Özellikle dezavantajlı gruplara yönelik kursların işleyişini hedef alan düzenlemeler, eğitimde fırsat eşitliğini baltalarken hem öğretmenleri hem de kursiyerleri mağdur ediyor. Yönetmelikteki çelişkiler, sistemin temel işleyişine zarar verecek nitelikte.
Yeni düzenlemede, her tür kursun açılabilmesi için en az 12 kişilik bir grup şartı getirilirken, dezavantajlı gruplar için bu şart aranmayacağı belirtilmiştir. Ancak hemen ardından, bu kursların yalnızca Eylül, Ocak, Nisan ve Temmuz aylarının ilk 10 günü içerisinde açılabileceği ifade edilmiştir. Bu çelişki, özellikle dezavantajlı gruplara eğitim götürmeyi neredeyse imkânsız hale getiriyor. Örneğin, 12 kişiden fazla kursiyer bulunmasına rağmen, belirlenen aylar dışında kurs açılamayacak. Böyle bir sınırlama, hem fırsat eşitliğini zedeliyor hem de dezavantajlı grupları eğitim hakkından mahrum bırakıyor.
Kime Hizmet Ediyor?
Okuma yazma kurslarından tutuklu ve hükümlülere, hastanelerde yatarak tedavi gören bireylerden madde bağımlılarına kadar geniş bir yelpazede kurslar düzenleyen halk eğitim merkezleri, bu düzenlemeyle ne yazık ki sistemin dışına itiliyor. Dezavantajlı gruplar için açılan kurslar, bugüne kadar öğrenci sayısı koşulu olmaksızın tek bir kişiyle bile yürütülebiliyordu. Bu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması adına büyük bir kazanımdı. Ancak yeni yönetmelik, bu kursların sürekliliğini ve esnekliğini ortadan kaldırıyor.
Örneğin, Ocak ayında başlayan bir kurs modülü ortalama 2,5 ila 3 ay sürerken, bu kurs Nisan ayında tamamlanıyor. Ancak yönetmelik gereği, Nisan ayının ilk 10 gününden sonra yeni bir kurs açılamıyor. Bu durum, öğretmenlerin uzun süre boyunca maaş karşılıklarını dolduramayacağı gibi, kurs bekleyen öğrencilerin de hizmetten mahrum kalmasına yol açıyor. Sonuç olarak, hem öğretmenler hem de öğrenciler mağdur ediliyor; devlet ise kaynaklarını verimli kullanamıyor.
Kaos Kaçınılmaz
Bu düzenleme, halk eğitim merkezlerinde çalışan öğretmenler arasında büyük bir huzursuzluk yaratmış durumda. Eğitimde esneklik ve ihtiyaç odaklı çözümler geliştirilmediği sürece, böyle düzenlemelerin yalnızca sistemi tıkayacağı ve eğitim süreçlerini aksatacağı açıktır. Özellikle dezavantajlı gruplara yönelik kursların açılmasına getirilen zaman sınırlaması, bu bireylerin eğitim hakkını engellemektedir. Eğitim, ihtiyaçlara göre şekillenmesi gereken bir alandır; katı ve işlevsiz kurallar, ancak kaosa yol açar.
Milli Eğitim Bakanlığı’na Çağrı
Milli Eğitim Bakanlığı, bu düzenlemelerin gerekçesini kamuoyuna açıklamalı ve yaşanan mağduriyetleri giderecek adımlar atmalıdır. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadan, halk eğitimi gibi önemli bir alanı sınırlayan kararlar, yalnızca dezavantajlı bireylerin değil, tüm toplumun geleceğini etkileyecektir.
Halk eğitim merkezlerinde esneklik sağlanması, öğretmenlerin daha verimli çalışması ve öğrencilerin ihtiyaçlarına zamanında cevap verilmesi için bu sınırlamaların acilen gözden geçirilmesi gerekmektedir. Eğitimde fırsat eşitliği, sadece bir ilke değil, toplumsal kalkınmanın temel taşıdır. Bu anlayışla hareket edilmediği sürece, yapılan düzenlemeler yalnızca sistemin altını oyan birer engel olarak kalacaktır.
Emrah HOPALI
Eğitim Gücü Sen Samsun İl temsilcisi