14229,41%0,33
42,80% 0,17
50,14% -0,07
5972,47% 0,30
9632,85% 0,24
Türkiye’nin eğitim sisteminde taşları yerinden oynatacak yeni bir dönem kapıda. Öğretmen adaylarının mesleğe adım atma süreçlerini baştan aşağı değiştiren düzenlemeyle birlikte, eğitim fakültesi mezunları için artık diplomadan daha fazlası gerekecek. İşte Milli Eğitim Akademisi ile gelen yeni hazırlık süreci ve sektördeki yankıları hakkında merak edilen tüm detaylar.
Yeni düzenlemeye göre, üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmen adayları, doğrudan sınıfa girmek yerine 12 ay sürecek yoğun bir hazırlık eğitimine tabi tutulacak. Bu uygulama, öğretmenlik diplomasına sahip adayların ikinci bir yetiştirme evresine girmesi anlamına geliyor.
Dünya genelindeki örneklerle kıyaslandığında, mesleğe geçiş süresini uzatan bu modelin sadece Türkiye’de uygulanması, eğitim çevrelerinde "öngörülebilirlik" ve "fakülte eğitiminin işlevselliği" konularında tartışmaları da beraberinde getirdi.
Türk Eğitim Derneği'nin (TED) hazırladığı kapsamlı rapor, Türkiye'nin yeni sistemini dünyanın önde gelen eğitim modelleriyle kıyaslıyor:
Finlandiya ve Estonya: Bu ülkeler öğretmen yetiştirme yetkisini az sayıda üniversiteye vererek, en baştan "nitelik odaklı" bir seçim yapıyor.
Almanya ve Japonya: Mesleğe kabul aşamasında çok kademeli sınavlar ve sıkı performans ölçümleriyle güçlü bir eleme mekanizması işletiliyor.
Güney Kore: Hem üniversiteye girişte hem de profesyonel hayata geçişte dünyanın en titiz değerlendirme süreçlerinden birini uyguluyor.
Türkiye'de ise ihtiyacın çok üzerinde bir aday havuzunun oluşması, sistemi nitelikten ziyade nicelik odaklı bir çıkmaza sürüklüyor.
Veriler, öğretmenlik hayali kuran gençlerin karşı karşıya olduğu zor tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor. Şu an eğitim fakültelerinde 184.584 öğrenci eğitimine devam ederken, her yıl yaklaşık 40 bin yeni mezun iş gücü piyasasına katılıyor. Ancak uzmanlar, önümüzdeki yıllarda yıllık atama sayılarının 6 bin ile 8 bin arasında kalacağını öngörüyor. Kontrolsüz şekilde verilen pedagojik formasyon eğitimleri ise bu yığılmayı daha da derinleştiriyor.
Sistemin en çok eleştirilen noktalarından biri de "başarı sıralaması" kriterindeki farklılıklar. Eğitim fakültelerine girmek için gereken 300 bin barajı önemli bir kalite filtresi oluştururken, pedagojik formasyon alan diğer lisans mezunlarında bu şartın aranmaması "çifte standart" tartışmalarına yol açıyor. Uzmanlar, nitelik kaybını önlemek adına Akademi’ye girişte tüm adaylar için aynı başarı sıralaması koşulunun getirilmesi gerektiğini savunuyor.
Atanma şansı azalan binlerce öğretmen adayı için ekonomik ve sosyolojik çözümler üretilmesi şart görünüyor. Uzmanlar, bu adayların farklı sektörlerde istihdam edilebilmesi için ulusal ölçekte "yeniden beceri kazandırma" (reskilling) ve "yetkinlik geliştirme" (upskilling) programlarının acilen tasarlanması gerektiğini vurguluyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.