14229,41%0,33
42,80% 0,17
50,14% -0,07
5972,47% 0,30
9632,85% 0,24
Yaz tatili yaklaşırken, eğitim camiasına ve tüm topluma önemli bir uyarı geliyor: Çocuk evlilikleri tehlikesi, özellikle okulların kapanmasıyla birlikte artış gösterebiliyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) verileri, dünya genelinde her 5 çocuktan 1'inin evlendirildiğini ortaya koyarken, bu dramın Türkiye'deki yansımaları da hala endişe verici boyutlarda. Öğretmenlerin, öğrencilerin davranışlarındaki ani değişikliklere, devamsızlıklara ve bazı dışsal işaretlere dikkat etmesi, bu riskin erken tespit edilmesinde hayati bir rol oynayabilir. 20 Haziran'da okulların kapanmasıyla birlikte, birçok çocuk için tatil değil, zorla evlendirilme riskinin arttığı tehlikeli bir dönem başlayabilir.
UNFPA'nın tahminlerine göre, gerekli önlemler alınmazsa, 2030'da 950 milyon, 2050'de ise 1,2 milyar kişinin çocuk yaşta evlendirilmiş olacağı öngörülüyor. Türkiye'de çocuk evliliği oranları her ne kadar düşüş eğiliminde olsa da, istatistikler durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. TÜİK verilerine göre, geçen yıl Türkiye'de 16-17 yaş grubunda 617 erkek ve 9 bin 354 kız çocuğu evlilik yaptı. Evlendirilen kız çocuk sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla Gaziantep (979), Şanlıurfa (800) ve Hatay (462) oldu. UNICEF'in 2021 raporuna göre ise Türkiye, 18 yaşından önce evlenen çocuk oranlarında dünya genelinde 202 ülke arasında 87. sırada yer alıyor. Üstelik bu rakamlar sadece resmi kayıtlara yansıyanlar.
Çocuk evliliklerinin önlenmesinde okul ve öğretmenlere büyük bir sorumluluk düşüyor. Özellikle son haftalar, bu riskin tespiti için kritik öneme sahip. Öğretmen Ağı, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) desteğiyle hazırladığı “Çocuk Yaşta, Erken ve/veya Zorla Evlilikler İçin Önleme ve Müdahale Rehberi” ile öğretmenlere yol gösteriyor. Rehbere göre, aşağıdaki belirtiler çocuk evliliği riskinin habercisi olabilir:
Eğitim Reformu Girişimi (ERG)'nin öğretmenlerin deneyimlerine yer verdiği araştırma, durumun vahametini daha da derinleştiriyor:
Öğretmen Ağı Eş Koordinatörü Yakup Yıldırım, öğrencilerin devamsızlıklarının ve davranışlarındaki değişimlerin dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguluyor. Yıldırım, "Öğretmenlerin öğrencileri ile kurduğu duygusal bağ ve güven ilişkisi öğrencilerin içinde bulunduğu durumu öğretmenleriyle paylaşmasına, böylece olası bir duruma erken müdahale edilmesine fırsat da tanıyor. Dolayısıyla öğrencileri dinlemek, onların söylediklerine ve dertlerine kulak kesilmek önemli" dedi.
Peki, öğretmenler böyle bir durumda ne yapmalı? Yakup Yıldırım, izlenmesi gereken yolu şu şekilde özetledi:
Risk bildiriminde çocuğun risk altında olduğunu düşündüren durumlar, suç bildiriminde ise suç şüphesine yol açan her tür veri ve bilginin detaylı bir şekilde bildirilmesi gerektiği önemle vurgulanıyor. Bu kritik süreçte öğretmenler, çocuk hakları, aile ve sosyal politikalar, eğitim sistemleri ve yasal merciler arasındaki iş birliği hayati önem taşıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.