11189,50%1,65
42,55% 0,07
49,50% 0,01
5734,37% -0,20
9297,33% 0,17
Ankara merkezli sahte diploma soruşturmasında devletin dijital altyapısına yönelik büyük bir sızma ortaya çıktı. Uyuşturucu satıcısı bir çete üyesi, sahte e-imza ile Emniyet'te başkomiser gibi davrandı. Soruşturma, kamu kurumlarının dijital güvenliğini tehdit eden karmaşık bir sahtecilik ağını gözler önüne serdi. Türkiye'yi sarsan sahte diploma soruşturması, kamuoyuna yansıyan her yeni detayla birlikte daha da derinleşiyor. Ankara merkezli soruşturmada, çetenin sadece sahte belge düzenlemekle kalmadığı, aynı zamanda devlet kurumlarının dijital altyapısını da manipüle ettiği ortaya çıktı. Skandalın en çarpıcı yönü ise, ortaokul mezunu bir uyuşturucu satıcısının, sahte e-imzalarla kendini Emniyet'te başkomiser olarak tanıtması oldu. İşte lüks bir akademide örgütlenen çetenin akıl almaz işleyişi ve korkutucu bağlantıları...
Şok Eden Sahte Diploma Çetesi: Torbacı Kendini Emniyette Başkomiser Yaptı İddiası!
Ankara merkezli olarak yürütülen ve kamuoyunda "sahte diploma çetesi" olarak bilinen büyük soruşturmada, örgütün devletin en kritik noktalarına nasıl sızdığına dair çarpıcı iddialar gün yüzüne çıkmaya başladı. Soruşturma dosyasına giren ifadeler ve deliller, bu suç şebekesinin yalnızca sahte belge üretmekle yetinmediğini, aynı zamanda devlet kurumlarının dijital altyapısını istismar ederek karmaşık bir yolsuzluk ağı kurduğunu gösteriyor.
Çetenin faaliyetlerini yürüttüğü merkez, Ankara Ulus'ta bulunan Tuzem Akademi adlı eğitim kurumu olarak belirlendi. Örgüt üyelerinden Mıhyeddin Yakışır'ın savcılığa verdiği ifadede, bu yapının iç yüzü tüm çıplaklığıyla anlatıldı: "Ulus’taki Tuzem Akademi, çok lüks, adeta bir konak gibiydi. İçinde server odası, toplantı salonu ve çok sayıda bilgisayar vardı. Tüm kirli işler burada yürütülüyordu."
Akademi'nin sahibi olan Zeynep Karacan da tutuklanan isimler arasında yer aldı. Karacan'ın ifadesinde, çetenin dijital işlerini yürüten ve bir hacker olduğu iddia edilen Gökay Celal Gülen'den bahsedildi. Gülen'in, akademinin alt katını adeta bir dijital operasyon merkezine dönüştürdüğü belirtildi.
Soruşturmanın en akıl almaz ayrıntılarından biri, 29 yaşındaki Mıhyeddin Yakışır'ın hikayesi oldu. Ortaokul mezunu olan ve Adana'da uyuşturucu satıcılığı suçundan kaydı bulunan Yakışır, çete aracılığıyla sahte lise diploması ve e-imza temin etti.
İddialara göre Yakışır, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı'nda görevli gerçek bir başkomisere ait bilgileri kullanarak, kendini sahte bir başkomiser olarak tanıttı. Bu durum, çetenin sahtecilik ve kimlik taklidi konusunda ne kadar ileri gittiğini gözler önüne serdi.
Yakışır'ın dijital cihazlarında yapılan incelemede, çok sayıda kamu kurumuna ait resmi e-imza verilerine ulaşıldı. Ele geçirilen e-imzaların sahipleri arasında, Gazi Üniversitesi, YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) gibi kritik kurumların üst düzey yöneticileri ve daire başkanları yer alıyor.
Bu sahte e-imzalarla, aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin atamasının yapıldığı, çok sayıda sahte diploma ve sertifika düzenlendiği tespit edildi. Soruşturmanın, devletin sistemindeki zaafları nasıl ortaya çıkardığı da dikkat çekti.
Soruşturmanın en önemli isimlerinden biri olan örgüt lideri Ziya Kadiroğlu'nun geçmişi de skandalın boyutunu gözler önüne seriyor. Kadiroğlu'nun ifadesinde, 2010-2016 yılları arasında KPSS çetesi kapsamında örgüt lideri olarak yargılandığı, sınavlara joker aday soktuğu ve soru temin ettiği yönünde iddialarla işlem yapıldığı bilgisi yer aldı.
Yetkililer, olayın çok yönlü soruşturulduğunu, kapsamlı bir dijital ağla devlet sisteminin delik deşik edildiğini ve yeni gözaltıların gündemde olduğunu bildirdi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.