9398,93%-1,21
38,82% -0,07
44,10% 0,22
4141,77% -0,01
6662,82% 0,00
Milli Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 sistemini yeniden masaya yatırmaya hazırlanıyor. Bakan Yusuf Tekin’in “Çocukları bu kadar uzun süre standart bir eğitime tabi tutmak ne kadar doğru?” sorusuyla başlattığı tartışma, eğitim sisteminde radikal değişikliklerin sinyalini veriyor. Peki, zorunlu eğitimin süresi mi uzun, yoksa sistem mi çocukların ihtiyaçlarına yanıt vermiyor? Eğitimdeki sürenin değil, içeriğin mi dönüşmesi gerekiyor?
Türkiye'de 2012’den bu yana uygulanan 4+4+4 sistemi, eğitimi kademelere ayırarak zorunluluğu 12 yıla çıkarmıştı. Ancak son istatistikler, 612 bin öğrencinin örgün eğitim dışında kaldığını, açık lise sayısının hızla arttığını gösteriyor. Bu tablo bize ne anlatıyor? Çocukların okuldan uzaklaşmasının sebebi sistemdeki yapısal sorunlar olabilir mi? Eğitim Uzmanı İlhan Sevin, erken yaşta başlatılan ilkokulun ve artan ikili eğitim modelinin verimliliği düşürdüğünü vurgularken, liselerin 3 yıla indirilmesini öneriyor. Ancak bu öneri, beraberinde fırsat eşitsizliğini de getirebilir mi?
Eğitim Sosyoloğu Prof. Dr. S. Tunay Kamer ise bu değişikliğin gençlerin kimlik ve kariyer gelişimi üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. "Lise süresini kısaltmak mı, yoksa eğitimin içeriğini mi zenginleştirmek gerek?" diye soran Kamer, pedagojik temellerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki dezavantajlı grupların daha fazla dışlanabileceği uyarısını yapıyor.
Görünüşe göre asıl soru şu: Eğitimin süresini tartışmak yerine, sistemin öğrencilerin bireysel gelişimine ne ölçüde katkı sunduğunu konuşmanın zamanı gelmedi mi? Eğitimde dönüşüm mümkünse, bu değişim nereden başlamalı?