Bu sorunun cevabı bakanların başarısını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serecektir.
35 yıllık meslek hayatında, eğitim sistemimizde gördüğüm birkaç önemli değişiklik olmuştur. Onların da tamamına yakını eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dönemindedir. Bunlardan biri yeni öğretim programlarıdır. 1968 yılından itibaren uygulamaya başlanan öğretim programlarının tamamı 2004 yılında Bakan Hüseyin Çelik tarafından yenilenmiştir.
Bu yenileme sürecinde programın içeriğinde ve hedeflerinde gerçek anlamda değişiklikler yapılmıştır. Eleştiren, sorgulayan, problem çözen , empati kurabilen insan yetiştirme hedefi ilk kez tüm programların ortak hedefi haline getirilmiştir.
Bundan sonraki bakanlar program değişikliği yaptıklarını iddia etseler de bu evrensel hedefler değiştirilmemiş değişiklikler küçük çaplı konu veya kavram değişikliğinden ibaret olmuştur.
Yine o dönemde tüm okullara bilgisayar verilmesi, bakanlık yazışma ve dosyalama sistemlerinde dijital dönüşüm çalışmaları yapılması, e-okul sistemine geçilmesi, okullara kayıtta adrese dayalı otomatik kayıt sistemine geçilmesi, ilkokul ve ortaokul haftalık ders saatlerinin ve çizelgelerinin yeniden düzenlenmesi gibi önemli çalışmalar yapılmıştır ve bunlar halen devam etmektedir.
Devam eden kötü uygulamalar da vardır. Örneğin Bakan Ömer DİNÇER’in Bakanlık merkez teşkilatını darmadağın etmesi, bürokratların tamamına yakınını görevden alması ondan sonrada her bakanın kendinden önceki bakanın kadrosunu görevden aldığı bir kötü uygulama olarak devam etmektedir.
Nimet ÇUBUKÇU, Nabi AVCI, İsmet YILMAZ gibi bakanlardan arda kalan bir uygulama hatırlamıyorum bile…
Hatta herkesin umut bağladığı Ziya SELÇUK’tan bile arda kalan tek uygulama okul zilindeki değişiklik olmuştur. 2023 Eğitim Vizyonu belgesini hatırlayan bile yoktur. Atölyeler, öğretmen destek noktaları, akademik danışmanlık vs. tümü anılarda yerine almıştır.
Eğitim sisteminde gerçek bir değişiklik yapılması için bakanların hatta hükümetlerin değiştiremeyeceği milli bir eğitim politikası belgesinin TBMM’de kabul edilmesi ve bunun icraata konulması gerekir.
Aslında değişim için ihtiyacımız olan şey öyle meçhul, yeni keşfedilmesi gereken bir şey değildir. Tüm eğitimcilerin en iyi şekilde bildiği dört husus vardır.
Eğitim sisteminin başarılı olması için ilk şart nitelikli öğretmendir. Bu yüzden öğretmen yetiştirme sistemi baştan sona yeniden kurgulanmalıdır.
Mevcut öğretmenlerin de değişimi sağlanmalıdır. Eğitim sisteminde yapılacak bir değişikliğin başarılı olabilmesi için öncelikle öğretmenlerin bu değişikliğe ikna edilip bu konuda desteklerinin alınması gerekir.
Yapmış olduğum ankete göre öğretmenlerin yüzde sekseni yeni yapılan program değişikliğine karşı çıkmaktadır. Hatta yapılan değişikliği okumadan karşı çıkmaktadırlar. Hal böyleyken eğitim öğretim programlarını değiştirerek öğretmenlerin onu uygulamasını beklemek boşa kürek çekmektir.
2018 yılında programa yerleştirilen kök değerler hakkında öğretmenlere uyguladığım anketlerde öğretmenlerin yüzde 85'inin programa giren kök değerler hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı ortaya çıkmıştır.
Özetle öğretmenlerin karşı çıktığı hatta okumaya bile tenezzül etmediği değişiklikler yapılarak eğitim sisteminde önemli işler başarıldığının zannedilmesi büyük bir yanılgıdır. O yüzden ilk şart taşın altına elini koyacak nitelikli öğretmenler olmasıdır.
İkincisi eğitim programlarıdır ki bu programlar toplumsal ihtiyaçlara ve çağdaş gelişmelere uygun olarak hazırlanmış, tüm öğretmenlerin hevesle uygulamaya çalıştığı programlar olmalıdır.
Bir başka konu bilinçli velidir. Erken çocukluk eğitiminden başlayan eğitim süreci için ailelerin pedagojik anlamda bilinçlendirilmesi önemlidir.
Son şart ise fiziki koşullardır. Çağın gereklerine uygun yeni okul projeleri geliştirilip okul bahçeleri, atölyeler bu gereklere uygun olarak tasarlanmalı; yeni bir okul dizaynı yeni bir okul anlayışı inşa edilmelidir.
Bu 4 koşul sağlandığında eğitimin her çağda her dönemde başarısını sürdürmesi mümkündür.
Öğretmeni, okulu, veliyi hiç değiştirmeden program üzerinde 3-5 kazanım ve kavram değişikliği yaparak eğitimde başarı elde edeceğini zannedenler mutlaka hayal kırıklığı yaşayacaklardır.
Doğan Ceylan