11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Bir gıda şirketinde çalışan bir işçinin hesabına 330 katı maaş yatırılmasıyla başlayan olaylar zinciri, uluslararası yankı uyandıran bir hukuk mücadelesine dönüştü. Şili'de yaşanan bu dikkat çekici hadise, çalışanın istifası ve ardından patronlarına karşı açılan davayı kazanmasıyla sonuçlandı.
Gıda devi Consorcio Industrial de Alimentos de Chile’de asistan olarak görev yapan bir çalışanın hayatı, Mayıs 2022'de banka hesabını kontrol ettiğinde şok edici bir sürprizle değişti. Aylık yaklaşık 500 bin peso (yaklaşık 21.500 TL) olan maaşı yerine, hesabına yanlışlıkla tam 165 milyon peso (yaklaşık 7 milyon 145 bin TL) yatırılmıştı. Çalışan, bu devasa hatayı fark ettiğinde, paranın iade edileceği yönündeki şirket içi görüşmelere rağmen üç gün sonra istifa dilekçesini verdi.
Şirket yöneticileri, parayı geri almak için hukuki süreci başlattı ve çalışanı “hırsızlıkla” suçladı. Bu suçlama kabul edilseydi, işçi 540 güne kadar hapis ve ciddi bir para cezası riskiyle karşı karşıyaydı.
Üç yıl süren dava süreci, Santiago'daki mahkemenin verdiği kararla beklenmedik bir şekilde sonlandı. Yargıç, olaydaki eylemin ceza kanunu kapsamında hırsızlık suçu oluşturmadığına, yalnızca bir "izinsiz tahsilat" durumu olduğuna hükmederek davayı düşürdü.
Şirket, kararın ardından hayal kırıklığını dile getirdi ve parayı geri almakta kararlı olduğunu belirterek, "Tüm yasal yolları, özellikle kararın iptali için başvuruyu deneyeceğiz" ifadeleriyle hukuki mücadeleye devam sinyali verdi. Bu emsal niteliğindeki karar, iş hukuku ve ceza hukuku arasındaki sınırları bir kez daha tartışmaya açtı.
Şili'deki bu olay, Avrupa'da yaşanan ve benzer şekilde kurumsal denetim zafiyetini gösteren bir başka vakayı da gündeme taşıdı. Almanya’da biyoloji ve coğrafya öğretmeni, Ağustos 2009'da sağlık iznine ayrıldıktan sonra tam 16 yıl boyuncatek bir ders dahi vermeden yıllık 48 bin sterlin maaş almaya devam etti.
Duisburg yakınlarındaki bir meslek okulunda gerçekleşen bu hata, ancak 2024'te yeni yönetimin yaptığı iç denetimde ortaya çıktı. Öğretmenin sağlık kontrolüne girmeyi reddederek patronlarına dava açması da olayın şaşkınlık boyutunu artırdı. Kuzey Ren-Vestfalya Eğitim Bakanı Dorothee Feller, "Böylesi bir durumla ilk kez karşılaşıyorum, çok sorum var" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi. Bu vakalar, büyük kurumsal yapılarda bile ne denli ciddi finansal ve idari hataların yapılabileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.