun konuşması, camianın nizama girmesi temennisiyle…
Gülay ÇETKİN
Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi