10860,80%-0,58
42,22% 0,05
48,80% -0,16
5539,53% 1,95
9150,54% 1,49
Milli Eğitim Bakanlığı’nın lise eğitimini zorunlu olmaktan çıkarma hazırlığı, öğretmenler arasında belirsizlik ve tedirginlik yaratıyor. Yeni sistemin 2026-2027 yılında hayata geçirilmesi beklenirken, norm fazlası sorununun büyümesinden endişe ediliyor.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, 12 yıllık zorunlu eğitimin son halkası olan lise eğitiminin zorunluluktan çıkarılması yönündeki açıklamaları, eğitim camiasını hareketlendirdi. Öğretmenler, bu potansiyel değişikliğin norm fazlası sorununu daha da büyüteceği endişesiyle, Eylül ayı norm belirleme işlemlerini yakından takip ediyor.,
Lise Eğitiminin Zorunlu Olmaktan Çıkarılması Öğretmenlerde Endişe Yarattı
Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan öğretmenler, zorunlu eğitim sisteminde yapılması planlanan değişiklikler nedeniyle tedirginlik yaşıyor. Bakan Yusuf Tekin’in, 12 yıllık zorunlu eğitimin son basamağı olan lise eğitiminin zorunlu olmaktan çıkarılabileceğine dair yaptığı açıklamalar, eğitim camiasında büyük yankı uyandırdı.
Zorunlu eğitimin lise kademesinden kaldırılması halinde, öğrenci sayılarında ciddi düşüş yaşanacağı öngörülüyor. Bu durum, özellikle birden fazla öğretmen normu bulunan branşlarda sınıf kapatmalarına ve ders saatlerinin azalmasına yol açacak. Doğal olarak pek çok öğretmen norm fazlası konumuna düşecek.
Norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerin onlarca kilometre uzak okullara zorunlu atamalarının yapılması, hali hazırda eğitim çalışanları için ciddi bir endişe kaynağı. Öğretmenler, Eylül ayında yapılacak norm güncellemelerini büyük bir tedirginlik içinde bekliyor.
MEB verilerine göre, lise kademesi öğrencilerinin önemli bir kısmı devamsızlık ve okul terkleriyle gündeme geliyor. Zorunlu eğitim kapsamında en çok devamsızlık yaşanan basamak olan liselerin zorunluluktan çıkarılması halinde, öğrencilerin tercihlerine bırakılacak bir yapıya geçileceği ifade ediliyor. Bu düzenlemenin en büyük etkisi ise öğretmen istihdamı ve norm dengesi üzerinde olacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı bu yeni modelin, 2026-2027 Eğitim-Öğretim Yılı itibarıyla uygulamaya geçirilmesi bekleniyor. Düzenlemenin hayata geçirilmesiyle birlikte lise düzeyinde öğrenci sayılarında azalmanın başlaması, sınıfların kapanması ve buna bağlı olarak ders saati düşüşlerinin yaşanması öngörülüyor.
Eğitim sendikaları, bu süreçte öğretmenlerin haklarının korunması gerektiğini vurgularken, atama ve norm fazlası sorunlarının büyümemesi için şimdiden planlama yapılması gerektiğini ifade ediyor.
🔹 Lise eğitimi zorunlu olmaktan çıkarılacak mı?
Bakan Yusuf Tekin’in açıklamaları sonrası bu yönde hazırlıklar yapıldığı biliniyor. Ancak uygulama henüz kesinleşmedi.
🔹 Öğretmenleri nasıl etkileyecek?
Öğrenci sayılarının azalmasıyla sınıflar kapanacak, ders saatleri düşecek ve birçok öğretmen norm fazlası olacak.
🔹 Yeni düzenleme ne zaman başlayacak?
2026-2027 Eğitim-Öğretim Yılı itibarıyla yürürlüğe girmesi planlanıyor.
🔹 Norm fazlası öğretmenlere ne olacak?
Norm fazlası olan öğretmenler, ihtiyaç duyulan okullara, çoğu zaman farklı ilçelere ya da uzak bölgelere atanıyor.
Editör Yorumu
Lise eğitiminin zorunlu olmaktan çıkarılması, ilk bakışta öğrencilerin özgür tercih yapabilmesi açısından olumlu bir adım gibi görünebilir. Ancak işin perde arkasında çok daha ciddi sonuçlar barındırıyor. Özellikle norm fazlası riski, yıllardır görev yapan binlerce öğretmenin aile düzenini, yaşam alanını ve mesleki motivasyonunu doğrudan etkileyebilir.
Her norm fazlası kararı, yalnızca bir atama değil; çoğu öğretmen için çocuklarının okulunu, eşinin işini, hatta yaşadığı şehri değiştirmek anlamına geliyor. Eğitim camiasında yıllardır dile getirilen en büyük sorunlardan biri olan bu durum, yeni düzenlemelerle daha da derinleşme ihtimali taşıyor.
Öte yandan lise kademesinin zorunluluktan çıkması, toplumsal açıdan da önemli bir kırılma noktası olacaktır. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesinin zedelenmemesi için Bakanlık tarafından güçlü sosyal politikaların devreye alınması şart görünüyor. Aksi halde, ekonomik ve sosyal durumu zayıf olan öğrencilerin eğitimden daha erken kopması kaçınılmaz hale gelebilir.
Sonuç olarak; MEB’in atacağı her adım, sadece öğrencilerin değil, aynı zamanda öğretmenlerin, velilerin ve toplumun geleceğini doğrudan etkileyecek. Bu nedenle hem öğretmenlerin mağdur edilmemesi hem de öğrencilerin eğitimden uzaklaşmaması için sürecin titizlikle yürütülmesi büyük önem taşıyor.