11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2025-2026 eğitim-öğretim yılıyla birlikte sınav sisteminde köklü bir değişikliğe gidiyor. Artık ilkokullardan başlayarak süreç odaklı ve gelişimci bir ölçme-değerlendirme yaklaşımı benimsenecek. Bu yeni düzenleme, öğrencilerin sadece sınav notlarına değil, aynı zamanda akademik ve sosyal gelişimlerine odaklanarak, daha bütüncül bir değerlendirme modeli sunmayı hedefliyor.
MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan resmi yazıyla duyurulan yenilikler, eğitimin temel dinamiklerini değiştirecek nitelikte. İlkokullarda artık yazılı sınavlar tamamen kaldırılıyor ve yerini öğrenci gelişim dosyaları ile raporları alıyor. Bu dosyalar, öğrencilerin performansını düzenli olarak izlemek için kullanılacak. Özellikle dil becerilerinin geliştirilmesi adına dinleme, konuşma, okuma ve yazma etkinliklerine daha fazla ağırlık verilecek.
Yeni sistemle birlikte ortak sınav uygulamalarında da önemli düzenlemeler yapıldı. Aynı sınıf düzeyindeki birden fazla şube, ortak sınavları aynı gün ve aynı saatte gerçekleştirecek. Bir günde yapılacak sınav sayısı en fazla iki ile sınırlandırılacak. Sınav soruları, il veya ders zümreleri tarafından hazırlanan konu soru dağılım tablolarına uygun olarak titizlikle hazırlanacak.
Özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler için ise değerlendirme süreci, onların bireysel ihtiyaçlarına göre belirlenen Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) doğrultusunda yürütülecek.
Yeni sistem, sadece not vermeye değil, bireysel geri bildirime ve eksik öğrenmelerin telafisine odaklanıyor. Sınavların ardından öğrenci cevap kâğıtları kendilerine gösterilecek ve öğretmenler tarafından eksik öğrenmelere ilişkin notlaralınacak. Bu sayede her öğrenciye özel geri bildirimler sağlanacak ve eksiklerin giderilmesi için analizler yapılacak. Bu yaklaşım, okullar veya sınıflar arasında karşılaştırmalı veri paylaşımını ortadan kaldırarak, tüm odağı öğrencinin kendi gelişimine yöneltiyor.
Bu yenilikler, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, eğitimde daha adil ve öğrenci merkezli bir yaklaşımın ilk adımları olarak görülüyor.