Bugün, 8 Kasım 2025 Cumartesi
10924,53%-1,34
42,20% 0,24
48,86% 0,30
5429,94% 0,77
9007,06% 0,59
Öğretmenlik Meslek Kanunu’na eklenen yeni maddeler, öğretmenlerin güvenliğini güçlendiriyor ve mesleğe yönelik saldırılara caydırıcı cezalar getiriyor.
Son dönemde artış gösteren öğretmene yönelik şiddet vakaları, Millî Eğitim Bakanlığı'nı (MEB) köklü bir yasal düzenlemeye sevk etti. Öğretmenlik Meslek Kanunu'na (ÖMK) eklenen caydırıcı maddelerle, şiddet uygulayanlara verilecek cezalarda erteleme veya indirim yapılmayacak. Ayrıca, bu tür davaların yargı süreçleri öncelikli hale getirilirken, faillerin tutuklu yargılanma ihtimali güçlendi. Eğitimciler, yasal güvencelerin yanı sıra, okullara kalıcı güvenlik görevlisi atanması yönündeki taleplerini de yineledi.
Öğretmene Şiddet Artınca MEB Harekete Geçti: Yeni Yasada Erteleme ve İndirim Yok!
Son aylarda Türkiye genelinde artış gösteren öğretmenlere yönelik şiddet olayları, eğitim camiasında büyük bir endişe yarattı.
Okullarda yaşanan bu olaylar, yalnızca bireysel birer vaka değil; aynı zamanda toplumun öğretmene ve eğitime bakışını sorgulatacak boyuta ulaştı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu tabloya kayıtsız kalmadı ve öğretmenlerin güvenliğini güçlendirmek amacıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda (ÖMK) köklü değişiklikler yaptı.
Yeni yasal düzenleme, öğretmene yönelik saldırı, tehdit, hakaret veya psikolojik şiddet gibi tüm eylemleri kapsıyor.
Bu suçlarda cezalar artırımlı uygulanacak; erteleme, indirim veya para cezasına çevrilme imkânı tamamen kaldırıldı.
Yani artık bir veli, öğrenci ya da herhangi bir kişi öğretmene saldırdığında, “cezası ertelenir”, “para cezası öder kurtulur” dönemi resmen sona erdi.
Son dönemde yaşanan olaylar, kamuoyunda büyük tepki toplamıştı.
Örneğin geçtiğimiz aylarda bir öğretmen, öğrencisine not verdiği gerekçesiyle velinin saldırısına uğramış; sınıfın ortasında tokat ve yumruklarla darp edilmişti.
Benzer şekilde bir başka şehirde, bir öğretmen öğrenciye disiplin uyarısı yaptığı için sokak ortasında veliler tarafından saldırıya uğramış, olayın görüntüleri kısa sürede sosyal medyada gündem olmuştu.
Bu tür olayların peş peşe yaşanması üzerine, öğretmen sendikaları ve eğitim platformları uzun süredir “öğretmene şiddete karşı özel koruma yasası” talep ediyordu.
MEB’in hazırladığı yeni düzenleme, işte bu taleplerin bir sonucu olarak yasalaştı.
Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlere karşı işlenen suçlarda özel koruma getiriyor.
Artık öğretmenlere yönelik saldırılar, “kamu görevlisine görevinden dolayı saldırı” kapsamında değerlendirilecek.
Bu da cezanın doğrudan hapisle sonuçlanacağı anlamına geliyor.
Ayrıca, öğretmene yönelik şiddet olaylarında:
Tutuklu yargılama esas olacak,
HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) uygulanamayacak,
Ceza indirimi veya erteleme yapılmayacak,
Mahkeme süreçleri öncelikli dosya olarak ele alınacak.
Yani artık öğretmene saldıran bir kişi, aynı gün gözaltına alınıp kısa sürede cezaevine gönderilebilecek.
Geçmişte öğretmenlere yönelik şiddet davalarının yıllarca sürmesi, faillerin serbest kalması eğitimcilerde ciddi bir güvensizlik oluşturmuştu.
Yeni düzenlemeyle bu tablo değişiyor.
Öğretmene yönelik suçlar artık öncelikli yargılama kapsamına alındı.
Bu da, savcılıkların bu dosyaları bekletmeden işlem yapacağı, mahkemelerin de öncelikli duruşma günü belirleyeceği anlamına geliyor.
Böylece öğretmenler artık “adalet geç de olsa gelir mi?” kaygısı taşımayacak.
Öğretmenler, bu düzenlemeyi “gecikmiş ama yerinde bir adım” olarak değerlendiriyor.
Ancak sahadan gelen mesaj net: “Yalnızca yasa değil, güvenlik şartları da güçlendirilmeli.”
Birçok öğretmen, özellikle büyük şehirlerin kenar mahallelerinde görev yapan eğitimcilerin okul güvenliği eksikliğinden yakınıyor.
Eğitim sendikaları, her okulda kalıcı güvenlik görevlisi istihdamı, kamera sistemlerinin artırılması ve riskli bölgelerde polis devriyelerinin düzenli hale getirilmesi gerektiğini savunuyor.
Bazı öğretmenler, fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik şiddet ve mobbing konularında da yasal güvence talep ediyor.
Zira birçok eğitimci, “öğrenci velisi tarafından sürekli şikayet edilme tehdidi altında” çalıştığını dile getiriyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni düzenlemenin yalnızca bir başlangıç olduğunu açıkladı.
Bakanlık yetkilileri, ilerleyen süreçte öğretmenlerin görev yaptığı tüm eğitim kurumlarında güvenlik protokollerinin güçlendirileceğini, şiddet olaylarının en aza indirilmesi için okul-veli iş birliği ve farkındalık çalışmaları yapılacağını bildirdi.
Ayrıca öğretmenlere yönelik farkındalık kampanyaları, rehberlik çalışmaları ve veli eğitimleri de planlanıyor.
Bakanlık yetkililerinin ifadesiyle, “Eğitimcinin huzuru, eğitimin kalitesidir.”
Kamuoyu, yeni yasayı büyük destekle karşıladı.
Sosyal medya kullanıcıları, öğretmenlerin uğradığı şiddeti kınayan paylaşımlarda bulundu.
#ÖğretmeneDokunma etiketiyle yapılan paylaşımlar kısa sürede gündeme oturdu.
Veliler, öğretmenlerin yalnızca bilgi aktaran kişiler değil, toplumun temel direklerinden biri olduğunu vurguladı.
Uzmanlara göre, öğretmene saygı bilinci küçük yaşta öğrencilere kazandırılmadıkça, yasal düzenlemeler tek başına yeterli olmayacak.
Sosyologlar ve eğitim psikologları, şiddeti yalnızca bir “ceza” meselesi olarak değil, kültürel bir problem olarak değerlendiriyor.
Uzmanlara göre, okullarda öğretmen-veli-öğrenci ilişkisini güçlendiren, empati ve saygı temelli eğitim programları yaygınlaştırılmalı.
Bu bilinç yerleşmedikçe, yalnızca yasal yaptırımların yeterli olmayacağı ifade ediliyor.
Bir eğitim uzmanının sözleriyle:
“Öğretmeni koruyan yasa önemlidir ama öğretmene saygı duyan toplum daha önemlidir.”
Son yıllarda öğretmenlere yönelik şiddet olaylarının artması, eğitim sisteminde büyük bir kırılma yarattı.
Bu durum karşısında Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu (ÖMK) yeniden ele aldı ve öğretmenlerin can güvenliğini doğrudan koruyan hükümler ekledi.
Yeni düzenlemeye göre, artık öğretmene yönelik fiziksel saldırı, tehdit veya hakaret gibi eylemler, kamu görevlisine görevinden dolayı yapılan saldırı kapsamında değerlendirilecek.
Bu da öğretmene yönelen her türlü şiddetin cezasının, artırımlı hapisle sonuçlanacağı anlamına geliyor.
Ayrıca öğretmenlere karşı işlenen bu suçlarda ceza ertelemesi, para cezasına çevrilme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) gibi yasal kolaylıklar artık uygulanmayacak.
Yani fail, işlediği fiilin karşılığını doğrudan cezaevinde çekecek.
Bu gelişme, öğretmenlerin yalnızca sınıfta değil, aynı zamanda hukuk önünde de koruma altına alınması açısından tarihi bir adım olarak görülüyor.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapılan değişikliğin arkasında, son yıllarda yaşanan acı örnekler var.
Birçok öğretmen, yalnızca görevini yaptığı için veliler ya da öğrenciler tarafından saldırıya uğradı.
Geçtiğimiz yıl İstanbul’da bir öğretmen, öğrencisine düşük not verdiği gerekçesiyle veli tarafından okul bahçesinde darp edildi.
Bir başka olayda, bir öğretmen öğrenciyi disiplin kurallarına uyması için uyardığı sırada sözlü ve fiziki saldırıya maruz kaldı.
Bu olayların görüntüleri sosyal medyada milyonlarca kişi tarafından izlendi, kamu vicdanında derin yaralar bıraktı.
Bu artan şiddet dalgası, öğretmenlerin “okulda güvende olma hakkı” tartışmasını yeniden gündeme taşıdı.
Sendikalar, eğitimcilerin her geçen gün artan risk altında görev yaptığını belirterek, “öğretmene özel koruma yasası” talebinde bulundu.
MEB’in hazırladığı yeni düzenleme, bu çağrıların bir sonucu olarak yasalaştı.
Artık öğretmenlere saldıran kişiler yalnızca idari değil, doğrudan cezai yaptırımla karşılaşacak.
Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenliği yalnızca bir kamu görevi olmaktan çıkarıp, profesyonel bir meslek statüsüne yükseltiyor.
Bu kapsamda, öğretmenlerin görev tanımları, mesleki gelişim hakları, atama ve yer değiştirme süreçleri artık yasal güvence altına alınıyor.
Öğretmenlere yönelik şiddet maddesi, bu yapının merkezinde yer alıyor.
Artık öğretmen, sadece ders anlatan değil; devletin temsilcisi sıfatıyla görev yapan, saygı gören bir meslek erbabı olarak korunacak.
Kanuna göre:
Şiddet olaylarında tutuklu yargılama esas olacak,
Öğretmene yönelik hakaret, tehdit ve mobbing, meslek onuruna saldırı sayılacak,
Eğitim ortamında şiddet uygulayan kişilere kamu hizmetlerinden men cezası verilebilecek.
Böylece öğretmenin güvenliği yalnızca duvarlar arasında değil, kanun metinlerinde de kalıcı bir koruma altına alınmış oluyor.
Eğitim sendikaları ve öğretmen dernekleri, bu düzenlemeyi genel olarak olumlu karşılasa da sahadan gelen sesler dikkat çekiyor.
Birçok öğretmen, özellikle büyük şehirlerin kalabalık bölgelerinde görev yaparken ciddi güvenlik sorunları yaşadığını söylüyor.
Sendika temsilcileri, “Yasalar önemli ama sahada uygulanabilir önlemler de şart” diyerek şu talepleri öne çıkarıyor:
Her okulda kalıcı güvenlik görevlisi istihdamı,
Kamera ve alarm sistemlerinin güçlendirilmesi,
Riskli bölgelerde polis devriyelerinin artırılması,
Öğretmenlere yönelik mobbing ve psikolojik şiddet konusunda farkındalık çalışmaları yapılması.
Özellikle son dönemde dijital ortamlarda öğretmenlere yönelik hakaret ve linç girişimleri de ciddi bir sorun haline geldi.
Bu nedenle MEB, dijital mecralarda da öğretmen haklarını koruyacak yeni yönergeler üzerinde çalışıyor.
5. Toplumda Yeni Bir Dönem Başlıyor: Saygı Kültürü ve Adalet Bir Arada
MEB yetkilileri, bu düzenlemenin yalnızca bir “ceza yasası” olmadığını, aynı zamanda saygı kültürünü yeniden inşa etme hamlesi olduğunu vurguluyor.
Bakanlık, “Eğitimcinin huzuru, eğitimin kalitesidir” anlayışıyla öğretmene yönelik farkındalık ve değer kampanyaları başlatmaya hazırlanıyor.
Psikologlar ve sosyologlar da benzer görüşte:
Şiddeti ortadan kaldırmanın yolu, yalnızca cezayı artırmaktan değil; öğretmene saygı duyan bir toplum bilinci oluşturmaktan geçiyor.
Bir eğitim sosyoloğu bu durumu şöyle özetliyor:
“Öğretmeni koruyan yasa önemlidir; ama öğretmene saygı duyan bir kültür, geleceği korur.”
Öğretmenler, uzun yıllardır bekledikleri güvenli ortamın bu kez kalıcı olacağına inanmak istiyor.
Yeni yasa, adaletin yanı sıra moral de kazandırmış durumda.
Çünkü bu kez devlet, öğretmenine yalnızca “görev vererek” değil, arkasında durarak sahip çıkıyor.
Sonuç: Eğitimde Güvenli Dönem Başlıyor
Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu ile birlikte Türkiye, öğretmenlik mesleğini koruma konusunda tarihî bir adım attı.
Artık öğretmene şiddet uygulayan hiç kimse cezasız kalmayacak; yargı süreci hızlanacak, öğretmenlerin mesleki itibarı güçlenecek.
Eğitimciler, bu gelişmeyi “bir milat” olarak nitelendiriyor.
Ancak herkesin ortak beklentisi şu:
Bu yasal adımların, okullarda yeniden güven, saygı ve huzur ortamı oluşturması.
