10358,46%0,26
40,15% 0,22
47,03% 0,08
4336,36% 1,24
6897,23% 0,94
Türkiye'de memur sayısı rekor seviyelere ulaşarak 5 milyon 243 binin üzerine çıkarken, bu devasa kitlenin büyük bir bölümü 1 Ekim 2008 tarihinden sonra kamu görevine başladı. Ancak Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun'un son uyarıları, bu "yeni memurların" emeklilik döneminde ciddi hak kayıpları yaşayabileceğini ve emekli aylıklarının beklenenden çok daha düşük olabileceğini ortaya koyuyor. Bu durum, milyonlarca kamu çalışanını derinden etkileyecek bir endişe kaynağı haline geldi.
Türkiye'nin kamu sektöründeki istihdam kapasitesi son yıllarda hızla artış gösterdi. Yılın ilk çeyreğinde açıklanan verilere göre, toplam memur sayısı 5 milyon 243 bini geride bıraktı. Memurların mevcut maaşları kadar, emekliliklerinde elde edecekleri özlük hakları da büyük bir tartışma konusu. Dünya Gazetesi yazarı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, 1 Ekim 2008 tarihini bir "milat" olarak işaret ederek, bu tarihten sonra memuriyete başlayanların yaşayacağı hak kayıplarına dikkat çekiyor.
Erdursun, söz konusu tarihin, memurların birçok alandaki yasal haklarının farklılaştığı bir dönüm noktası olduğunu ve bu ayrımın, ne yazık ki çalışanın aleyhine işlediğini belirtiyor. Bu durum, gelecekte milyonlarca memurun emeklilik hayallerini şekillendirecek kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.
Özgür Erdursun, eski ve yeni memur ayrımının emekli aylığı hesaplamasındaki etkilerini detaylandırıyor:
1 Ekim 2008 Öncesi Memurlar (5434 Sayılı Yasaya Tabi): Bu tarihten önce göreve başlayan memurlar, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabidir. Onların emekli aylıkları, doğrudan derece, kademe ve ek göstergelerine göre belirlenir. Çalışırken aldıkları maaşların bir kısmının ek ödeme olması ve brüt maaşa eklenmemesi, bu grup için emekli aylığı hesaplamasında dezavantaj yaratmaz. Çünkü emekli aylığı brüt ücrete göre değil, özlük haklarına göre hesaplanır. Bu durum, eski memurların emeklilikte daha avantajlı bir konumda olmasını sağlar.
1 Ekim 2008 Sonrası Memurlar (5510 Sayılı Yasaya Tabi): 1 Ekim 2008 ve sonrasında memuriyete adım atanlar ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na tabidir. Bu gruptaki memurların emekli aylıklarında, derece, kademe ve ek göstergenin doğrudan bir etkisi bulunmaz. Emekli aylıkları, tıpkı SSK'lı ve Bağ-Kur'lu çalışanlar gibi, brüt aylıkları üzerinden hesaplanır.
Erdursun, bu durumun ciddi bir mağduriyet yarattığını vurguluyor: "Memurlar çalışırken aldıkları maaşların bir kısmı ek ödemedir ve brüt maaşa eklenmez. Bu nedenle, maaşı yüksek görünen memurların brüt ücretleri düşük kalmaktadır. 1 Ekim 2008 sonrası memuriyete başlayanların emekli aylıkları brüt ücrete göre hesaplandığından, çok düşük emekli aylıkları almak zorunda kalacaklar. Hatta bazıları, hazine desteğiyle tamamlanan en düşük emekli aylığını almak zorunda kalabilecekler."
Bu durum, yıllardır memurların SSK ve Bağ-Kur emeklilerine göre daha avantajlı olduğu emekli aylığı hesaplaması modelini 1 Ekim 2008 sonrası memurlar için ortadan kaldırıyor. Emekli aylıkları ayrım olmaksızın herkes için en alt seviyelerde birleşmeye devam edecek gibi görünüyor.
Yeni memurların hak kayıpları sadece emekli aylıklarıyla sınırlı kalmıyor. Özgür Erdursun, istifa sonrası prim ödeme ve emekli ikramiyesi konularında da önemli farklılıklara işaret ediyor:
İstifa Sonrası İsteğe Bağlı Prim: 1 Ekim 2008'den önce memur olanlar, istifa ettikten sonra 6 ay içinde başvurarak çalışmadan isteğe bağlı 4/C iştirakçisi primi ödeyebilme hakkına sahiptir. Ancak 1 Ekim 2008 ve sonrasında memur olanlar, istifa sonrasında bu 4/C iştirakçi primi ödeme hakkına sahip değiller.
Emekli İkramiyesi Darbesi: 1 Ekim 2008 öncesi memur olanlar, 10 yıllık memuriyet şartını tamamladıklarında ve memuriyetten ayrıldıktan sonra SSK ya da Bağ-Kur primi ödeyerek memuriyet dışında emekli olsalar dahi, memuriyette geçen sürelerin ikramiyesini alabiliyorlar. Buna karşılık, 1 Ekim 2008 ve sonrasında memur olanlar, memuriyetten ayrılıp başka bir statüde (SSK veya Bağ-Kur) sigortalı olurlarsa, memuriyette geçen sürelerinin ikramiyesini alamıyorlar.
Erdursun, yeni memurların büyük beklenti içinde olduğu 3600 ek göstergenin bile emekli aylıklarında önemli bir değişiklik yaratmayacağını belirtiyor: "1 Ekim 2008 ve sonrasında memur olanların talep ettikleri 3600 ek gösterge, çalışırken ya da emekli ikramiyelerinde işe yarar ancak emekli aylıklarında hiçbir işe yaramaz."
Sosyal Güvenlik Uzmanı, bu kritik bilgilerin 1 Ekim 2008 sonrası memur olanların büyük bir kısmı tarafından bilinmediğini vurguluyor. Emekli olduklarında asgari ücretle çalışan bir SSK emeklisi gibi aylık alacak olmaları, ciddi bir hayal kırıklığına yol açabilir. Özgür Erdursun, memur sendikalarının bu konuda aktif rol alarak yasal bir düzenleme için girişimde bulunmaları gerektiğini, aksi takdirde bu grubun emeklilikte büyük mağduriyetler yaşayacağını dile getiriyor. Bu durum, kamu personel rejiminde adalet arayışını bir kez daha gündeme getiriyor.