11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından sözleşmeli öğretmen atamalarında uygulanan sözlü sınav (mülakat) sistemine ilişkin yargıdan emsal niteliğinde bir karar geldi. Türk Eğitim Sen'in açtığı davada Ankara 21. İdare Mahkemesi, sınav komisyonu üyelerinin aday öğretmene neredeyse birebir aynı puanları vermesini 'hayatın olağan akışına aykırı' bularak, verilen 83,66667 mülakat puanının iptaline hükmetti.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürütülen sözleşmeli öğretmen atamalarında uygulanan sözlü sınav (mülakat) sistemi, bir kez daha yargı gündemine taşındı.
Türk Eğitim-Sen tarafından “mülakat mağduru” bir öğretmen adayı adına açılan davada, Ankara 21. İdare Mahkemesi, verilen mülakat puanının hukuka aykırı olduğuna hükmederek puanlamayı iptal etti.
Bu karar, mülakat sistemine ilişkin süregelen adil değerlendirme tartışmalarına yeni bir boyut kazandırırken, binlerce öğretmen adayı için emsal niteliği taşıyor.
Davayı inceleyen mahkeme, sınav komisyonunda yer alan üç üyenin, öğretmen adayını beş farklı kriter üzerinden değerlendirdiğini, ancak neredeyse tüm kriterlerde birebir aynı puanları verdiğini tespit etti.
Sadece bir kriterde komisyon başkanının farklı bir puan verdiği, diğer tüm değerlendirmelerin tamamen aynı olduğu ortaya çıktı.
Mahkeme kararında şu ifadeler yer aldı:
“Her komisyon üyesi, adayları bağımsız ve objektif biçimde değerlendirmekle yükümlüdür. Ancak aynı puanların verilmesi, objektif değerlendirme ilkesine aykırıdır ve hayatın olağan akışına uygun değildir.”
Bu tespit doğrultusunda mahkeme, öğretmen adayına verilen 83,66667 puanın ve bu puana yapılan itirazın reddi işleminin hukuka aykırı olduğuna karar verdi.
Bu karar, öğretmen atamalarında uzun süredir eleştirilen mülakat uygulamasını yeniden gündeme taşıdı.
Eğitim camiasında yıllardır dile getirilen “mülakatlarda objektiflik sorunu” bu kararla bir kez daha somut bir şekilde ortaya konmuş oldu.
Türk Eğitim-Sen yetkilileri, mahkeme kararını “adaletin geç de olsa tecelli ettiği” bir örnek olarak değerlendirirken, benzer durumda olan öğretmen adaylarını hukuki haklarını aramaya çağırdı.
Sendika, mülakat sisteminin kaldırılması ya da tamamen objektif, şeffaf ve kamera kayıtlı bir sisteme dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.
Eğitim hukukçularına göre bu karar, yalnızca bireysel bir davayı değil, öğretmen atama süreçlerindeki genel işleyişi de doğrudan etkileyebilir.
Zira, benzer şekilde aynı puan verilmiş adayların sonuçları da yargı denetimine açık hale geliyor.
Bu da MEB’in, önümüzdeki dönemlerde mülakat sisteminde yapısal değişiklikler yapmak zorunda kalabileceğini gösteriyor.
Uzmanlar, kararın “değerlendirme objektifliği” ilkesinin altını çizdiğini ve bundan sonra yapılacak tüm mülakatlarda puanlamanın gerekçeli ve kişiye özel olması gerektiğini belirtiyor.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı yaptığı açıklamada, “Mülakatlarda yaşanan keyfi uygulamaların önüne geçilmesi için yıllardır mücadele ediyoruz.
Bu karar, yalnızca bir adaya değil, tüm öğretmen adaylarına umut olmuştur. Artık sözlü sınavların kayıt altına alınması ve şeffaflaştırılması bir zorunluluktur.” dedi.
Sendika ayrıca, MEB’e çağrıda bulunarak, mülakat puanlamalarının gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve değerlendirme komisyonlarının denetime açık hale getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Sosyal medyada binlerce öğretmen adayı, mahkemenin kararını destekleyen paylaşımlarda bulundu.
Adaylar, “Bu karar adalete olan inancımızı tazeledi”, “Aynı puan vererek kaderimizi belirleyemezler” gibi ifadelerle duygularını dile getirdi.
Eğitim camiasında karar, “adil değerlendirme mücadelesinde kazanılmış bir zafer” olarak değerlendirildi.
Mülakatlarda adaylar, beş farklı kriter üzerinden değerlendiriliyor:
Ancak bu kriterlerin tamamında benzer puan verilmesi, objektif değerlendirme ilkesine aykırı olduğu için mahkeme tarafından geçersiz sayıldı.
Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin kararı, MEB’in öğretmen atamalarında kullandığı mülakat sistemine dair emsal nitelikte bir dönüm noktası oluşturdu.
Kararın uygulanması halinde, öğretmen adaylarına yapılan benzer puanlamaların tamamı yargısal denetime tabi hale gelecek.
Bu da hem adaylar hem de eğitim sisteminin bütünlüğü açısından daha adil, şeffaf ve denetlenebilir bir dönemin kapılarını aralayabilir.