10918,51%-1,07
42,39% -0,02
49,47% 0,01
5742,82% -0,16
9299,63% 0,00
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, kamuya alımlarda köklü bir değişim önerdi: Evli olanların istihdamda öncelikli olması gerektiğini savunurken, 25-27 yaşına kadar evlenmemiş kişilerin devlet memuru ya da kamu işçisi yapılmaması gerektiğini dile getirdi. Destici, bu radikal yaklaşımını "Nüfus bir milletin en büyük zenginliğidir" teziyle temellendirirken, önerisi kamuoyunda yeni ve ateşli bir tartışmanın fitilini ateşledi. Siyaset ve hukuk çevreleri, teklifin eşitlik ilkesi üzerindeki potansiyel etkilerini tartışmaya başladı.
Destici’den Kamuya Alımda “Evlilik Şartı” Çıkışı: Yeni Bir Tartışmanın Kapısı Aralandı
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Mardin’de partisinin il başkanlığı programı kapsamında yaptığı açıklamalarla kamu istihdam politikalarına yönelik dikkat çekici bir öneri sundu. Türkiye’de uzun süredir tartışılan memuriyet kriterleri üzerine konuşan Destici, evli bireylerin kamuya alımlarda önceliklendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “İki kişi bir yere başvurduysa evli olan tercih edilmeli,” dedi.
Destici'nin açıklamaları, hem kamu personel rejimi hem de aile politikaları açısından yoğun tartışmalara yol açabilecek yeni bir başlığın fitilini ateşledi.
Konuşmasının devamında daha sert bir çerçeve çizen Destici, evli olmayan kişilerin devlet memurluğu veya kamu işçiliğine alınmaması gerektiğini savundu.
Genel Başkan’ın ifadeleri kamuoyunda geniş bir yankı oluşturdu:
“Evlenmemiş adamı devlet memuru ya da kamu işçisi yapmayacaksın.”
“Bu kararları alabilecek yetki verilirse, uygulamaya hazırım.”
“Nüfus bir milletin en büyük zenginliğidir; bu konuda somut adımlar atmalıyız.”
Destici, nüfusun korunması ve aile kurumunun güçlendirilmesi için kamu politikalarının yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, evlilik yaşına yönelik bir sınır önerdi.
25–27 yaşına kadar evlenmeyenlerin kamuya alınmaması gerektiğini dile getiren Destici’nin bu sözleri, sosyal ve siyasal düzlemde yeni bir tartışmayı başlatmış durumda.
Genel Başkan, Türkiye’de evlilik teşviklerinin yetersiz olduğunu savunarak, uygulamadaki mevcut desteklerin ötesine geçilmesi gerektiğini söyledi. Destici, özellikle:
faizsiz evlilik kredileri,
evli çiftlere yönelik ekonomik kolaylıklar,
aile kurmayı teşvik eden sosyal politikalar
gibi başlıkların daha güçlü ve kararlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Evlilerin kamuya alımlarda pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasının, evlilik oranlarını artırabileceğini ifade eden Destici, “Somut adımlar atılmadan nüfus politikaları lafta kalır,” değerlendirmesinde bulundu.
Mustafa Destici, son yıllarda yaptığı çıkışlarla sık sık kamuoyunun gündemine gelmiş bir isim. Daha önce katıldığı bir televizyon programında, artan et fiyatlarına yönelik tasarruf önerisini, “Kasaptan et almıyorum, kuzu kestiriyorum,” şeklinde ifade eden Destici, bu açıklamasıyla sosyal medyada uzun süre tartışılmıştı.
Yeni açıklamaları da benzer şekilde geniş kesimlerde tartışma konusu olurken, kamu personel alımında evlilik kriteri önerisi toplumun farklı kesimlerinden hem destek hem eleştiri toplamaya devam ediyor.
Kamu yönetimi uzmanları, Destici’nin önerisinin hukuki ve sosyolojik boyutları olduğuna dikkat çekerek, kamuya alımda kriterlerin eşitlik ilkesine uygun olması gerektiğini belirtiyor.
Uzmanlara göre:
Kamuya giriş şartlarında medeni durumun bir ölçüt olarak belirlenmesi ciddi hukuki tartışmalar doğurabilir.
Bu tür bir uygulama, temel haklar, fırsat eşitliği, kişisel tercih özgürlüğü gibi kritik alanlarda tartışma yaratabilir.
Öneri, aile politikaları açısından “teşvik edici” olsa da devlet memurluğunun temel nitelikleriyle uyumlu olup olmadığı tartışmalıdır.
Toplumsal yapıyı güçlendirmeyi hedefleyen politikaların, bireysel hak ve özgürlüklerle uyum içinde tasarlanması gerektiği vurgulanıyor.
Editör Değerlendirmesi
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin kamuya alımlarda evli bireylere öncelik verilmesi yönündeki açıklamaları, Türkiye’nin uzun süredir tartıştığı istihdam politikaları ile aile yapısına dair hassas bir denklemi yeniden gündeme taşıdı. Destici’nin çıkışı, demografik riskler ve aile kurumunun zayıflamasına ilişkin haklı bir endişeye yaslansa da, çözüm önerisinin kamu personel rejimine doğrudan bağlanması, uygulamada ciddi hukuksal ve toplumsal sorunları da beraberinde getirebilir.
Kamuya giriş, liyakat sisteminin temel taşlarından biridir. Medeni durumun bir kriter olarak öne çıkarılması, eşitlik ilkesi açısından geniş çaplı bir tartışmanın fitilini ateşleyebilir. Öte yandan, Türkiye’nin düşen evlilik oranları, artan geçim maliyetleri ve gençlerin gelecek kaygısı göz önüne alındığında, siyasetçilerin aileyi güçlendirmeye dönük politikalar geliştirmeyi gündemde tutma çabası da yabana atılamaz.
Destici’nin önerisi, kamu politikaları literatüründe alışılmış bir yaklaşım olmasa da, aileyi merkeze alan tartışmaları yeniden canlandırması açısından önemli. Ancak bu tür radikal söylemlerin, ekonomik ve sosyal zemini güçlendiren kapsamlı reformlarla desteklenmediği sürece yalnızca polemik yaratma riski taşıdığı da unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, tartışmanın odağı “evli – bekar” ayrımı değil; gençlerin geleceğe güvenle bakabileceği, aile kurmanın ekonomik bir yük değil toplumsal bir destek alanı olduğu bir sistemin inşa edilmesi olmalıdır. Kamu personeli politikaları dahil tüm alanlarda çözümün anahtarı, adil, şeffaf, dengeli ve sürdürülebilir uygulamalarla mümkündür.