7 yıl önce Cizre’ye ilk geldiğimde,
olayların izleri, kentin maddi manevi suretine yansımış durumdaydı.
İlçedeki bütün askeri araçlar zırhlı, güvenlik birimleri 24 saat tam teçhizatlıydı.
İlçeye giriş, çıkış ve birkaç önemli nokta olmak üzere belirli bölgelerde sürekli kimlik taraması yapılıyordu.
Yaşam, zaman ilerledikçe süratle normale döndü.
***
Yeni binalar, mekanlar, yollar, parklar, köprüler, mesire alanları, alt yapı çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.
Merkezden çevreye yayılan bir yapılanma ve onarım hâkim olması hasebiyle bazı mahallelerde alt yapı sorunları hakim ama onlarda çözülecektir.
Sıfırdan bir onarıma gidilmesine rağmen çok hızlı bir gelişim sürecine tanık oluyoruz.
Küllerinden yeniden doğan bir ilçede kısa sürede gerçekleştirilen bu çalışmalara şahit olmak hayranlık verici.
Tamamlanan projelerle kentin çehresi/algısı/imajı değişiyor.
İlçede uzun zamandır görülmemiş huzur ve refah hâkim.
Cizre ve Dicle manzarasıyla Seyir Terası, tüm ışıltısıyla yeni Cizre Köprüsü, nehre nazır mesire alanları ve parkları kentin silüetine eşsiz bir değer kattı.
Tarihi yapılarda ise restore çalışmaları devam ediyor.
Dicle nehri ilçenin adeta can damarı, kalbi, aldığı nefes…
İnsanlar yaşamaktan keyif alırcasına geç saatlere kadar sokakta.
Sanat Sokağının sakinleri orta yaş ve üstü.
Dicle kıyıları gençlerle dolu.
Karpuz çekirdeği, milli çerez.
Şahsına münhasır limonataları, milli içecek.
Passat, millli araba.
Sınır ticareti hat safhada.
Büyüklüğü ve imkanları ile batının birçok ili ve ilçesine göre gelişmiş bir ilçe.
Nüfus 150 bini aşmış durumda.
Halk çok sıcak.
Misafirperverlik harikulade.
***
Eksikleri yok mu?
Elbette var.
Çevre bilinci eksikliği hasebiyle etrafa atılan çöpler…
Kavurucu sıcaklarda altına sığınacak ağaç yoksunluğu…
Halkın nefes aldığı parklarda çözülmemiş lağım kokusu…
Ve oksijen yerine toz solunan çöl havası…
Tarihi ve kültürel dokusuna yakışır daha yaşanılabilir bir Cizre için bu sorunlara acil neşter vurulmalı.
***
Ve çocuklar….
Pırıl pırıl,
Ter temiz,
O kadar güzel yürekleri var ki.
Bir tebesssümleri dahi günün mutlu geçmesi ve mesleğe olan tutkuyu perçimlemesi için yeterli.
AB PİCTES Projesi kapsamında Suriyeli öğrencilerime Türkçe öğretirken de aynı his ve düşünceye kapılmıştım.
Dil, inanç, kimlik fark etmiyor.
Çocuk her yerde çocuk, yüreği, zihni tertemiz…
***
Charles Baudelaire “her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir” der; fakat NBC’nin Kuru Otlar Üstüne filminde Nuray’ın Samet’te söylediği o meşhur replikteki gibi:
“insan nereye giderse kendini de götürür”
Cizre’ye önyargısız, büyük bir sevinç ve merak duygusu ile tek başıma gelmiştim.
Güzel dostluklar ve anılarla gidiyorum.
Hayat arkadaşım/yoldaşım ve küçük meleğimle birlikte…
Eğitimci Yazar Mehmet GÜLER