10924,53%-1,34
42,20% 0,24
48,86% 0,30
5429,94% 0,77
9007,06% 0,59
Millî Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı bir proje okulunda görevli öğretmenin, görev süresi dolmasına rağmen kendi okuluna yeniden atanmaması üzerine açılan dava, eğitim camiasında emsal teşkil edecek bir kararla sonuçlandı. Türk Eğitim-Sen'in hukuki mücadelesini kazandığı olayda, Ağrı İdare Mahkemesi, atama işleminin 'liyakat' ilkesine aykırı olduğuna hükmederek yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkeme, MEB'in takdir yetkisinin keyfi kullanılamayacağını kesin bir dille belirtti. İşte proje okulları atamalarına yön verecek o kritik kararın tüm detayları…
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesindeki proje okulları ve bu okullara yapılan öğretmen atamalarına ilişkin süreç, Ağrı İdare Mahkemesi’nden çıkan emsal niteliğindeki karar ile yeni bir döneme girdi. Uzun süredir tartışma konusu olan idarenin atama yetkisinin sınırları, mahkemenin liyakat ilkesine yaptığı güçlü vurguyla yeniden çizildi. Bu kritik karar, sendikal mücadelenin hukuki başarılarından biri olarak kayıtlara geçti.
Davanın merkezinde, görev süresi sona eren ve tüm yasal şartları taşıyan, Türk Eğitim-Sen üyesi bir öğretmen bulunuyordu. MEB’in yayımladığı 2025 yılı atama kılavuzu doğrultusunda kendi görev yaptığı proje okulunu yeniden tercih etmesine rağmen, öğretmenin ataması idare tarafından onaylanmadı. Bu durum, öğretmen camiasında takdir yetkisinin keyfi kullanıldığı endişelerini doğurdu.
Hukuki süreci başlatan Türk Eğitim-Sen, atama işleminin somut gerekçelerden yoksun olduğunu ve hukuka aykırı olduğunu savunarak konuyu yargıya taşıdı. Sendika, özellikle görevinde başarılı olduğu bilinen bir öğretmenin, sırf idarenin sübjektif değerlendirmesiyle atamasının engellenemeyeceğini vurguladı.
Davayı titizlikle inceleyen Ağrı İdare Mahkemesi, kararında devlet memurluğuna alımda esas olan kariyer ve liyakat ilkelerine demir attı. Mahkeme, MEB’in atama ve yer değiştirme konularında geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu kabul etmekle birlikte, bu yetkinin sınırsız olmadığını ve keyfî uygulamalara zemin hazırlayamayacağını kesin bir dille belirtti.
Mahkeme, atama işleminin iptaline yönelik yürütmeyi durdurma kararını şu gerekçelere dayandırdı:
Mahkemenin oybirliğiyle aldığı bu karar, sadece davaya konu olan öğretmenin atanma yolunu açmakla kalmadı, aynı zamanda proje okulları gibi özel statülü kurumlara yapılacak tüm atamalar için kırmızı çizgi niteliği taşıyor.
Bundan sonraki süreçlerde, MEB’in atama yapmama kararlarını çok daha şeffaf ve belgelere dayalı bir şekilde gerekçelendirmesi gerekecek. Karar, Türkiye'deki tüm kamu çalışanları için idarenin takdir yetkisi üzerindeki yargısal denetimin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtladı. Eğitim sendikaları, bu kararın eğitimde adalet ve objektif atama süreçlerinin yerleşmesi açısından tarihi bir adım olduğunu ifade ediyor.